Yanlışlar Üzerine İnşa Edilen Bilgelik

Bir acının sana ait olması demek bir tecrübenin sana ait olmasıdır.


Hayatta sayısız tavsiye alırız. Hayatımızdaki her kademede ailemiz, etrafımız, arkadaşlarımız bize sürekli tavsiyeler verir. Bunda; iş, akademi, aşk, arkadaşlık konu başlığı ne olursa olsun sonuç değişmez. Özellikle de senden büyükler senin olduğun zamanlarını hatırlar ve aslında verdiği tavsiyeyi hem sana hem de kendi gençliğine verir. Çünkü o onu yaşamıştır ve kendince senin de aynı sıkıntıları yaşamaman için sana yardımcı olmaya çalışıyordur. Ama muhtemelen sen de uymayacaksındır o tavsiyeye. Çünkü hayat provası olan bir tiyatro değil. Hayat hataların tekrarlanmasından oluşur. Eğer öyle olmasaydı, herkes her denilen tavsiyeye uysaydı -ki bu durumdan verilen tavsiyenin doğru olması gerekir- o zaman bugüne kadar bu hayattan geçen 8 milyar insandan sonra bugüne ''hata'' diye bir şey kalmazdı.

Herkes kendi yaşadığı kazanımları aktarmak ister. Bunun için yazı bile bulunmuştur öyle ki. Nasihat üzerine sayısız eser var bu dünyada. Ama kim ne kadar uyuyor bunlara? Hayat sana bir şeyi önce söyleyip sonra yaşatmaz, önce yaşatır sonra öğretir. Basit bir denklem aslında. ''Tecrübe'' dediğimiz şey yaşanılarak kazanılan bir şey duyularak kazanılmaz. Yaş almanın en güzel yanıdır tecrübe ama o tecrübe birinden duyduğunla kazanılanacak bir şey değil. Hayat vura vura öğretir sana. Öyle baştan gardımı alayım demek yok, ne yaşayacaksan teke tek yaşayacaksın çünkü. Başkalarının tecrübesini cebime koyup da fazladan kurşunum olsun demek gene de pek işe yaramaz. Sen o durumun içine düşmeden yarar sanırsın sadece. Sonra o duruma geldiğinde bir bakarsın ki çoktan asla yapmam dediğin şeyleri yapıyorsun. Ne oldu peki o kararlı tavrına? Aldığın tavsiyelere? Hiç. Çünkü yaşamak, deneyimlemek böyle bir şey. Karda başkalarının izine basarak yürümeğe benzemez. Düşeceksin, canın yanacak, pes edecek konuma geleceksin, yeri gelecek pişman bile olacaksın ama ''öğreneceksin.'' Eğer öğrenmezsen de hayat sen öğrenene kadar aynı sınavı tekrar tekrar çıkaracak karşına. Sen tekrar tekrar aynı sınavdan geçeceksin bu dersi verene kadar, okul gibi aslında. Hani bazen deriz ya neden sürekli aynı şeyler benim başıma geliyor diye çünkü aynı hataları yapıyorsun aslında, bu başına gelenlere sen izin veriyorsun. İşte tam da bu yüzden geliyor zaten aynı şeyler başına. Sen ne zaman o dersi çıkaracaksın işte hayat o zaman sana aynı sınavı yapmaktan vazgeçecek. İşte tam da bu noktada ne kadar tavsiye dinlersen dinle bunu yaşamadan öğrenemezsin; düşmeden, acı çekmeden, canın yanmadan aldığın nasihatler senin ''tecrüben'' olmaz.

Hayattaki en kıdemli öğretmen, hayatın ta kendisidir. O sabırla sana doğruyu öğretir, tek bir farkla o sana yaşayarak öğretir ta ki sen bu dersi verene dek. Hata? Hata herkes yapar ama akıllı olmak o dersi alıp devam etmekten geçer. En iyi olmak demek sadece fırsatları değerlendirmekten geçmez, aynı zamanda krizleri de iyi yönetmekten geçer. Şimdi çok zorda, darda ve belki de ''Bittim ben'' dediğim o noktada olabilirsin ama önemli olan oradan nasıl viraj alacağın. Hayatın dersini mi alacaksın yoksa aynı yanlışlarda boğulmaya devam mı edeceksin?

Tabii ben ne desem de boş, gene de yaşamadan öğrenemeyeceksin :)