Yapay Zekâ, Sosyal Bilimlerin Yol Arkadaşı Mı?

Yapay Zekâ Ve Sosyal Bilimler üzerine okuma

Yapay zekâ, sosyal bilimlerin tam merkezine yerleşmiş durumda. Eskiden (hala tamamen eski denilmeyebilir) Sosyologlar, Psikologlar, Eğitimciler toplum üzerine araştırmalarını saha çalışmalarıyla yürütürdü; şimdi ise yapay zekâ milyonlarca veri noktasını analiz ederek eğilimleri, düşünce akımlarını ve toplumsal değişimleri gözler önüne seriyor. Ancak burada kritik bir soru var: Yapay zekâ sosyal bilimler için gerçekten bir araç mı, bir tamamlayıcı mı, yoksa bireyselliği hızlandıran bir güç mü?

Bugün öğrenciler araştırmalarını yapay zekâ destekli araçlarla yapıyor, karar alırken algoritmalara danışıyor ve hatta kişisel gelişim süreçlerini bile yapay zekâ önerileriyle şekillendiriyor. Büyük veri analizi, eğilimleri tespit etme ve insan davranışlarını anlama noktasında yapay zekâ büyük kolaylıklar sağlıyor. Peki, sosyal bilimler tamamen yapay zekâ ile ilerleyebilir mi? İnsan faktörü geri plana atıldığında, toplumsal ilişkilerin dinamikleri nasıl şekillenecek?

Bir toplumun gelişimi, farklı fikirlerin karşılaşmasıyla mümkün. Ancak yapay zekâ, insanları farklı görüşlere açmak yerine, çoğu zaman onları kendi veri havuzları içinde bir yankı odasına hapsetme potansiyeline sahip. İnsanlar yapay zekâdan gelen bilgileri, sorgulamadan ve eleştirmeden kabul etmeye başlarsa, sosyal bilimlerin temel taşlarından biri olan düşünsel çeşitlilik zarar görebilir.


Yapay zekânın bireyselliği artırdığı da bir gerçek. Eskiden insanlar dertlerini, düşüncelerini, sorunlarını paylaşmak için başka insanlara yönelirdi. Şimdi ise insanlar eleştiriden kaçmak, yargılanmamak ya da kendilerini daha rahat ifade etmek için yapay zekâya yöneliyor. Çünkü yapay zekâ, onların istediği yanıtları veren, yargılamayan ve tam da kendi düşünce biçimlerine göre şekillenebilen bir sistem. Ancak burada unutmamız gereken bir nokta var: Yapay zekâ bir insan değil.İnsan yalnızca kendi doğrularını pekiştirdiği bir döngüye girerse, gelişim ne kadar mümkün olabilir? Farklı bakış açılarıyla karşılaşmadan, tartışmalara girmeden, eleştiriyi kabul etmeden bir toplum nasıl ilerleyebilir? Yapay zekâ bizi eleştirmediği için memnun olabiliriz (beni eleştir demekten bahsetmiyorum) ama bu, bizi daha kapalı bir bireyselliğe sürükleyebilir mi? 

Yapay zekâ, sosyal bilimlerin vazgeçilmez bir aracı haline geldi,kabul. Verileri analiz etme, insan davranışlarını anlama ve toplumları çözümleme konusunda büyük kolaylıklar sağlıyor. Bir asistan konumunda yapay zeka harika olanaklarıyla yanımızda bulunuyor. Ancak insanın en büyük tamamlayıcısı yine insandır. Farklı düşüncelerle karşılaşmadan, yalnızca kendi doğrularımız içinde yaşarsak gelişim mümkün olabilir mi?


Sonuç olarak, yapay zekâyı akıllıca kullanırsak, hem bilim hem de toplum için harika bir dönemin başlangıcını yaşayabiliriz. Ama dümeni tamamen yapay zekâya bırakmak, insan ilişkilerinin doğasını değiştirebilir ve bireyselliği hızlandırabilir. Burada en önemli soru şu: Gelecekte biz mi yapay zekâyı yönlendireceğiz, yoksa o mu bizim düşünme biçimimizi şekillendirecek? Tamamen cevabına ulaşmak mümkün olmayabilir fakat bunu biraz felsefe yaparak sorgulayabilir hâle getirebiliriz…

Belki de hem sosyal bilimlerin hem de bizlerin asıl meselesi yapay zekâyı nasıl kullanacağımız değil, onun bizi nasıl dönüştürdüğünü fark edip fark etmediğimizdir. Bu farkındalıkla hareket ettiğimizde ilerlememiz daha yerinde olabilir. 
KAYNAKÇA:

Erdem, E. (2024). YAPAY ZEKA UYGULAMALARININ SOSYAL BİLİM ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALARDA UYGULANABİLİRLİĞİ: CHATGPT, BING VE YOUCHAT ÖRNEĞİ. İletişim Bilimi Araştırmaları Dergisi, 4(3), 218-234.

Koç, O. (2024). SOSYAL BİLİMLER EĞİTİMİNDE YAPAY ZEKA. International Journal of Social And Humanities Sciences, 8(3), 51-80.

Gezgin, U. B., Aslan, E., & Kılıç, B. (2023). Yapay zeka psikolojisi ve sosyolojisi. Serüven Yayınları. https://www.academia.edu/113342692/Yapay_Zeka_Psikolojisi_ve_Sosyolojisi