Yaşayan İnsanlar

Duvarların arasında


KAPLUMBAĞALAR KABUKSUZ YAŞAYAMAZMIŞ

KENDİNİN DE ÖYLE OLDUĞUNU DÜŞÜNEN İNSANLAR GİBİ


TANIDIĞIM BİRÇOK İNSANIN KABUĞU VAR 

KAPLUMBAĞADA OLDUĞU GİBİ


KAPLUMBAĞAYA GEREKLİ DE

İNSANA HAYATİ Mİ?


KABUKLARI OLMASAYDI SUYU DAHA ÇOK HİSSEDERLER MİYDİ? 

YA DA DAHA FAZLA OKŞAR MIYDI GÜNEŞ TENLERİNİ? 


İNSAN KABUKSUZ OLSAYDI DAHA BİR MUTLU OLMAZ MIYDI EN MUTLU ANLARINDA? 

YA DA DAHA MI ÇOK YIKILIRDI AYRILIKLARDA? 


İŞİN ÖZÜ DÖNÜP DOLAŞIP YAŞAMAYA GELİYOR HAYATTA

YAŞAYAN HER CANLI İÇİN ASLINDA


KİMİ İNSAN YAŞIYOR DA

KİMİSİ KALIYOR SADECE HAYATTA 


RENGARENK OLAN ŞU DÜNYADA 

KALIYOR BEYAZ SİYAH


EVİN KARANLIK ODASI IŞIK ALSIN DİYE DUVARLARI YIKMAK

KÜÇÜK PENCERELERİ YERE KADAR İNDİRMEK 

DIŞARIDA OLAN BİTENİ DAHA İYİ GÖRMEK 

GÖRDÜĞÜNÜ DAHA FAZLA YAŞAMAK


BELKİ BAZEN KORKARAK 

BELKİ BAZEN ŞAŞIRARAK

AMA HEPSİNİ OLDUĞU KADAR 

AMA HEPSİNİ OLDUĞU GİBİ


İNSAN ÇOK ŞEY YAŞIYOR BU HAYATTA

YAŞADIKÇA SERTLEŞİYOR KABUĞU DA

BİR YERDE DURMAZSA

KAÇIYOR HAYATIN TADI DA TUZU DA


KAPLUMBAĞA UNUTSA KABUĞUNU

BİR GÜN ÇIKSA YOLA


TOZ TOPRAK OLSA

ÇAMURA BULAŞSA


DAHA ÇOK ISLANSA

YA DA KAVRULSA


YAŞAMIŞ OLMAZ MI

KABUKLU GÜNLERİN İNADINA


Kabuksuz, geçirgen, yumuşak insanları görmüşsünüzdür. Daha bir yaşayan... Mutluluğu da, üzüntüyü de, korkuyu da, sürprizi de... Önden getirdikleri defansları olmadan. Söylenenleri, yaşanılanlar çarpıtarak değil içeri alarak, işleyerek. Daha bir tam olarak, daha bir yaşayarak.

Bir de, bunu hiç bilmeden yaşayanlar var. Hele ki bu coğrafyada. Her şeyin giderek zorlaştığı, aile kavramanının bireyselleşmeyi inkar etmekten kendini alıkoyamadığı, duygularına azıcık yer vermenin suç sayıldığı evlerimizde.

Her geçen gün daha kapalı ve dünyadaki renkleri kabul etmenin yolunu bilmeyen insanlarla dolup taşıyoruz. Daha tahammülsüz, belki hoşgörüsüz, yer yer saldırgan hatta yoksayan insanlarla. Bu fikir egemen olsun istiyorlar. Herkes aynı baksın, herkes aynı görsün ki yeni deneyimler olmasın. Kontrollü olsun ki bilmedikleri yerden gelmesin. Hep onlara öğretildiği gibi olsun. Hatta çocukları da bu fikri o kadar benimsesin ki yeni birer insan olma gafletine (!) düşmeden, ebeveynlerinin birer uzantısı olsunlar.

Bu doğru bilinenler öyle yerleşiyor ki koca koca duvarlara dönüşüyor. Bu duvarlardan evler inşa edip tüm bildikleriyle içini doldurup, kendi gibi düşünen insanları arıyorlar. Bulduklarındaysa çatıyı bitirip yerleşmeye çalışıyorlar o sıkışık duvarların arasına.


Herkesin bir evi var işte hayatta

Kimi kalıyor gecekonduda

Kimi yaşıyor sarayda

Eğer ev buysa

Yıkmalı mı, acısa da?