Yaşayan Tek Gerçeğimiz: Geçmiş

Geçmişe takılı yaşamak, bugünümüzü ve yarınımızı unutturur bizlere. Fakat geçmişin sahtesi olmaz. Tıpkı nefret gibi. Tek gerçek.


Hiçbir his, duygu yoktur ki, ölüme mahkum olmasın. Hisler, duygular, düşünceler doğar, büyür, yaşar ve ölürler. Tıpkı biz insanlar gibi. Hiçbir şey baki değildir. Ancak bütün bunlardan geriye kalanlar, anılardır. Hisler, hissedilen duygular, düşünceler, sevgi, aşk. Hepsi ölüme mahkumdurlar. İnsanın ölmesiyle, her şey biter. Yalnızca insan yaşarken anlamlıdır. Ölmüş bir insanın düşüncesi, yalnızca geride kalan, yaşayan insanlar için önemlidir.


Önemli olan geçmiştir. Bir insan için en kıymetli hazinedir, veyahut zehirdir geçmiş. İnsanın sahip olduğu ve değişmeyen tek gerçeğidir. Anılar, hatıralar, geçmişte yaşananlar değişmez-değiştirilemez. Fikirler değişir, hisler değişir, duygular değişir, yaşadığımız dünya değişir, teknoloji değişir, İNSAN değişir. Her şey değişir, biri dışında. O değişmeyen tek şey geçmiştir. Kimi zaman nefretle, kimi zamansa mutlulukla hatırladığımız o geçmiş, asla değişmez. Yok olmaz hiçbir zaman. O hep oradadır ve biz, değiştiremeyeceğimiz, hep orada kalacak olan geçmişimize dönüp bakmayız bile. Baktığımızda da birçok kısmı pusludur geçmişimizin. Yaşadığımız bütün günleri, olayları, her şeyi sanki bir kağıda yazıyor, ardından o kağıdı bir şişenin içerisine koyup uçsuz bucaksız bir denize bırakıyoruz ve hatırladığımız geçmişimiz de, yazdıklarımızdan yalnızca aklımızda kalanları. Yalnızca en vurucu olanları hatırlıyoruz. Ama o hep orada, denizin içerisinde. Biz unutsak da, o biz insanoğlunun tek gerçeği. Geçmiş.


Mümkün değildir unutmak. İnsan geçmişinden kaçamaz. Kaçtığını düşünür yalnızca ve öyle bir gün gelir ki, kaçtığından tam emin olmuşken, o denizdeki kağıda yazılı geçmişimiz bulur bizi. Kaçmak mümkün değildir. Yalnızca geçmişimizden kaçabileceğimizi sanan aciz varlıklardan başka bir şey değiliz.


İnsan, her şeyi bitirebilir veyahut değiştirebilir içinde. Hislerini, duygularını, politik anlayışını, düşüncelerini. Her şeyi değiştirebilir isterse ama değiştiremeyeceği tek şey geçmişidir. Zamanında değiştirdiği hiçbir şeyi reddedemez zira çünkü geçmişi oradadır ve ne kadar kaçmak isterse istesin, ne kadar reddederse etsin, gerçekten kaçmak mümkün değildir. Önünde sonunda gerçek, insanı yakalar, hapseder ve insan hiçbir zaman kurtulamayacağı bu geçmiş hapsinde sonsuza dek kalır.