Yeni Medya Ekonomisi

Sosyal medya tüketim sürecini besler ve tüketim döngüsünü geliştirir. Peki sizce medya tüketimi geleneksel tüketimden farklı mıdır?

Medya üzerinde yapılan ekonomik analizlerin temel çerçevesini makro ve mikroekonomik bakış açıları oluşturmaktadır.

Makroekonomik düzlemde medya, endüstriyel ölçekte ele alınır. Üretim miktarı, endüstriyel genişlik, toplam istihdam ve endüstriyel büyüme hızı üzerinden değerlendirilir. Mikroekonomik düzlem ise pazar, ürün ve firma analizi çerçevesinde küçük şirketler ve bireysel oluşumları konu alır.

Sosyal medya, tüketim sürecini besler ve tüketim döngüsünü geliştirir. Sosyal medya öznesi olan birey, kendisini paylaşarak tüketmesini sağlar. Tüketiciler bir taraftan üretir, bir taraftan da üretileni tüketir ve sosyal medyanın kendisi aracılığıyla şekillendirilirler. Müşteri, farklı güdü ve tercihlerini karşılamak için medyayı kullanır. Bazı zamanlarda haberler ve bilgiye dayalı içerikler talep edilirken; diğer zamanlarda rahatlama veya zaman geçirme amacıyla kullanılır.

Medya tüketimi, geleneksel tüketimden farklıdır. Bir gazete, dergi ya da televizyon programı kullanıldıktan sonra hala başkaları tarafından kullanılabilir durumdadır. Tüketim, doğrudan üretim sürecini ve tüketim davranışını etkiler. Medya ekonomisi, geleneksel yayıncılık sürecini finansman, üretim, satış döngüsüne indirgeyerek medya sektöründe faaliyet gösteren firmaların ekonomik ve finansal kararlarını analiz etmektedir.

Sosyal medya iş modeline bakarsak, internetin ilk patladığı yıllarda, mecranın ticari olarak nasıl kullanılacağını muhtemelen bilen yoktu. O yüzden Web 1.0 dönemlerinde siteye yönelik mümkün olduğunca trafik yaratarak, bu karmaşa içinden nasıl para kazanılacağının çareleri düşünülmeye çalışıldı. Bulunan yöntem, site içeriğinin etrafını yazılı ve görsel reklamlarla doldurmaktı. İnsanoğlunun ticari zekası, Web 2.0’ın kullanıcı bazlı içeriği ile birleşince, ortaya daha yaratıcı iş modelleri çıktı. İnternet dünyası için sayfa reklamlarından, ücrete dayalı üyeliğe kadar birçok iş modelinden söz edebiliriz.

Web 2.0 dönemi, yaratıcı ve rekabete dayalı iş modellerinin asıl geliştiği dönemdir. Web 2.0 öncesinin basit, rekabete kapalı iş modelleri, Web devrimiyle birlikte kabuk değiştirmiştir. Web 1.0 iş modeli sadece site içeriği üzerine kurgulanırken, Web 2.0 kullanıcının yarattığı içerik de modelin bir parçası haline gelmiştir.

Sosyal medya açısından, kullanıcı tarafından üretilen içeriğin etkisi kadar, kullanıcının kendisi de önemlidir. Sosyal medya platformları, kullanıcı ve reklamverenler arasında yer alarak kullanıcıya hizmet, reklamverene de hedef kitle sunmaktadır.

Sosyal medya platformları, kullanıcının geçerken uğrayıp göz attığı platformlar değildir. Ziyaretçinin ücretsiz de olsa kendi isteğiyle üye olduğu ve kullanıcı sıfatını aldığı etkileşimli platformlardır. Bu yüzden seçilen iş modelinin türü, reklamın sayfadaki yeri, gösterim sıklığı önemlidir. Platform için asıl ücret ödeyen reklamverenlerdir. Bu platformlarda oluşturulan içerik, çok büyük bir veri elde eder. Bu veriler, platformlar tarafından hem veri depolama maliyetini karşılamak hem de gelir elde etmek amacıyla reklamverenlere pazarladığı hammaddeyi oluşturmaktadır. Daniel Schiller’e göre aslında, sosyal medya platformlarında asıl tüketici reklamverenler iken, ürün ise kullanıcının ta kendisidir.