Yeni Yılda Beşiktaş
Yeni Yıl, Yeni Beşiktaş.
Beşiktaş, yeni yıla yeni bir başkan, ağır bir borç yükü, sahada boş ancak banka hesapları dolu futbolcular ve yıllardır kalbi kırık bir taraftar kitlesiyle girdi.
İstikrar
Yeni yılda Beşiktaş yönetiminin en önemli görevi, istikrarı sağlamak ve mayıs ayında yapılacak seçimlere kadar doğru hamlelerle güven kazanarak tek aday olarak seçime gitmek. İstikrar olmazsa başarıdan söz etmek mümkün değil.
Beşiktaşlı bir futbolcunun 1,5 yıl içinde 3 başkan ve 6 teknik direktörle çalışmak zorunda kalması, amatör kulüplerde bile nadir görülen bir durum. Bu tablo Beşiktaş’a asla yakışmamakta.
Futbol Aklı
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi yıldız futbolculara yönelen bir kulüp mü olmalı? Yoksa yıllardır herkesin diline pelesenk olmuş Ajax ve Dortmund gibi altyapısından yıldız çıkaran, Portekiz kulüpleri gibi güçlü bir gözlemci ağına sahip bir kulüp mü?
Yönetimin öncelikle bu soruya net bir yanıt bulması ve bu vizyonu taraftara açık bir şekilde aktarması gerekiyor.
34-35 yaşında, sahada yürümekte zorlanan ve kronik sakatlıkları olan futbolculara milyonlarca euro ödemek ya da menajerlerin "yetenek" diye sunduğu vasat oyunculara yönelmek, yeni dönemde asla yapılmaması gereken hatalar.
Beşiktaş, öncelikle bir futbol vizyonu oluşturmalı. Bu vizyona uygun bir teknik direktör bulmak, doğru bir stratejiyle çok daha kolay olacaktır.
Teknik Direktör
Serdar Adalı’nın birkaç gün içinde Sergen Yalçın ile yüz yüze görüşeceği haberi yılın son gününde basına yansıdı. Görünüşe göre Adalı ve yönetim, Sergen Hoca’yı takımın başında görmek istiyor. Ancak yukarıda bahsettiğimiz uzun vadeli futbol vizyonuyla Sergen Yalçın’ın uyumlu olmadığını söylemek yanlış olmaz.
Sergen Yalçın, Beşiktaş tarihinin en zorlu şampiyonluğunu kazandırmış bir isimdir. Kulüp ve Türk futbolu için her zaman bir efsane olarak kalacaktır. Ancak Beşiktaş’ın artık popülist tercihler yapma lüksü yok.
Yönetimin, sağlam bir altyapı ve gözlemci ağı kurarak, Beşiktaş’ı anlayabilecek ve uzun vadeli bir vizyonla çalışabilecek bir teknik direktör bulması gerekiyor. Eğer Giovanni van Bronckhorst gibi bir hoca 4 ayda gönderilecekse, tercihin yerli bir teknik direktörden yana olması anlaşılabilir. Ancak Beşiktaş, daha önce Türkiye’de yapılmayanı yapmalı ve ne olursa olsun vizyon sahibi, potansiyelli bir hocaya güvenmeli.
Belki de 2020-2021 sezonundaki o şampiyonluk, camiada bir "afyon etkisi" yaratmasaydı, son 3 sezondur ligden kopmayan ve çok daha iyi yönetilen bir Beşiktaş görebilirdik.
Arat’la Hesaplaşma ve Taraftarı Stada Geri Döndürme
Beşiktaş taraftarı hiçbir zaman yalnızca başarı odaklı bir grup olmadı. Beşiktaş, futbolun ötesinde bir şeydir. Bambaşkadır. Bazen Van’daki depremdir, bazen sesi olmayanların sesi...
Ancak taraftar, uzun yıllar sonra ilk kez Beşiktaş’a kırgın. Herkesin gözbebeği olan bu kulüp, iş bilmezler yüzünden tarihinin en kötü dönemlerinden geçiyor.
Başkan Adalı’nın yapması gereken ilk şey, Kasım ayında lige havlu atan takımın bilet fiyatlarını düşürmek ve tribünlere müşteri değil, gerçek Beşiktaş taraftarını çekmek..
Bu takım "Feda" döneminde kapalı gişe oynadı. Olimpiyat Stadı’nda taraftar rekorları kırdı. Başakşehir’de, Ankara’da stat olmadan oynarken dahi tribünler her zaman doluydu. Boş tribünler Beşiktaş’a asla yakışmaz.
Taraftarın kırgınlığını gidermek için Türkiye tarihinde belki de ilk kez, Arat döneminin hesabı Beşiktaş’ın içinde değil, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine taşınmalıdır.
Kim haklı, kim haksız tartışmasına girmeyeceğim. Ancak bu borç bataklığını nasıl oluşturdunuz Sayın Arat?
İmmobile ve Rafa Silva’ya 3 yılda toplamda yaklaşık 60 milyon euro harcamak, 1 yılda 3 hoca değiştirmek, borç bataklığındaki Beşiktaş’ta stat ışıklandırmasına 2,5 milyon euro ayırmak ve bir tane bile oyuncu satışı gerçekleştirememek...
Bütün bunların hesabı kesinlikle sorulmalı. Görev süresi dolmadan bir anda ortadan kaybolan başkanlar istenmiyorsa, bu hesapların sorulması ve diğer kulüplere örnek olunması şart. "Beşiktaş büyük taştır; altından kalkamazsınız." sözünü birilerinin tatması gerekiyor...