Ağustos Böceği ve Önyargılar
Ağustos Böceği ve Karınca hikayesinin tembelliğine biyolojik bir bakış.
Ağustos böceklerini hepimiz çocukluğumuzdan biliriz. Çalışkan karıncalarla La Fontaine masallarından birinde yer almaktadır. Masalda da yer aldığı üzere karıncalar kışa hazırlık yaparken, ağustos böcekleri yaz boyu saz çalar, oynar, gününü gün edermiş. Kış vakti gelince karıncalar depoladıkları ile beslenirken ağustos böceğinin aklı yeni başına gelmiştir. Ama iş işten geçmiştir. Hikaye böylelikle biter. Bize ne kalır?
Tavatürler eşliğinde, söylentilerin gölgesinde yaşayıp gittiğimiz araştırıp doğrusuna ulaşma gayemiz olmadığından galatı meşhur lügat-i fasihten hep evla olmuştur. Hikayenin aslını bir de karşı taraftan dinleyelim. Eline sazını alıp gününü gün eyleyen bu ağustos böceğine bir de yakından bakalım.
Söz konusu arkadaşımızın öyle yeryüzüne çıkıp tohum toplayarak insan kırıntılarının peşine takılmak gibi bir derdi yoktur. Ağustos böcekleri, takribi 17 yıl boyunca yer altında ağaç kökleri ve öz suyu ile besin ihtiyaçlarını karşılarlar. Daha sonrasında ergin hale gelen çiftleşmeye hazır bu böcekler, sadece 4 hafta kadar süren bir süre için yeryüzüne çıkarlar. Büyük kalabalıklar halinde ortaya çıkarak, çiftleşip yumurtalarını bırakırlar.
Böylece karıncalarla aynı kulvarda olmayan ağustos böcekleri, dünyaya veda ederken "tembellik" yaftasıyla taçlandırılırlar.
Sonuç olarak ağustos böcekleri, dünyadaki yaşamlarının çok az kısmında, sürünün devamı için keyfe keder olmaksızın yeryüzüne çıkıp görevlerini tamamlayarak yok olurlarken, biz hikayenin bildiğimiz gibi olmadığını, bir olayın her zaman tümüyle değerlendirilmesi gerektiğini görmüş oluyoruz.