Yunan Mitoloji'sinin Hüzünlü Çiçeği: Günebakan

Hüzünlü bir aşıktı Günebakan belki de.

Hüzünlü bir aşıktı Günebakan belki de.

Birden çok hikayesi olan bu çiçeğin bazı kaynaklarda Helios'a adanan aşkı bazı kaynaklarda ise kıskançlıkla dolu anlatıları geçer. Bu yazıda anlatılan en hüzünlü hikaye Klytie'nin Günebakanlarına can verecek.

Su nemflerinden biri olan Klytie (Clytia) bir akşam Phytia kıyılarında inci toplarken şarkılarını söylemektedir, sanatın müziğin ve Güneş'in tanrısı Apollon yorgun bedenini bu cennet köşesine attığında. Kulağına dolan müthiş melodilerle huzuru iliklerinde hisseden Apollon, uzun süredir savaş ve yıkımdan buğulanan gözlerini sesin geldiği yere çevirdiğinde o eşsiz güzelliği görür. Öylesine güzeldir ki Klytie, Güneş'in tanrısı daha güzel bir şey görmediğini düşünür ömründe. Boynundan dökülen inciden gerdanlığa eşlik eden bembeyaz elbisesiyle bir tanrıçayı andırır adeta. Fark etmeden kendini Klytie'nin yanında bulan Apollon, bir anda belirince korkutur genç kızı. Ellerini tutup sakinleştiren Apollon, ''Tanrıçalardan bile güzel olan bu prenses bana adını sunmayacak mı?' diye sorar.

İsmini bahşeden güzel kız, öyle önemli biri olmadığını söylerken tek dileğinin yaşlı babasını iyi etmek olduğunu söyler. Oysa Apollon'un vücudunu öyle bir heyecan kaplamıştır ki hazırdır dünyaları ayaklarına sermeye, mücevherle boynunu donatmaya ve hep onun olacağına. Yalnızca babasını iyileştirmek isteyen Klytie'nin dileği karşılığında kendisini ona sunmasını ister Apollon. Ancak Klytie'ye sahip olabilirse dileğini gerçekleştirecek ve babasını iyi edecektir. Ürkerek Apollon'un isteğini kabul eden Klytie sandığının aksine Apollon'un kollarında sonsuz huzuru ve mutluluğu bulmuştur. Bu hisleri hiç kaybetmek istemeyen Klytie'nin aksine mutluğu zirvede yakalayan Apollon için durum değişmeye başlamıştır. Genç kız çoktan aşık olmuştur artık Güneş'in tanrısına lakin ölümsüz tanrı sıkılmaya başlar Klytie'den. Bitmesi gerektir artık Apollon için bu aşk, artık anlamı yoktur onun için ve bir plan yapar genç kızdan kurtulmak amacıyla. Uzun süredir hasret kaldığı babasının yanına ziyarete götürecek ve onu orada terk edecektir. Klytie ise bunca zamandır Apollon'un tüm bu niyetlerinden habersiz kapılmış gidiyordur akıntıya. Babasıyla hasret gideren genç kız, Apollon'un onu bıraktığı yere geri döner onu almaya geleceği umuduyla. Genç kız bekler bekler ama kimsecikler gelmez. Kalbinde çınlar terk edilişinin çarpıntıları ancak ya gelirse umuduyla ayrılmaz o kıyıdan asla.

Günlerce bekler Güneş'in ölümsüz tanrısını. Tek yapabildiği denizin tuzlu sularıyla dudaklarını ıslatabilmek olur ancak Apollon asla geri dönmez. Genç kızın bu acıklı haline kahrolan Denizlerin tanrıçası Thetis bitap haldeki Klytie'nin yanında belirir. Artık Apollon'un gelmeyeceğini kabul etmesini ve bu yas dolu günleri terk edip eski mutlu hayatına devam etmesi gerektiğini öğütler ona. Ancak bu sözler sıkışan kalbinde bir yarık açar adeta ve günlerce sürecek bir gözyaşı seli başlar o an. Klytie'nin gözlerinden dökülen her damla hem Güneş'in tanrısına duyduğu aşkla hem de nefretle doludur. Çarptığı sevgi duvarında kaybolan Klytie hiçbir şey yemeden içmeden yakarışlar içinde gözlerini yumar hayata.

Aşk diye bir şey vardır ve gerçektir. Yaşadığı, hissettiği, güldüğü, ağladığı ve nefes aldığı her anda hissettiği bu duyguyu Apollon da hissetseydi, böyle terk edilemezdi Klytie, biliyordu. Biliyordu ve sevildiği kadar sevilmemek canını çok çok daha yakıyordu. O, aşkla kavrulurken Apollon'unki yalnızca basit bir heyecandı ve bitmişti işte.

Sevgisizliğin sonsuzluğunda kaybolan Klytie'nin kalp kırıklıklarından bir çiçek yaratır Apollon: Heliotrope yani Günebakan... Tıpkı Klytie'nin Güneş'ten saçları gibi sarı taç yapraklarıyla çevrili ince boyunlu güzel bir çiçektir bu.

Ancak Klytie'nin aşkı öylesine güçlüdür ki Güneş ne zaman doğsa yüzünü ona çevirir aramak için Apollon'u ve her gece ay doğduğunda bükülür boynu. Belki de onu bıraktığı ızdıraptan çıkartıp ruhunu kutsamak istemişti Apollon, yarattığı yıkımın ne denli büyük olduğunu bilmeden ve küçümseyerek Klytie'nin aşkını. Bu yüzdendir Klytie'nin bu aşka mahkumiyeti Güneş'in Tanrısı kadar ölümsüzdür. Döndükçe yüzünü her Günebakan Güneşe, aşkın umudu yayılır sarı tarlalardan mavi göklere ve devam eder aşk ile heyecanın sessiz savaşı yeryüzünde.