Zamanda Kırılma

Ya akan bir zaman yoksa?


Bir sinema filmi, rulodaki görsellerin hızla hareketiyle canlandır. Üzerindeki görseller tıpkı sihir gibi hikayelerini anlatmaya başlar. Ve bu hikaye tıpkı bir hayat gibi yaşanır beyaz perdede. Peki ya akış hep ileriye doğru mudur? Hayatta da böyle işlenir zaman dediğimiz şey?

İnsanın varlığından beri hep ileri akan bir hikayemiz vardı. Sanki her şey bir sıraya dizilmiş gibiydi ve biz de tıpkı bir oyundaki levelleri geçercesine açtık başarı kilitlerini. Her bir kilit açıldığında bir farklısı yeniden oluştu, bu böyle sürekli ileriye akan bir süreç olarak devam etti ve edecek. Fakat gerçekten her şey ileri mi akar?

Paralel evren gibi birçok inanışta zamandan birden fazla boyutludur. Bir inanışa göre de zaman akan bir olgu değil, aslında olayların hepsi aynı anda yaşanırken sadece görme sırasında göre devam ettiğinde biz zamanı ileriye aktığını düşünürüz. Bu teorem paralel evren, dejavu gibi birçok açıklanamayan durumun içinde yer bulur kendine. Aslında filmler, flipbookları düşündüğümüzde evrende de böyle bir sistem gerçekten geçerli olabilir mi diye sorgular olduk. Tabi bir de bu olayın hep ileriye akmasının gerçek olup olamayacağı da önemli. Belki ömrün bir yerine zaman kırılmış ya da bakış sırası değişmiş de olabilir. Mesela teknoloji zamanın akışına göre sürekli ileriye akan ve farklı coğrafyalarda olmasına rağmen hiçbir kopukluk yaşamadan devam edebilmiş midir? Atlantis dediğimiz kıta belki de bir efsaneden fazladır. Belki de dönemin koşullarından çok daha ileri yaşayan birileri vardı ama zaman içinde tarihin tozlu sayfaları arasında yerini aldı, ve zamandan kopup gitti. Kim bilebilir ki belki de zaman, sadece bizim onu algılayış şeklimizden ibarettir. Belki geçmiş dediğimiz şey, hâlâ bir yerlerde varlığını sürdürüyordur; gelecek sandıklarımızsa çoktan yaşanmış ama henüz göz atma sıramız gelmemiş anılardır. Belki de bir yerlerde, bizden çok daha önce kırılmış bir zaman çizgisi, farklı bir hayat, başka bir sen barınıyordur.

Ve işte bu yüzden, her adımda bir soru yankılanır içimizde: "Gerçekten şimdi mi yaşıyorum, yoksa sadece zamanı izliyor muyum?"

Kim bilir… Belki de zamanı yaşamak değil, fark etmek gerek.

Belki de zamanda kırılma dediğimiz şey, sadece gözümüzü kırptığımız o bir saniyelik boşlukta başlar.

Ve o boşluk, tüm evreni değiştirmeye yeter.