Zehirli Ağacın Meyvesi Doktrini

Zehirli ağacın meyvesi de zehirli midir?

Delil, hukuksal bir konunun içerisindeki belirsizliklerin giderilmesi ve gerçekte ne olduğunun ispatlanmasını sağlayan araçlara verilen isimdir. Arapça kökenli bu kelimenin anlamının ''yol gösteren'' olduğunu görüyoruz.

Deliller kendi aralarında sınıflandırmaya tabi tutulmakla birlikte elde edilen her delil hukuka uygun kabul edilmeyebilir. Bu bakımdan ''hukuka aykırı delil'' kavramını incelememiz gerekiyor.

Hukuk kurallarının belirlemiş olduğu sınırların dışına çıkılarak elde edilen deliller hukuka aykırı olur. Bu yüzden gerçeğin hukuka uygun yollarla ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Anayasa:

Madde 38/6 - (Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu:

Madde 189/2 - Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu:

Madde 206/2 - Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:

a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.

b) Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa.

c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.

Madde 217/2 - Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

Görüldüğü üzere hukuka aykırı delillerin hükme esas olmayacağı gerçeği çok net bir şekilde karşımıza çıkıyor. ''Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir.'' doktrini olarak hukuk alanında yankı bulan bu prensip, bize hukuka aykırı elde edilmiş deliller ile ortaya çıkan sonucun geçerlilik kazanmayacağını anlatmış oluyor.

''Delil yasaklarının uzak etkisi'' kapsamında hukuka aykırı olarak elde edilmiş delilden yola çıkarak hukuka uygun şekilde elde edilen deliller de hükme esas olmaz. Örneğin işkence yoluyla evin yeri öğrenilmişse o evde hukuka uygun arama ile delil elde edilmiş olsa dahi söz konusu deliller geçerli sayılmayacaktır.

Konumuzla ilgili bazı Yargı kararlarına göz atalım:

Anayasa Mahkemesi Orhan Kılıç Başvurusu, Başvuru Numarası: 2014/4704, Karar Tarihi: 1/2/2018

...Başvuru, hukuka aykırı olarak elde edilen delillere dayanılarak mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir…

….Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Ancak bu amacın gerçekleştirilmesi için yapılan araştırma faaliyetleri sınırsız değildir. Maddi gerçeğin hukuka uygun bir şekilde ortaya çıkarılması, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesi için gereklidir. Bu bakımdan ceza yargılamasında hukuka uygun yöntemlerle delil elde edilmesi, hukuk devletinin temel ilkelerinden sayılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında da kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır. …..

….Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme yetkisi kural olarak yargılamayı yapan mahkemeye ait olmakla birlikte somut olayda, hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilen arama sonucu elde edilen delillerin belirleyici delil olarak kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği görülmektedir. Aramanın icrasındaki “kanuna aykırılığın” yargılamanın bütünü yönünden adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır…

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/2092 E. 2015/1175 K.

…Sanık tarafından işletilen iki ayrı işyerinde arama yapılmasına karar verilmesine karşın, aynı işyerinde bulunan bilgisayarlar üzerinde arama yapılabilmesine olanak tanıyan CMK’nın 134. maddesine göre verilmiş bir arama kararı bulunmadığı anlaşılmakla, işyerinde bulunan bilgisayarlar üzerinde yapılan arama sonucunda elkonulan ve içerisinde müşteki firmaya ait lisanssız yazılımların olduğu belirtilen harddiskler ve CD’ler hukuka aykırı delil niteliğinde olup hükme esas alınamayacağından, sanık hakkında verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun görülmekle…

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2016/2524 E. 2017/5338 K.

“… Ancak, kanuna aykırı olarak elde edilmiş iletişimin dinlenilmesi kayıtlarının sanığın anayasal haklarının ihlali sonucu elde edilmiş olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı hususundaki yegane istisna bu kayıtların sanığın lehine delil olarak kullanılabilecek olmasıdır…”

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2016/2524 E. ve 2017/5338 K. numaralı ilamında, hukuka aykırı delillerin sanığın lehine olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Buna göre; hukuka aykırı delillerin kural olarak ceza yargılamasında hükme esas alımayacağı belirtmiş ise de sanığın lehine olan hukuka aykırı delillerin sanığın lehine olarak kullanılması mümkündür.