15 Eksik Yıl

Onu özlemeye, onun mücadelesini, vizyonunu yaşatma çabamıza, onun vicdan dolu felsefesini ve eylemlerini öğrenmeye devam edeceğiz.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 19 Ocak 2007 yılında gazete binasının önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti.

Cinayetin ardından tetikçi Ogün Samast polis karakolunda adeta bir kahraman gibi karşılandı, polisler katille hatıra fotoğrafı çektirmek için neredeyse yarışa girdi. 

O öğlen artık Türkiye'nin Kırmızı Pazartesisi olarak anılmaya başlandı. İktidar biliyor, cemaat biliyor, polis biliyor, jandarma biliyor, MİT biliyordu. Hepsi Dink'e yönelik saldırı planından haberdardı, elbirliğiyle cinayet ortamı hazırlandı, tetiği çekmek ise Ogün Samast'a kaldı. Rakel Dink'in dediği gibi, bu kirli oyunlar bir bebekten, bir çocuktan katil yaratmayı başarabilmişti. Samast'ın işlediği suçun ardındakiler sanmayın ki çok gizli saklı adamlar, hayır bu insanlar önceden her gün televizyonlarda, gazetelerde gördüğümüz belki de hala görmeye devam ettiğimiz, kendi varlıklarını ancak başka milletlere düşman olarak sürdürebileceğini zanneden hasta zihinli ve tahammülsüz adamlar.

İşte bugün bu cinayetin üzerinden tam 15 yıl geçti.

Evrensel barışı savunan Hrant Dink’i iki ülke halklarının kardeşlik içinde yaşaması uğruna verdiği mücadeleyle hatırlamaya devam edecğiz.

Ne yazık ki hala cinayete azmettirenlerin, tetikçilerin ortaya çıkarılamadığı ya da çıkarılmak istenmediği aksine desteklendiği bir ülkede yaşıyoruz.

Uzun yıllar Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi için uğraş veren Hrant Dink’i hiç unutmayan biz meslektaşları, onun katilleri ve azmettiricileri için açılan davalarda adaletin yerini bulmasını bekliyoruz. Irkçılığın ve ayrımcılığın olmadığı bir toplumda barış içinde yaşamak için medyada nefret söylemini ortadan kaldırmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Hrant Dink’i ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgi ve özlemle anıyoruz.

"Onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki "O büyük bir adamdı." Size sorarım:"O büyük mü doğdu?" Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden! Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar... Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz, siz de büyüksünüz. Bu günle kalmayın bu kadarla yetinmeyin.

O, bugün Türkiye'de milat yaptı sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek Hrantlara inanarak olur, nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşındakini kendin gibi görerek kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur."