1920'ler Sinema Tarihi

1920'lerde Hollywood ve sinema ruhu.

1920’ler, sinemanın altın yıllarını başlatan, kırmızı halının parladığı, kahkahaların havada uçuştuğu bir dönemdi. Hollywood, bu yıllarda kendine yeni bir ev yapıyordu. Bu dönemin eğlenceli tarihine kısa bir yolculuk yapmak istemez miydiniz?

1920’lerde sinema hala sessizdi; evet, doğru duydunuz, SES yoktu! Ama bu, sinemayı sıkıcı yapmıyordu; aksine, gülmek için en iyi zamanlardı. Charlie Chaplin, Buster Keaton ve Harold Lloyd gibi isimler, yüz ifadeleriyle dünyayı güldürüyorlardı. Chaplin’in "The Kid" (1921) gibi filmleri, hem neşeyle hem de hüzünle kalbinizi fethederdi. Hani, "Bu kadar güldükten sonra bir de ağlamak mı?" dedirtecek cinsten! 

Peki ya Buster Keaton’ın başına gelenler? Adam öyle bir komik kazalar yaşıyordu ki, bir yerden düşüp bir yere çarpmak, filmlerinin başrolüydü. Gerçekten de bu insanlar, filmi sadece izleyip geçmekle kalmayıp, "Nasıl yapıyorlar?" diye merak ettiğimiz türden performanslar sergiliyorlardı.

Film teknolojisi de bir o kadar havalıydı! 1920’ler, kamera hareketleri ve ışık oyunlarıyla resmen büyülenmeye başladığımız yıllar. Alman ekspresyonizmi sinemaya felsefi derinlik ve dramatik bir hava katmıştı. "Metropolis" (1927), bugünkü bilim kurgu filmlerinin atasıydı. Geleceğe dair bir vizyon, sinemaya daha önce hiç görmediğimiz şekilde yansımıştı.

Ama şu soruyu sormadan geçemiyorum: O zamanın izleyicisi, bu dev robotları, bu görsel şöleni izlerken ne düşünüyordu? Teknoloji o kadar ilginçti ki, muhtemelen herkes “Ekran böyle miydi?” diye düşünür.

Ve sonra, büyük bir olay oldu: 1927’de "The Jazz Singer" çıkıp, “Sesli filmler var mıymış?” dedi. Evet, "talkie"ler(sesli filmler) geldi. Artık sadece sahnede gülüyoruz ya da üzülüyoruz; bir de üstüne sesler gelmeye başladı. Düşünsenize, uzun bir sessiz film izledikten sonra, birden “Merhaba, ben Jack!” diye bir karakterle karşılaşıyorsunuz! Gözleriniz yuvalarından fırlamış olmalı.

Sesli filmler nasıl hissettiriyordu? İzleyiciler büyük bir şokla sinemaya mı gitmişti, yoksa heyecanla “Vay be, yeni bir şeyler oluyor!” diyerek biletlerini almış mıydılar?

1920'ler Hollywood'un tam anlamıyla doğuşuydu. Sinema artık sadece bir eğlence değil, bir iş dalı haline geliyordu. Bugün tanıdığımız birçok stüdyo, bu dönemde adını duyurmaya başladı. Öyle ki, bu yıllarda film yıldızları o kadar popülerdi ki, bir “yıldız” olmanın ne demek olduğunu hâlâ anlamıyoruz!

Mesela, bu kadar ünlü olmak ister miydiniz? Belki de bir gün, Hollywood’un o dönemdeki parıltısını görmek iyi bir deneyim olurdu.