1982 Anayasasında Kamu Yararı
1982 Anayasasında Kamu Yararın Yeri
1982 Anayasası'nın Kamu Yararı Anlayışı Anayasalar devletin yapısını, organlarını, vatandaşların hak ve özgürlüklerini genel olarak belirten metinlerdir olmasından dolayı ayrıntılı olarak tanımlara yer verilmez. Bizim anayasamız da kamu yararı kavramını tanımlamamıştır.
1961 ve 1982 Anayasaları kamu yararı/ toplum yararı kavramlarının ikisini de kullanmış ve ayrım yapmıştır. Örneğin 1982 anayasası madde 35' e göre; mülkiyet hakkı ''ancak kamu yararına kanunla sınırlandırılabilir'' ve kullanılması '' toplum yararına aykırı olamaz'' şeklinde ifade etmiştir. Görüldüğü gibi toplum yararı ve kamu yararı kavramları aynı madde içinde yer almasına rağmen farklı anlamlarda kullanılmıştır.
Kamu yararı ve toplum yararı kavramlarındaki farklılığa bakacak olursak kamu yararı kavramının içinde devlet de dahil olabilirken toplum yararı kavramı içinde devletin dahil olması söz konusudur değildir. Anayasa mahkemesi de aynı şekilde belirli somut olaylardan hareketle kamu yararı yerine farklı kavramlar kullanmaktadır.
Anayasa ilgili maddelerinde kamu yararını bir ölçüt olarak koymuştur. 1982 Anayasasından hareketle mülkiyet hakkı, temel hak ve özgürlükleri kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. 1982 Anayasasın sosyal ve ekonomik haklar ve özgürlükler bölümünde kamu yararı kenar başlıklı kısmında kamu yararının gerekliliği belirtilmiştir.
Madde 43- ''Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.''
Görüldüğü gibi deniz, göl, akarsu kıyıları ve şeritlerinde kamu yararının aranması şart koşulmuştur.
Madde 44- ''Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tesbit edebilir.''
Anayasanın bu maddesinde kamu yararı açıkça geçmemesine rağmen toprağın korunması ve geliştirilmesi bir kamu yararı olarak görülmüştür.
Madde 45 –'' Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer'aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.''
Yine bu madde de kamu yararı tarım arazileri, çayır mer'aların korunması ve verimli şekilde kullanılması bir kamu yararı olarak görülmüştür.
Madde 46 –''Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.''
Madde 47 –'' Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir.''
46. ve 47. Maddelerde anayasa kamulaştırma ve devletleştirme ayrımı yapmıştır. Anayasa kamulaştırmanın bir şartı olarak kamu yararının aranmasını da belirtmiştir. Ancak devletleştirmede kamu yararının olmasını zorunlu şart olarak koşmuştur.
Sonuç olarak kamu yararı anayasa ve idare hukuku açısından çok önemli bir kavramdır. Özellikle anayasa belirli konularda kamu yararının aranmasını şart koşar. Zaten bir hukuk devletinde idarenin yapacağı tüm düzenlemeler ve işlemlerde kamu yararı olmak zorundadır. Çünkü kamu kurum ve kuruluşları kamu yararına yönelik hizmet icra etmek üzere kurulurlar ve işlerler.