ABD Seçimleri III: Seçim Sistemi
Bilindiği üzere her ülkede uygulanan seçim sistemleri farklılık arz etmektedir. Amerika'daki sistemi ne kadar biliyoruz? Gelin bakalım!
Seçim sistemleri, bireylerin ülke yönetimine dair oy kullanma haklarını sorumluluk ve hak çerçevesinde değerlendirdikleri ve kendi gelecekleri dahil diğer insanların da gelecek süreçlerini belirlemeye yönelik bir gücün prosedürel uygulamasıdır. Sistemler, bireylerin sisteme katılım düzeylerini belirlediği gibi temsiliyet prensibi üzerinden de siyaset kurumlarının işlerliğini ortaya koyar. Seçimlere katılımın yüksek veya düşük olması, seçim sisteminin seçmen iradesini yansıtma işlevine bağlıdır. Seçmen olarak adil, eşit, şeffaf ve temsiliyet ilkesi üzerinde inşa edilecek olan hükümeti onaylama veya onaylamama isteği, seçim sistemi ile berlirlenmektedir. Prosedürel olarak seçim sistemlerinde genel farklılıklar mevcut olduğu gibi ülkelerin siyasi geçmişleri de sistemler üzerinde etkili ve belirleyicidir. Bu nedenle seçim sistemlerinin ülkeler bazında değerlendirilmesi önemlidir.
Toplumları homojen salt bir bütün olarak değerlendirmek mümkün değildir. Heterojen yapının mevcut olduğu toplumlarda farklılıklardan söz etmek mümkündür. Seçim sistemlerinin irdelenmesi toplumdaki farklılıkların, ülke yönetimine nasıl yansıdığı veya şekillendiğini belirlemek için önemlidir. Birey düzeyindeki farklılıkların sistemde temsil edilmesi, seçime sunulması veya seçildikten sonra hükümet nezdinde temsil edilebilmesi gibi birey düzeyindeki önemli nüanslar, prosedürel olarak sistemi geliştiren veya katılaştıran bazı etkileri de beraberinde getirmektedir. Adil, eşit ve istikrarlı olan düzenli seçimlerde sistemin gelişmesine dolayısıyla yönetimde çeşitliliğe ve temsilde adalete daha çok imkan sağlanacaktır. Söz konusu bu heterojen yapıda, bireylerin talepleri de adil, şeffaf ve eşitlik doğrultusunda farklılaşacağından seçimlerle beraber bu farklılaşan taleplerin yönetim düzeyindeki temsiliyeti, doğrudan seçim sistemi ile alakalıdır.
Seçim Sistemi
Sonuçları ve devam eden süreçleri bağlamında ülkenin ve ülke yönetiminin demokratik niteliğini belirleyen en önemli etkendir. Seçimler sonucunda ülkenin yönetim yapısı, siyasi aktörlerin toplumdaki konumu, kurumların sistem içindeki pozisyonu ve iktidarların meşruiyet kaynağı şeffaf, adil ve eşit düzeyde belirlenmektedir. Demokrasinin yönetenlerin özgür ve adil seçimler yolu ile yönetilenler tarafından seçildiği rejim biçimi ile ilişkilendirilmesi, temsiliyet ilkesine dayanan ve rejimi belirleme gücünün yine bireyler olmasını sağlayan temel dayanaktır. Bu nedenledir ki seçimler, vatandaş kavramını tebaa kavramından ayıran ve kaderine muktedir olma gücünü veren bir karar mekanizması gibi işler. Bu durumda adil ve düzenli seçimler, iktidarların meşruiyet kaynağını, özgür irade neticesinde temsiliyet esasında rızanın devri olarak temel bir pozisyona konumlandırmaktadır.
Seçimlerin demokratik olabilmesi için taşıması gereken bazı nitelikler vardır:
- Belirli zaman aralıklarında düzenli olarak tekrarlanması,
- Toplumun heterojen yapısı içinde belirli grupların partileşmesine veya örgütleşmesine izin vererek, temsiliyet kazanmalarına dair seçimlere katılımlarının sağlanması,
- Yasama organının temsililerinin seçimle belirlenmesi,
- Seçim kampanyalarının partiler veya bireylerce özgür biçimde gerçekleştirilebilir olması,
- Seçilen temsililerin, seçim koşulları ile görev sürelerinin belirlenmesi gibi nitelikler seçimlerin demokratik olup olmamasına dair belirli düzeyde çıkarım yapılmasına olanak tanır.
Seçim sistemleri genelde çoğunluk, nispi temsil ve karma esaslara dayanacak şekilde 3 ana başlık altında incelenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri bu bağlamda Dar Bölge Seçim Sistemi ile seçimleri uygulamakta bu nedenle de çoğunluk esasındaki sisteme dahil edilmektedir. Çoğunluk esasına dayanan seçim sistemlerinde istikrar temel çıkarım noktasıdır. Seçimlerde genellikle oyların çoğunluğunu kazanan aday veya parti, temsilci olarak seçilir ve hükümeti kurmakla görevlendirilir. Ancak pratikte seçim çevrelerinin genişliği, tek tur veya iki turlu seçim uygulaması gibi ilkeler seçimlerin yalnızca çoğunluk ilkesine göre sonuçlanmayabileceğini gösterir.
Amerika'da uygulanan seçimlerin yapısı ise basit çoğunluk esasından oldukça farklıdır. Ön seçim ve genel seçim olarak iki aşamalı bir sistem vardır. Ön seçim, genel seçimlerde partilerin adaylarını belirlemek için gerçekleştirilir ve ön seçimlerde partilerin adayları, genel seçimde partilerini veya bölgelerini temsil ederek seçimlere katılır.
Genel seçimler dört senede bir olacak şekilde tekrarlanır. Genel seçimler öncesinde eyaletler düzeyinde delege seçilmesi amacı ile parti kongresi veya ön seçimler düzenlenir. Genellikle bu aşamalar adayların delege sayılarına ulaşmaları ile nihayete kavuşur ve adaylar kongre gerçekleşmeden önce belirlenmiş olur. Bu nedenle parti kongreleri daha çok siyasi partilerin genel seçimlerde izlemeyi hedefledikleri politikaları, rakipleri ile aralarındaki farklar ve seçim hedefleri gibi nitelikleri kamuoyuna açıkladıkları geleneksel bir çıkış niteliğindedir.
Seçmenler
Oy kullanma hakkı ABD'de diğer ülkelere nazaran farklı bir süreç içerisinde işler. Ulusal düzeyde seçmen listesi olmadığı için seçimlerde bireylerin oy kullanmaları için önce kayıt yaptırmaları gereklidir. Bu durumda kişiler ikamet ettikleri yerde kayıt yaptırırlar, kayıt sistemi mükerrer oy kullanımı ya da yolsuzluk gibi durumların önüne geçilmesi açısından önemlidir. Her bir oy eşsiz, özgür ve adil olmalıdır.
Kayıt olma süreci eyaletler arasında değişen bir süreçtir. Bazı eyaletlerde seçim günü kayıt yapılabilirken bazı eyaletlerde yaklaşık bir ay öncesinden kayıt olma zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla seçmen olarak kayıt olma meselesi, seçmenlerin seçimlere katılımlarını etkileyen prosedürel bir aşamadır. Seçim merkezlerinde oy kullanmak her eyalette varken, 2020 seçimlerinde posta yolu ile oy kullanımı birçok tartışmaya konu oldu. Seçmenlerin 2020 seçimlerinde posta yolu ile oy kullanma tercihleri, özellikle Covid-19 pandemisi ile şekillenen bir sürece işaret eder. Trump'ın ve Cumhuriyetçi Parti üye ve temsilcilerinin pandemiye inanmadıkları, virüsün etkinliğinin az olmasına yönelik demeçleri ve ülke genelindeki pandemi önlemlerinin yetersizliği Cumhuriyetçi tabanı da etkilemiş ve geniş bir tabanda pandemiye veya küresel salgına inanmadıkları yönünde kanıların gelişmesine neden olmuştur. Ancak Demokratların pandemi sürecinde rakiplerinden farklı şekilde söylemlerinin gelişmesi ve önlemlerin artırılmasına yönelik talep-çözüm önerileri, insanların Demokrat partiye de yönelimlerini artırmıştır. Dolayısıyla Demokratların başkanlık seçimlerindeki katılım düzeyleri, posta seçeneğinin de olması ile Cumhuriyetçilere nazaran yüksek düzeyde olmuştur. Belirtmek gerekir ki, Cumhuriyetçi eyaletlerden gelen posta oylarında da Demokratların fazla olması yine pandemi etkisi, pandeminin ekonomik etkilerine ve etkilere yönelik tedbir uygulamalarının olmaması ve Trump'ın pandemi yönetimine yönelik tepki oyları olarak da değerlendirilebilir.
Adaylık
Genel seçimlerde uygulanan koşul ve hükümler Anayasal metinler ile belirlenmektedir. Bu durumda federal konumda olan başkanın taşıması gereken nitelikler de katı sınırlarla belirlenmiştir. Başkan adayının Amerika doğumlu, en az 35 yaşında ve 14 yıldır ABD'de ikamet ediyor olması gerekmektedir. Başkan yardımcısı da aynı niteliklere sahip olmalı ve buna ek olarak başkan adayı ile farklı eyaletten olmalıdır. Temsilciler Meclisi adaylığı ise en az 25 yaşında olmayı, en az 7 yıldır ABD vatandaşı olmayı, temsil edilecek olan eyalette ikamet edilmesi gerekliliğini; Senatör adaylığında ise en az 30 yaşında olmayı, en az 9 senedir ABD vatandaşı olmayı ve temsil edilecek olan eyalette ikamet etmeyi gerektirmektedir.
Her ne kadar sistem çoğunluk prensibine dayansa da çoğunluk oyunu alan aday hemen başkan olarak seçilememektedir. Öncelikli olarak seçmen, Seçici Kurul olan delegeleri belirlemekle yükümlüdür. Seçmen, parti kurultaylarında belirlenen ve Seçici Kurul'da yer alacak delegeler için oy kullanır; Seçici Kurul'da eyaleti temsil edecek olan parti delegeleri ise doğrudan seçmen çoğunluğu ile belirlenir. Toplamda 538 delegenin yer aldığı Seçici Kurul'da çoğunluk olan 270 sayısı sağlandığında başkan seçme görevi ilgili partiye ait olur.
2020 Başkanlık seçimlerinde ise posta yolu ile gelen oyların sayımı, tartışmalı süreçler sonunda 306 delege sayısına ulaşan Biden ve Harris ile belirlenmiş oldu. Burada belirtmek gerekir ki seçim yalnızca Biden ve Trump karşıtlığı üzerinden değil, partilerin eyaletlerdeki delege seçim süreçlerinden hatta eyalet valisi ve belediyelerin belirlenmesinden başlayan bir süreci kapsamaktadır. Başkanlık seçimlerini belirleyen bir diğer unsur ise eyaletlerdeki delege sayılarının dağılımıdır. Her bir eyaletin nüfusuna bağlı olarak delege sayılarının değişmesi ve güncellenmesi, seçimlerde eyaletleri kilit noktalara yerleştirmektedir. Bu durumda başkan adaylarının ulusal düzeyde daha fazla oy alması değil daha fazla delege sayısına ulaşmaları ile seçim sonucu belirlenmektedir. Bu nedenledir ki Pennsylvania, Georgia, Michigan ve Kuzey Carolina delege sayısı seçim sonuçlarını değiştirebilecek düzeyde olan eyaletlerde -Trump'ın oyların yeniden sayılması talebi veya yolsuzluk iddialarının yoğunlaştığı eyaletlerdir aynı zamanda- seçim diğer eyaletlerde olduğundan daha heyecanlı ve sert geçti.