Adını Sen Koy
Adını koyamadığımız duygular ve düğümler.
Bu makalenin başlığına tıkladınız ama yan sekmelerde de beklettiğiniz ve okumayı düşündüğünüz birçok seçenek daha mı dizili? Bir işe başlamak için masaya oturuyor, aklınıza önce bir kahve yapayım fikri düşüyor ve mutfağa vardığınızda bu sefer de şu bulaşıkları yıkayayım mı diyorsunuz? Beynimiz durmadan farklı komutlar, fikirler, görevler üretiyor. En azından benimkisi öyle diyebilirim. Beynimin arasındaki kıvrımlı yollarda gezinen düşünceler son süratle ilerliyor ve vitesi bir an olsun 1’e düşüremiyorum sanki. Geçtikleri yollarda binbir şekle giriyor, bozuluyor, sökülüyor ve yeniden örülüyor. Soyut dünyamda bu kadar hız yapıp sınırları zorlamama rağmen somut eylemlerimde bir kaplumbağanın hızından farkım yok. Belki de binbir şekle giren ve müthiş örüntüler ortaya çıkaran zihnimin ürünleri, gerçekte pek işime yaramıyor. Ya da ortaya çıkan bu şey benim için çözülemeyen bir düğüme benziyor. Bugün bahsetmek istediğim duygunun anlamı da buymuş zaten, Nodus Tollens yani “çözülmemiş düğüm”.
Nodus Tollens, Dictionary of Obscure Sorrows’un yazarı John Koenig tarafından ortaya atılan bir terimdir. Nodus Tollens, kişisel bir kriz veya değişim dönemi sonrasında, kişinin kendi hayat hikâyesinde anlam ve amaç kaybı yaşadığı psikolojik bir durumu ifade eden bir terimdir. Bu terim, kişinin yaşadığı zorluklar, hatalar ve hayal kırıklıkları sonrasında, hayatındaki eski anlamları ve amaçları sorgulamaya başladığı ve bunların çözülemez bir düğüm olarak göründüğü zamanları ifade eder. Bu durum, genellikle kişinin özyeterlilik duygusunu kaybettiği ve kendini yalnız ve belirsiz bir gelecekle karşı karşıya hissettiği zamanlarda yaşanır. Nodus Tollens, bir çeşit kimlik krizi olarak da görülebilir ve kişinin kendini yeniden tanımlamasını gerektirebilir.
Nodus Tollens, ezbere bildiğinizi sandığınız bir tarifi yapmaya çalışırken, birdenbire tüm zaman boyunca yanlış malzemeleri kullandığınızı fark etmek gibidir. Mutfakta öylece kalakalırsınız, kafanızı kaşıyarak bir sonraki adımda ne yapmanız gerektiğini merak edersiniz. Ya da birkaç sezon boyunca bir diziyi izledikten sonra yazarların tüm olay örgüsünü değiştirmeye karar verdiğini ve karakterlerin hiçbirinin artık kendileri gibi davranmadığını öğrenmek gibidir. Kafanız karışır, hayal kırıklığına uğrarsınız ve en başta neden zaman ayırdığınızı merak edersiniz.
İşte böyle anlara benzer bu duygu. Hayatımda bu zamana dek ne yaptım ve bundan sonra ne yapacağım, eylemlerimde özgür müydüm ya da bundan sonra özgür olacak mıyım, belirsizlik bir an olsun son bulacak mı? Tüm bu sorular beynimde son viteste yol alıyor sanki. Bir bitiş çizgisi arıyorum ki bir karara varabileyim ama yok. Ve sanırım şimdilik böyle bir şeyi de bulamayacağım ama yollar benim, yolcu da benim ve şoför de benim. En azından adını sanını bildiğim birkaç şey var ve diğer belirsizliklerin de adını ben koyacağım. Böyle söyleyince o kafamın içindeki ses bana eskilerden bir şarkı söylüyor. Yolculuklarda müzik dinlemek güzeldir, hem de adını biz koyuyorsak…