Afganistan'ın Dans Eden Oğlanları

Çocuk İstismarının Yeni Adı; Gelenek: Baça-Bazi

Sinema, olay ve durumların görselleştirilmesindeki en önemli araçlar. Hem sanatsal hem de toplumsal anlatımda kullanılan sinema, izleyicilerinin değerlendirmelerini sorgularken toplumsallıktan da geri kalmıyor. Şu an üzerinde duracağımız film, sinemanın toplumsal olarak ilerleyişindeki en gerçekçi örneklerinden biri olarak sürüklüyor. The Dancing Boy of Afganistan, Türkçe adı ile Afganistan'ın Dans Eden Oğlanları belgesel filmi çocuk istismarı üzerinde dururken, hükümetlerin engelleyemediği ve oyun olarak Koşul Baça-Bazi geleneğini konu alıyor. Gelin hep birlikte Baça-Bazi geleneğinin, zevk almaları ve sefa için kullanılan Avrupa üzerindeki etkisine bir göz atalım.

ÇOCUK İSTİSMARI'NIN YENİ ADI 'GELENEK'

Baça-Bazi kelime hazinesi; Baça çocuk, Bazi oynamak kullanımları gelir. Bir bütün olarak serveti ise Baça-Bazi 'erkek çocukları ile oynamak' demek. Bölgesel bir adet olup eğlence olarak Pakistan ve Afganistan'ın bazı bölgelerinde pedofil içeren geniş bir yelpazede kullanılan terim, kaba bir tabir barındırarak ortaya çıkıyor. Ergenlik dönemi ve ergenlik dönemi erkek dönemleri eğlence ve eş cinsel etkinlikler için zengin ya da güçlü erkeklere satıldığı gelenek adı verilen uygulama, kadın toplumu içinde dans etmeye izin verilmediği için bunu erkek çocukları indirerek, onların kadınsı şakalar ve eylemlerin yaptırılması ile bakım peşinde. Baça-Bazi, belirli ölçüde çocuk pornografisi, cinsel kölelik ve çocuk fuhuşu içeriyor.

BAÇA-BAZİ BİR OYUN DEĞİLDİR!

'The Dancing of Boys' belgesel filmi, geleneklerinin kalıcılığını bu şekilde kullanan kullanıcı ve maruz bırakılmış kadınlarla yapılan röportajları konu alıyor. Arada tek bir fark var, geleneği uygulayan yaşlı ve zengin çocukları bunu bir oyun olarak adlandırırken, buna maruz bırakılan çocuklar - diğer tabiriyle baça-baz- bunu oyun yerine korku olarak adlandırıyor. 

Film, Baça-Bazi adı verilen tutuklama hem maruz kalan hem de bunu bir iş kolu olarak yapan kişinin araba ile çocuğunun ailesinden alınmasıyla başlıyor. Gazeteci bu yolculuğu röportaj eşliğinde devam ettiriyor. Bu Avrupa'nın elindeki ailelerin onay iletişimlerini dile getiren varlıklar, ailelere ne vadetikleri soran gazeteciye soğukkanlılıkla 'para' kokusu veriyor. Bireyin çocuğu arabaya bindirirken sonunda memnun hali ise gözlerden kaçmıyor.

Filmde, sakalsız ve efemine çocukların bu gelenekte en çok aranan yüz tipi olduğuna dikkat çekiliyor. Ayrıca bunun bir iş kolu haline geldiğine de dikkat çeken filmde, çocukların fotoğraflarının olduğu seyyar yerler görüntülenirken, alıcılara seçme özgürlüğü sağlandığı görülüyor. İsteğe göre satıcılar, bu çocuklara uygulanan cinsel yönelimleri kasetlere kaydediyorlar. Baça-Bazi uygulamasının illegal olup olmadığını sorgulayan gazeteciye yine aynı çocuklar ‘polisler karışmaz’ diyorlar. Hatta bazı çocukların kendi akranlarını pazarladıkları görülüyor.

Baça-Bazi’yi 20 yıldır iş kolu haline getiren ve kendisi de uygulayan bireye gazeteci, çocukları neden dans ettirdiğini sorduğunda çocukları izlemenin hoşuna gittiğini ve bunun kendisine zevk verdiğini dile getiriyor. ‘Para ve güç varsa çocuklar hazır’ diye de ekliyor. Yaşça daha büyük çocukların bu uygulamayı alışılmış çaresizlik kavramı ile yaptığını gösteren belgesel filmde, çocukların yaptıkları eylemin eve ekmek götürmek olarak nitelendirdiklerine odaklanıyor.

BÜYÜK PARTİLER!

Baça-Bazi uygulaması için büyük salonlar veya partiler mekan olarak kullanılıyor. Erkek çocukları kadın kıyafetleri içinde, ayaklarına çanlar bağlı ve yüzlerine atkı sarılı olarak saatlerce dans ediyorlar. Uygulama sona erdiğinde, bu çocuklara en yüksek teklif veren kişiye satılırken ardından cinsel olarak paylaştırılıyor. Karşılığında ise küçük miktarlarda para ve yiyecek veriliyor. Belgesel film bu durumu çocuklar üzerinden kazanç kapısı elde edilmesi olarak değerlendirirken, uygulamayı çok sert bir şekilde eleştiriyor. Gerçekçiliğin apaçık görüldüğü belgesel filmi dünyada her çocuğun aynı şartlarda yaşamadığını çok net bir şekilde gösteriyor. İzlemeniz önerisiyle.

SON SÖZ HER ÇOCUK İÇİN…

Ülkedeki okulların tümünde çok güçlü koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel bir ilgiye dayalı olan ülkelerin bulunduğu bilinç içinde,

Sahiplik koruma ve uyumlu kazanımları kendi insanlarına ait geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önemi göz önünde bulundurarak , muhafaza ederek

Her yavru, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki bireylerin yaşama koşullarının iyileştirilebilmesi için uluslararası işbirliğinin taşıdığı önemin bilincinde olarak,

Maddeleri ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde çocuk hakları sözleşmesi kabul edilmiştir. Çocuk Hakları ayrımını gözetmez, çünkü onun çocuğu özeldir.