Agatha Christie ve Onun Küçük İntikamı
Christie'nin eşi ve eşinin metresinden intikam alışının öyküsü
1926 yılında Agatha Christie hali hazırda ünlü bir yazardı ve sevgili eşiyle birlikte bir köşkte yaşamaktaydı. Lakin çiftin ilişkisi çok da iyi gitmiyordu. Ve Christie o zamandan bu yana biyografi yazarlarının kafasını karıştıran bir şey yaptı: Birden ortadan kayboldu! Bu ne anlama geliyordu?
Agatha ve eşi Archie mutlu bir çift gibi gözüküyorlardı. 7 yaşlarında, Rosalind adında tatlı mı tatlı bir kızları ve güzel bir evleri vardı. Ancak 1926 yılının Nisan ayında Agatha’nın annesi vefat etti. Bu kayıp onu derin bir depresyona itti. Bu sıralarda ise eşi Archie’nin Nancy Neele adında bir kadınla gönül ilişkisi oldu. Neele Archie’nin sekreteriydi ve ondan on yaş küçüktü. Ağustos ayında Archie ilişkisini Agatha’ya itiraf etti ve boşanmak istediğini söyledi. Agatha böylesi ciddi bir meseleye hemen bir yanıt vermedi.
Tarihler 3 Aralık’ı gösterdiğinde Archie bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Peşi sıra gelen kavgalar Archie’nin evi terk etmesiyle son buldu. Hafta sonunu Nancy ve arkadaşları ile geçirecekti. O gece Agatha kızı Rosalind’i evde bakıcıya emanet etti ve arabasına atlayıp gözlerden hızla uzaklaştı.
Ertesi gün Agatha’nın bindiği araba, birkaç mil ötede, terkedilmiş halde, bir tebeşir madeninin yakınlarında bulundu. Agatha’nın paltosu, çantası ve süresi dolan ehliyeti de arabanın içindeydi. Bu yılın olayıydı!
İçişleri Bakanlığı polise Christie’yi ya da en azından onun naaşını bir an evvel bulması için baskı yapıyordu. Hatta bir gazete, herhangi bir ipucu ya da bilgi getirene 100 pound ödül vereceğini duyurmuştu. Binden fazla polis olayı aydınlatmak için çalıştı. Onlara yaklaşık on beş bin gönüllü ve birkaç uçak da destek veriyordu. Bir gölün altı tamamen tarandı. Archie’nin de ifadesi alındı ama hemen serbest bırakıldı. Araştırmaya Arthur Conan Doyle bizzat iştirak etti. Hatta Agatha’nın eldivenlerinden birini, onu bulabilmesi için bir medyuma verdi.
Christie’nin kayboluşu New York Times gazetesinin de manşetindeydi. Ama araştırmalar sonuçsuz kalmıştı. Ne bir iz ne bir not ne de en ufacık bir ipucu vardı. Bir haftanın sonunda Agatha’nın hayranları yas tutmaya başlamışlardı bile. Tam bu sıralarda beklenmedik bir şey oldu ve 14 Aralık’ta polise Yorkshire’den bir telefon geldi. Arayan Swan Hydropathic Hotel’in baş garsonuydu ve soruşturmanın gidişatını tümüyle etkileyecek bir şeyi biliyordu: Agatha Christie otelde kalıyor olabilirdi!
Söz konusu kadın kendisini Güney Afrikalı olarak tanıtmıştı ve adının da Tressa Neele olduğunu söylemişti. Lakin garson Agatha’yı gazetelerden biliyordu ve onu hemen tanımıştı.
Otel Christie’nin evinden 184 mil uzaktaydı. Olayın duyulmasının ardından Archie de Yorkshire'e doğru polise eşlik etmek üzere yola çıktı. Gerçekten de ‘Tressa Neele’ Agatha Christie’nin ta kendisiydi! Ancak Agatha’nın kafası karışık görünüyordu ve Archie’ye de hiç tepki vermemişti. Agatha kız kardeşinin evine götürüldü ve burada deyim yerindeyse resmen alıkonuldu. Telefonsuz bir odada kilitli kalmaktaydı. Doktorlar kendisine hafıza kaybı teşhisi koydular. Bir süre sonra şuuru yerine gelmiş gibiydi ama ne olduğuna dair bir açıklama yapamamıştı. (Otobiyografisinde bile bu olaydan yana bir bahis yoktur.) İngiltere’de birçok kişi öfkeliydi. Dahası bütün bu olanların bir reklam çalışması olduğunu düşünüyorlardı. Diğerleri ise daha meşum bir açıklamada bulunuyorlardı: Kendisini ölmüş gösterip suçu da eşine yıkmaya çalışmış olabilirdi.
Ne olursa olsun yaptığı doğru değildi. Archie Agatha’yı yine de Nancy Neele için terk etti. 1928 yılında ise Archie ve Nancy evlendiler ve asla boşanmadılar. Agatha ise evini satıp dünyayı dolaşma kararı aldı. 1930’da, kendisinden on üç yaş küçük olan arkeolog Max Mallowan ile evlenerek mutluluğu tekrardan yakaladı.
Kaynak: Sunday Roast