Aklın Doğal Bir Yanılsaması Olarak Metafizik - 1

Aklın doğal bir yanılsaması olan metafizik hakkında bölüm-1

Bu çalışmanın amacı, Taylan Altuğ'un "Modern Felsefe Metafiziğin Elenmesi" eserinin ilk iki bölümünü "Saf Aklın Eleştirisi" ve "Gelecekte Bir Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena" bağlamında incelemek ve sunmaktır.

Kant’a göre insan metafiziğe doğal olarak eğilimli bir varlıktır(A.U.E. 2015: 45b21). Dünyanın ötesinde, fizikten öte olan, yani metafizik olana karşı en başından beri ilgi içerisinde olmuştur. Bu isteğin sebebi insanın kendinin ötesinde olanı merakından gelmektedir. Kant öncesi dönemden itibaren ortaya konulan bu metafizik kavramını ilk defa düşünceleriyle ortaya atan kişi Aristoteles’tir ve metafiziğin kurucusu olarak görülür. Aristoteles’in metafizik ile ilgili düşünceleri “Fizik” isimli eserinden sonra ele aldığı eserde görülmektedir. Bu eserinin bir başlığı olmaması sebebiyle, Rodos’lu Andronicus tarafından “Meta ta Physika” adı verilmiştir ve Türkçeye “Metafizik” olarak çevrilmiştir. Aristoteles eserlerinde metafizik sözcüğünden bahsetmemektedir.

Aristoteles’in fizik anlayışına baktığımız zaman, fizik bağımsız bir var oluşu olan, ama değişmez olmayan şeyleri inceleyen teoretik bir bilimdir.1
Metafizik ise, “varlık olmak bakımından varlığı ve ona özü gereği ait olan nitelikleri inceleyen bir bilim” olarak nitelenir. 2
Metafiziğin sözlük anlamına bakıldığında ise; “felsefenin varlığı, varlığın ilk ilkelerini ve nedenlerini konu alan en genel ve temel dalı ya da disiplini”3 olarak geçmektedir.

Modern Felsefede Metafiziğin Elenmesi

“Modern Felsefede Metafiziğin Elenmesi” adlı eser ilk basımını 2004 yılında gerçekleştirmiştir. Yazarı olan Taylan Altuğ, 1950 yılında Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Bu eser 20. yüzyılda metafiziğe verilmiş bir yorum olarak dönemimize kadar uzanan yolda filozoflar tarafından nasıl bir metafizik eleştirisinin yapıldığı ve metafiziğin nasıl elenmeye çalışıldığı hakkında bilgi sahibi olabilmek için ele alınabilir. Altuğ’a göre metafizikte bazı sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar, felsefenin süreklilik taşımaması, gelişmeden veya ilerlemeden yoksun olması durumudur. Filozoflar bu sorunları elemeye çalışır ve bu uğraşları sırasında felsefeye adım atarlar. Altuğ bu durumu gözler önüne sermeye çalışmaktadır. Kitabının başlarında metafizik için, “metafiziğe ilişkin tanımlamaların indirgenebileceği ortak yön, onların felsefe bilgisine kendine özgü niteliğini kazandıran ‘bütüne yönelik bilme tavrı’na işaret etmeleri ya da bu özelliğe gelip dayanmalarıdır” demektedir.4 Öyleyse Altuğ için felsefi bilgi empirik değildir.

Empiriğe bağlı olan bilgiler bilimle alakalıdır. Felsefenin alanı olan şeyler veya kavramlar empirik verilere dayanmazlar ve özel türde kavramlardır. Felsefi kavramlar sınırlandırılamazlar. Felsefenin arayışı, her şeyin içinde doğal olarak bulunmaktadır. Metafiziğin bu şekilde ortaya çıkışı, felsefenin kendi içindeki sınırının arayışa çıkmasından kaynaklanır. Bu konuda en iyi çalışmayı, köklü araştırmalı yapan ve yorumlarını ortaya koyan kişi olarak Kant ele alınabilir. Bu çalışma, kitabın ilk iki bölümünü Kant bağlamında ele almayı hedeflemektedir.

Aklın Doğal Bir Yanılsaması Olarak Metafizik

Kitabın ilk bölümüne, “Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena” ve “Arı Usun Eleştirisi” bağlamında baktığımız zaman; “acaba metafizik mümkün müdür?” sorusu ortaya çıkmaktadır. Kant açısından metafizik, fiziğin ve deneyin ötesinde olandır(M.F.M.E. 2006: 12). Altuğ kitabında bunu bu şekilde belirtmiştir. Prolegomena kitabında da metafiziğin tanımı bu şekildedir. Metafizik, yani deneyin ötesinde kalan bilgi(G.B.O.O.Ç.H.M.P. 2002: 14). Bu yüzden metafizik saf olmalıdır ve deneylere dayandırılmamalıdır. Buna ek olarak duyulardan uzak olması gerekir. Buradan çıkan sonuca göre metafizik a priori olmalı ve salt akıldan çıkmalıdır. Peki ya a priori nedir?

Kitaba baktığımız zaman, Altuğ a priori’yi tanımlamak için “Prolegomena”dan yardım alınmıştır. A priori; bir yargının bütün duyu izlenimlerinden ve bütün deneyimden bağımsız olmasıdır(M.F.M.E. 2000: 13). Metafiziğin a priori ve salt akıldan çıkma durumuna bir şey daha eklenmelidir ve o da şudur; yargılar ya analitik ya da sentetik olurlar. Analitik yargılar açıklayıcı, sentetik yargılar ise genişleticidir(M.F.M.E. 2006: 13)/ (G.B.O.O.Ç.H.M.P. 2002: 14). Metafizik sahip olduğumuz bilgilere yeni bilgiler eklemeli ve ufkumuzu genişletmelidir. Kant açısından baktığımızda bu durum metafiziğin “sentetik” olmasını gerektirmektedir. Peki sentetik nedir? Metafizik neden sentetik olmalıdır?

Sentetik yargılar doğru veya yanlış olabilen yargılardır. Kant bu durum sonucunda bu yargılara, “sentetik a priori yargılar” demiştir. Sentetik a priori yargılar, deneyden gelmeyen ve bilgimizi genişleten yargılardır. Analitik yargılar ise bilgi vermezler ve a priori yargılardır. Bunun sebebi, analitik yargılar yüklemde öznenin kavramında var olan şeyleri, yani içten içe bilineni belirtir. (G.B.O.O.Ç.H.M.P. 2002: 14).

ALINTILAR VE KAYNAKÇA

  1. Aristoteles, Metafizik, s. 293-295
  2. Aristoteles, Metafizik s. 178
  3. CEVİZCİ Ahmet, Felsefe Sözlüğü s. 300
  4. ALTUĞ Taylan, Modern Felsefede Metafiziğin Elenmesi s. 5
  5. KANT, Immanuel Arı Usun Eleştirisi, İdea Yayınevi, 4. Baskı 2015 İstanbul
  6. KANT, Immanuel Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her
  7. Metafiziğe Prolegomena, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 3. Baskı 2002 Ankara
  8. ALTUĞ, Taylan Modern Felsefe Metafiziğin Elenmesi, Ebabil Yayınları, 2. Baskı 2006 Ankara
  9. CEVİZCİ, Ahmet Felsefe Sözlüğü, Say Yayınları, 7. Baskı 2019 İstanbul