Alıntılarla Yerel Yönetimler

Alıntılarla Yerel Yönetimler

3 Kasım 1839'da başlayan "Gülhane Hattı Hümayun" denilen batılılaşma akımlarının sonucu olarak başlayan ve 1864'ten sonra tohumları atılan Türk Yerinden Yönetim yapısının Batılı medeniyetler kadar köklü olmadığı söylenebilir. Batılı toplumlarda 12. Yüzyılda hükümete karşı muhalif özellik taşıyarak örgütlenmeye başlayan yerel yönetimler Türkiye'de ise "modern anlamda 19. Yüzyılın sonunda 20. Yüzyılın başında başlamıştır

 Bu dönemden önce ise vakıflar ve loncalar (esnaf kurumları eliyle sürdürüldüğü kabul edilmektedir


Kent tarihinin başlangıcı hakkında ise Ruşen Keleş'in şu yazıları konuya ışık tutmak için önemli bir kaynak niteliğindedir: 


"Bu tarihsel gelişmelere paralel olarak yerel yönetimlerin gelişimini şu şekilde ifade etmek mümkündür: antik çağda, kendi kendini yöneten, belli bir toprak parçasında yaşayan insanların oluşturduğu en küçük, demokratik bir
yönetsel birim olarak “site”ler, Roma İmparatorluğunda kimi yerel ve siyasal
yetkileri olmakla birlikte, daha çok bir yönetsel özerklikten yararlanan “municipe”ler, Antik Yunan‟da siyasal düşüncenin temel kavramlarından biri olan ve toplumsal yaşamın en gelişmiş örgütlenme biçimi ve ideal toplumu yaratmaya en elverişli ortam olarak algılanan “polis” denilen kent devletleri yerel yönetimlerin ilk örnekleri olarak bugünkü uygulamalara ışık tutmuştur"
(Keleş, 2012: 33-34)


16. yy‟dan sonra Ulus-devletçiliğin etkisi ile gücü azalan yerel yönetim kuramları esas gücünü 20. Yüzyılda yaşamıştır


"Bu dönemde yerel birimler, zorunlu hizmetleri için kaynak bulabilmiş, yerel halka merkezi yönetimin sunduğundan daha çok hizmet sunabilmişlerdir" (Ruşen Keleş, 2012: 40)


Kırım savaşı yıllarında ilk idaresinin kurulması çalışmaları, Osmanlı idarecilerinin Fransız komünlerinden etkilenmesi, Duyünu Umumiyre dönemine batılı ülkelerle olan kaçınılmaz yakınlaşma Türk Yerel Yönetim sürecinin sürdürülmesini sağlamıştır

1855 yılında İstanbul'da kurulan ilk belediye yönetimi olan Şehremaneti mali kaynak ve nitelikli personel yetersizlikleri gibi sebepler ile başarısız olmuştur


Daha sonra Galata ve Beyoğlu'nda kurulan Altıncı Daire Cumhuriyet dönemine kadar işlevini sürdürmüştür


"Cumhuriyet döneminde yerel yönetimler konusunda yapılan ilk düzenleme köylerle ilgili olmuştur. Bugün halen yürürlükte olan 442 sayılı Köy Kanunu 1924 yılında kabul edilmiştir
Daha sonra 1924 yılında İstanbul‟daki belediye dairelerine benzer bir şekilde, 417 sayılı Ankara Şehremaneti Kanunu çıkarılmış ve Ankara‟ya özel bir yönetim biçimi getirilmiştir.1930 yılında ise 1580 sayılı Belediye Kanunu ile nüfusu 2000‟i geçen yerlerde belediye kurulabilmesi kabul edilmiştir (Tortop�Aykaç-Yayman- Özer, 2006: 38).
1930 yılında ise 1580 sayılı Belediye Kanunu ile
nüfusu 2000‟i geçen yerlerde belediye kurulabilmesi kabul edilmiştir
Cumhuriyet döneminin en uzun süre
yürürlükte kalan kanunlarından birisi olan 1930 tarihli 1580 sayılı Belediye
Kanunu Osmanlının son dönemlerinden gelen tecrübelerin aktarıldığını ve
beklentilerin uzun süre karşılanabildiğini göstermesi anlamında da önemli bir
nitelik taşımaktadır (www.sayder.org.tr).
Belediyeler alanında önce 2004‟te 5272 sayılı Belediye Kanunu kabul edilmiş ancak kanun şekil bakımından anayasaya aykırılığı gerekçesiyle iptal edilmiş aynı düzenlemeler bu kez 2005‟te 5393 sayılı kanunla kabul edilmiştir (Bilgiç, 2007: 101).
İl Özel İdaresi alanında da 2005‟te yapılan 5302 sayılı kanun 1987‟de çıkarılmış olan İl Özel İdaresi Kanunu (3360 sayılı kanun) yerini almıştır."
Geçmişten Günümüze Türkiye’de Yerel Yönetimler - Yeter ÇİÇEK




1984 yılında çıkarılan, büyükşehir belediyelerinin yasal güvenceye kavuştuğu Büyükşehir Belediye Kanunu (3030 sayılı kanun), 2004 çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu ile değiştirilmiştir.
1924 yılında çıkarılan 442 sayılı Köy Kanunu mevcudiyetini hala korumaktadır. Çıkarıldığıdönemde çok büyük yenilikler getirmiş olsa da aradan geçen süre zarfında değişen koşulların gerisinde kalmıştır. Bu sebeple köylerle ilgili birdüzenlemenin de daha fazla geciktirilmeden çıkarılması gereklidir
(www.sayistay.gov.tr, 20.12.2013).



Son zamanlarda ortayan "Glokalizm" (Küresel Yerelleşme) kavramından da değinmek, Yerelleşme sürecinin nereye vardığı ya da varabileceğini anlamak açısından faydalı olacaktır:

"En genel haliyle yerelleşme diyebileceğimiz ; yerelde siyaset,yönetim ve kalkınmanın önemli görülmesi ve değer atfedilmesi 1980'ler sonrasına rastlar. Elbette bunu küreselleşmeden bağımsız anlayamayız. Aralarında gerilim olduğu ileri sürülse de yerelleşme küreselleşmenin doğal sonucuolarak görülmelidir. Yerelleşme , Yerel Gündem 21, Yerel Yönetişim ve Yerel Özerklik kavramlarının Birleşmiş Milletler,Dünya Bankası,Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Birliği gibi küresel ve bölgesel örügtler eliyle gündeme gelmesi sanırım küreselleşme ilişkisinin en somut halini yansıtır. Bu ilişkinin ulus-devletin egemenlik sahasında bir daralma veerozyon meydana getirdiği de gerçektir. Zaten yerel yönetim reformları ülkelerin ulusal sistemleri ve onların merkeziyetçi yapısı üzerinde değişim baskısı yaratmış ve yeni tartışmaları başlatmıştır."
    Yönetim,Siyaset,Kent ve Güncel Tartışmalar - Prof Dr.Kemal Görmez-Hacı Bayram Veli Üniversitesi


Yerel Yönetimler Yapısı Üzerine Bir Karşılaştırma

 "Yerel yönetimlerin kararları üzerindeki denetim ve gözetim konusu incelenirken,yerel yönetimlerin kendi öz görevleriyle onlara devletçe ve devlet görülmek üzere deveredilmiş olan (delegated) görevler arasında bir ayrım gözetmek gerekir.Fransız yönetim geleneğinin bir yansıması olan böyle bir ayrım, İngiliz yönetim dizgesine yabancıdır.Çünkü orada,yerel yönetimlerin görevini yasalarla parlemento belirlemekte olduğundan,merkezi yönetimin kendi görevlerinden kimilerini onlara grödürmesi söz konusu olamaz  
 Belediye yetkililerinin ''devletin ajanları'' olarak görev yapacakları alanların ve yönetsel işlevierin belierlenmesi kolay olmadığından bu konularda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Söz konusu işlevler,genellikle,nüfus sayımı,seçim kütüklerinin hazırlanması,askere alma işleriyle kimi resmi belgelerin verilmesi ya da kolluk hizmetleri gibi işlerdir.
Tutulan ikinci yolsa,yerel yönetimleri hiçbit hiyerarşik denetim ve gözetime bağlı olmayan özerk birimler olarak ele almaktır.Bu durumda üst düzeydeki yönetimin yerel nielikteki konulara karışabilmesi,ancak kendilerince üst düzeyde bulunan yönetimlerce kimi görevlerin bırakılmış olması koşuluna bağlıdır. İspanya'da ki dizge böyledir.Belediye Başkanını merkezi yönetimin bir uzantısı ya da ajanı olarak görmeyi elverişli olmayan bir dizgedir bu"
Ruşen Keleş- Kararlar üzerindeki Denetim ve Gözetim-AVRUPA ÜLKELERİNDE VE TÜRİYE'DE YEREL YÖNETİMLERİN YÖNETSEL DENETİMİ   


Fransız Yerinden Yönetimler Yapısında Değişiklikler:

"Oysa, Fransa, yerinden yönetim yapısında, 1980'li yılların başlarında, önemli bir değişikliği gerçekleştirmeyi başarmıştır. Fransa, bu başarıyı, 1981 yılında iktidara gelen Sosyalist Parti'ye ve onun önderi olan François Mitterrand'a borçludur. Aşağıda da görülebileceği gibi, 1982'den başlayarak çıkarılan bir dizi reform yasalarıyla, Fransız yerel yönetimleri merkez boyunduruğundan büyük ölçüde kurtarılmış, bir başka deyişle, özelleştirilmiştir. Denilebilir ki, Türkiye, eski sistemini dirençle koruyarak, Binapart'çı davranmakta Fransa'yı bile geride bırakmış, buna karşılık, Fransa, yerel yönetimlerini çağdaşlaşma yolunda geliştirerek, Atatürkçülük'te Türkiye'yi geçmiştir"
   Ruşen Keleş-Fransa'da Yerinden Yönetim


YEREL BİRİMLERİN SAYISI VE BÜYÜKLÜKLERİ

 1990 yılında, Fransa'da 36 binden fazla belediye, 100 kadar il ve 26 tane bölge yerel yönetim birimi vardı. 9 Anakent belediyesi ile, sayıları 18 bini geçen belediye birliklerinin de bu sayılara eklenmesi doğru olur. Fransa'da belediye sayısının bu denli yüksek olmasında "köy" adı verilen yerleşim yerlerine de belediye (commune) statüsü tanınmış olmasının rolü vardır. Başka birçok Avrupa ülkesinden farklı olarak, Fransa'da özellikle küçük belediyelerin sayısını azaltmak amacıyla özel politikalar izlenmemiş olmasının da, sayının bu denli yüksek olmasındaki payı yadsınamaz.
  Ruşen Keleş- Fransa'da Yerinden Yönetim

   

Öte yandan Fransız belediye yönetimleri de bize benzer fakat bazı farklılıklara sahiptir

Belediyeler ve Seçim

  "Üyelerin seçim yöntemi de, belediye nüfusuna göre değişir. Nüfusu 3500 den az olan yerlerde, belediye seçimlerinde *iki turlu çoğunluk sistemi* uygulanır. İlk turda kullanılan oyların çoğunluğunu ve aynı zamanda kayıtlı seçmen sayısının % 25 i kadar oy alan adaylar seçilir. İkinci turda ise nispi çoğunluk yeterli sayılır.
  Nüfusu 3500 den çok olan komünlerde ise, meclis üyeleri *iki turlu liste* yöntemine uygun olarak seçilir. Listelerde, meclisteki sandalye sayısı kadar aday adı bulunur. Listedeki adayların adlarını silmeye , eklemeler yapmaya, sıralarını değiştirmeye olanak yoktur. İlk turda salt çoğunluğu alan liste, meclisteki sandalyelerin yarısını kazanmış olur. Hiç bir listenin ilk turda çoğunluğu elde edememesi durumunda, ikinci tur oylamaya geçilir. Ev çok oyu alan liste, sandalyelerin öteki yarısını kazanmış olur. Burada bir baraj da söz konusudur % 5 ten az oy almış olan listelerdeki adayların meclise girmeleri söz konusu değildir. Belediye meclisi üyelikleri için seçimler 6 yılda bir yapılır.
  Yürütme organı olan Belediye Başkanı'nı ve başkan vekillerini, belediye meclisi gizli oyla ve çoğunluk yöntemiyle (salt çoğunluk) kendi üyeleri arasından seçer. İlk iki turda sonuç alınamadığı taktirde üçüncü tura geçilir ve orada ev çok oyu alan aday belediye başkanı seçilmiş olur"
  İl Genel Meclisi üyeleri halk tarafından seçilir. Seçim iki turlu çoğunluk yöntemine göre yapılır. İlk turda seçilebilmek için, kullanılan oyların yarıdan çoğunu ve aynı zamanda kayıtlı seçmen sayısının dörtte birine eşit sayıda oy almak gereklidir. İkinci turda salt çoğunluk yeterlidir.
Genel meclis üyeleri 6 yılda bir seçilmekte; ancak, üyelerin yarısı üç yılda bir yenilenmektedir"
Ruşen Keleş- Belediyeler- Fransa'da Yerinden Yönetim



Yerel Yönetim Kuramlarına Kimi Ükelerin Katkıları-Ruşen Keleş
''Webblerin ve Fabian sosyalistlerin geliştirdikleri vermekte sosyalizmin dayandığı ilkeler şöyle özetlenebilir:
 • Çalışanlar, demokratik temsil dizgesini yerleştirmek ve toplumsal düzeltilmleri gerçekleştirebilmek için birleşmek zorundadırlar. Egemen sınıflar, çalışanlara bu olanağı vermek istemezler. Bu nedenle, söz konusu amaçları gerçekleştirmenin en iyi yolu bir belediye sosyalizmi izlencesinin ortaya konmasıdır.''


 ''Amerika Birleşik Devletleri nde ise, özerk belediyecilik (munipipal home rule) akımı, belediyelerin yerel nitelikteki işlerine eyaletlerin karışmasına izin vermez. Bu kural, kamusal ve toplumsal hizmetlerle kolluk görevlerini yerine getirebilmeleri için, belediyelere gerekli yetkilerine ve kaynakların verilmesini öngörür. Özerk belediyecilik düşüncesi, hükümetin, halka olabildiği ölçüde yakın olması ve her yerel topluluğun, yerel nitelikteki işleri kendilerinin görmesi ilkesine dayanmaktadır''
  John Adams; Milton,Home ve Concoret gibi düşünürlerce önerilen yönetim dizgelerini, yerel yönetimlere yeterince yer vermemekle eleştirmiş olmakla birlikte, taşınmaz mal sahiplerinin, yerel yönetimlerde belirli rollere sahip kılınmalarından yana olmuştur.


Jean Bidon, Cumhuriyet adlı yapıtında hükümdarlar ile, köy, kasaba, lonca, dernek, gibi türlü yerel birimlerin karşıt ilişkiler içinde bulunduklarını gözlemlemiştir. Ona göre, savaş, barış ve vergi gibi genel konularla uğraşan hükümdarla yerel birimler arasındaki ilişki, bir bölünmüşlük, iş bölümü (division of labor) ilişkisi değil, fakat bir birlikte yaşama ilişkisidir. Bununla birlikte, bir yandan yerel toplulukların örgütlenmiş birliğinde anlatımını bulan yerel çıkarları, öte yanda da, etkinliğini ve doğruluğunu o çıkarlardan alan devletin çıkarlarını görmekten geri kalmamıştır.


Almanya söz konusu olduğunda,Freiher vom Stein'in katkıları ilk akla gelenlerdendir. Prusyalı devlet adamı vom Stein in hazırlanmasına öncülük ettiği Prusya Kentler Şartı (1088), çağdaş yerel yönetimin temellerinin atılmasına önemli katkılar yapmıştır.

Yerel Yönetim Kuramlarına Kimi Ükelerin Katkıları-Ruşen Keleş