Alışkanlıkları neden KAZANAMAYIZ?
Altın Kural Nedir?
Çoğumuzun istekleri bilindik isteklerdir ve bu istekleri kardeşimiz ya da en yakın arkadaşımız aracılığıyla misyon edinip ‘’Evet, benim için de güzel fikir’’ ya da ‘’Neden olmasın ki ‘’ cümleleriyle yüksek motivasyonla program yapmaya başlar ve çok değil birkaç gün sonra motivasyonumuz azaldıkça hedefe el sallarız. O hedefe bir kere el salladığımızda gözümüzde büyür büyür ve imkansızlaşır sonuca ulaşmak. Aslında bir şey gözden uzaklaştıkça küçülmesi gerekirken tam tersi büyür. Prensesi kurtaramadığımız bir mario oyununda gibi hissederiz. Prenses bizim hedefimizdir ve orada tutsak kalır ta ki hedefi parçalayıp o küçük parçaları iyileştirmeye başlayana değin.
Örneklendirme ile bir olayı kendi yaşamımızla ilişkilendirip yola çıkmayı daha doğru buluyorum o halde örneklendirmek gerekirse, zayıflamak istiyoruz. Hedefimizi koyduk. Sabahları kibrit büyüklüğünde öğünler, bol su, küçük porsiyonlar vs listenizi yaptınız. Sonraki gün işe gittiğinizde fark ettiniz ki etrafınızdakiler öğlen yemeğinde burger yemeğe gitti dakika bir golü attınız hem de kendi kalenize. Sonraki gün süregelen bir devamlılık içinde yanınızdakiler gibi beslenmeye devam edip yaptığınız programı farketmeden masanızın görünmeyen yerine çoktan yerleştirdiniz bile. Hedefinize el sallarken fark etmediniz değil mi? Günler geçti, haftalar, aylar. Ansızın bir arkadaşınızın zayıfladığını gördünüz ve o da ne ‘’Ne zaman bıraktım programı?’’ O an aslında hiç bağlı kalamadığınızı fark etmek uzun zaman almaz.. Hadi tekrar yapacağım motivasyonu gelir çünkü zayıflayan arkadaşınız size ilham oldu. Fakat siz çoktan kısır döngüdesiniz ve çıkamıyorsunuz çünkü bir yerlerde hata yapıyorsunuz. Yapmamamız gerekenleri konuştuysak yapmamız gerekenleri konuşalım. Hedefiniz zayıflamak, programdan önce zayıflarken nerede hata yaptığımıza bakalım. Örneğimizdeki kişi etrafındakilere göre programlanıyordu. Muhtemelen oturarak çalışıyor ve kendi arabasını kullanıyor yani yürümesi için de bir bahanesi yok. Yani öncelikle diyoruz ki hedefe değil yapılacaklara, küçük iyileştirmelere odaklanacağız. Kişi burger yemeğe gitti sadece kendisine şu soruyu soracak ‘’Sağlıklı bir kişi nasıl tüketirdi?’’ Normalde yediği menüyü söylerken ilk etapta patates yemeyecek. Ya da burger yerine patates. İşin özü sağlıklı yemek için uygun ortama sahip değilseniz porsiyonunuzu düşürmeniz gerekiyor. Her gün kendisine bu soruyu yönelten kişi zamanla porsiyonunu düşürmekle kalmayacak yediklerini değiştirmek isteyecektir. İkinci adımımız yemek yedikten sonra ya da yaşamınızın herhangi bir kısmından bahsediyorum örneğin 5. kata çıkacaksınız asansör ve merdiven ile karşı karşıyasınız hemen doğru soruyu sorun, ‘’Sağlıklı bir kişi merdivenlerden mi çıkardı, asansörden mi?’’ Verilen cevaba göre hedefin yeri değişecektir.
Özetlemem gerekirse yaptığımız seçimler bizi hedefimize götürüyorsa hedefimize yaklaşıyoruz demektir. Büyük programlara ihtiyacınız yok bugün merdivenden çıkmanız bile o hedefiniz için bir adım ileri atmak demek oluyor. Yarın bol su içmeniz diğer gün 2 durak fazla yürümeniz birer adım sayılır. Yeterki her gün bir adım atın. Kimse bir günde zayıflamadı. Kimse bir günde hedefine ulaşmadı. Her gün yaptığımız işte uzmanlaşabiliriz. Bu yöntemle hedefinize ulaştığınızda zayıf biri değil sağlıklı bir kişi olacaksınız.
Son olarak hedefinize odaklanırsanız iki gün sonra hedefe ulaşamadığınızda ya da iki merdiven çıktıktan sonra aynada hala zayıflamamış birini gördüğünüzde sonuç alamadığınızı kendinize inandırıp el sallayacaksınız. Hedefi bir kere koyup aşamalara odaklanırsanız ne zaman vardığınızı fark bile edemeden varacaksınız. James Clear’ın da dediği gibi,
“Bir alışkanlıkta ustalaşmak istiyorsanız kilit nokta kusursuzlukla değil, tekrarla başlamaktır.” Atomik Alışkanlıklar