Anadolu'dan Doğu Asya'ya Bir Garip Hoca
Nasrettin Hoca yedi iklim dört bucakta.
Fıkralar, gündelik hayatta kimi zaman gülmek, kimi zaman da karşımızdakini düşündürmek ve eleştirmek için başvurduğumuz sözlü kültür geleneğimizin bir parçasıdır. Türkiye’de fıkra denince akla en çok gelen tip Nasrettin Hoca’dır. O, hem bir halk bilgesi hem de bir fıkra kahramanı olarak bilinir. Türk toplumunun mizah anlayışını, sağduyusunu ve kıvrak zekasını yansıtan bir kültür temsilcisidir. Nitekim ünü sadece Anadolu coğrafyasıyla sınırlı kalmamaktadır. Kazakistan’da "Koca Nasır", Azerbaycan’da "Molla Nesreddin", Doğu Türkistan’da ise "Afanti" olarak bilinir.
Öyle ki ününün yayıldığı milletler onu kendilerine mal etmişlerdir. Bir Uygur karakteri olan Afanti, 1950’li yıllardan sonra Çinli araştırmacılar tarafından Çin kültürüne girmiş ve benimsenerek dünyaya tanıtılmıştır. Bu karakterin Nasrettin Hoca gibi hazırcevap olması, insanları güldürmesi, haklının yanında olup ezilen halka destek çıkması gibi özellikleri benzerlik göstermektedir. Bu özellikler neticesinde de Afanti’nin aslında Nasrettin Hoca olup olmadığı sorusu ortaya çıkmıştır. Peki, Nasrettin Hoca kimdir, gerçekten yaşamış mıdır yoksa hayali bir karakterin hayali bir yansımasıyla mı benzerlik kurmaktayız?
Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye göre, 1208 yılında Sivrihisar’a bağlı Hortu köyünde doğmuştur. Fransız araştırmacı René Basset’e göre ise Nasrettin Hoca adında biri yaşamamıştır. Halk, hayali bir karakter olarak Nasrettin Hoca’ya atfetmiştir. Bu fıkraların da 10. yüzyılda yaşayan Arap halk kahramanı Cuha’dan geldiğini, Dhoja isminin de Hoca’ya dönüştüğünü iddia etmiştir. Bunun yanında, Nasrettin Hoca’nın kesinlikle yaşadığını belirten Prof. Dr. Tuncer Baykara şu delillerle ispatta bulunmuştur: Akşehir’de bir türbesinin olması, Saltukname'de Sarı Saltuk'un Nasrettin Hoca'yı ziyaretinin anlatılması ve burada net tarihler verilmesi, fıkraların içinden kendi hayatıyla ilgili bilgi edinilmesi şeklindedir. Peki, Nasrettin Hoca ile benzerlik gösteren Afanti kimdir?
Afanti, Uygurlar tarafından kullanılan bir diğer adıyla Nesirdin Ependi, Uygur halkını fıkralarıyla eğlendiren, güldüren ve düşündüren bir güldürü ustasıdır. Afanti, özel bir isim değil, hoca benzeri bir ünvandır. Çinli araştırmacılar, Afanti'nin Çin'deki felsefe ve mizahın en ünlü tipik karakteri olduğunu ifade etmektedirler. Araştırmacılar, Afanti'nin fıkraları için “halk mücadelesinin büyük zaferinin ve insanların iyimserliğinin sanatsal kristalleşmesinin kayıtları” ifadesini kullanmıştır. Halk duygularını, isteklerini Afanti’nin fıkraları aracılığıyla dillendirmiştir. Afanti, tıpkı Nasrettin Hoca gibi ezilenin yanında yer alan bir kahramandır. Afanti karakteri hakkında Çinli dilbilimci Abduwaili’ye göre, Afanti aslen medresede geleneksel eğitim almış bir Türk'tü. Bilgeydi, hızlı düşünürdü ve esprili konuşurdu. Ayrıca, anlatılarında dünyayı dolaşırken eşeğe ters bindiğine rastlamaktayız. Bu durum, Nasrettin Hoca fıkralarında onun da eşeğe ters binmesi ile örtüşmektedir. Buradan da anlaşılabilir ki Nasrettin Hoca ve Afanti arasında bir bağ vardır.
Afanti ile Nasrettin Hoca halk arasında sevilen, mizah yoluyla ders veren, kıvrak zekalı kimselerdir. Her durumda halkın yanında olmuş, haksızlığa karşı çıkmışlardır. Afanti ve Nasrettin Hoca’nın birebir aynı olan veya ufak değişikliklere uğramış fıkraları bulunmaktadır. Bu fıkraların varlığı da Afanti’nin aslında Nasrettin Hoca olduğunu kanıtlamaktadır. Bulundukları coğrafyadan dolayı fiziksel özellikleri, giyim kuşamları gibi farklar mevcuttur. Afanti, Uygur toplumu ile bütünleşmiştir; Nasrettin Hoca ise Anadolu coğrafyasının etkilerini taşımaktadır.
Sonuç itibarıyla, coğrafi ve kültürel etkenler sebebiyle Nasrettin Hoca ve Afanti arasında farklar olsa da yukarıda açıklanan nedenler ve kaynaklara dayandırılarak Afanti’nin aslında Nasrettin Hoca olduğu ortaya çıkmaktadır. Zaten Çinli dilbilimcilerden de örnekler vererek açıkladığımız gibi, Afanti’nin kim olduğu araştırıldığında kökeninin Türkiye olduğu, 13. yüzyılda Türkiye’de doğup öldüğü bilgileri edinilmiştir. Türkiye’den Doğu Türkistan bölgesine ulaşımının İpek Yolu’nda kültürel alışveriş aracılığıyla olduğu bilinmektedir. Bu sayede Uygurlar, İpek Yolu ile kulaktan kulağa duyarak öğrendiği Nasrettin Hoca’yı benimsemiş, adını Afanti, sözlü kültür geleneğinin bir parçası olan Nasrettin Hoca fıkralarını Afanti hikayeleri olarak alıp kendi kültürüne enjekte ederek nesilden nesile aktarılmasını sağlamışlardır. Afanti, 1950’li yıllarda Çinli Zhao Shijie tarafından keşfedilmiş ve araştırmalar sonucunda Çin kültürüne girmiştir. Bu sayede Anadolu’da Nasrettin Hoca olarak başlayan yolculuğunu Doğu Asya’da Afanti olarak devam ettirerek nesilden nesile hafızalarımızda yer edinmiştir.