Anayasacılık, Anayasal Demokrasi ve İdeolojiler

Kaçınılmaz bağdaşıklıklar: Anayasa&Demokrasi

Anayasacılık ve demokrasi arasında her zaman söylenen ve bilinenin aksine mecburi bir ilişki yoktur. Anayasacılık, demokrasiden daha geniş bir alana sahip olduğu için iki terim birbiriyle çakışmaz. Ancak bugün popüler olarak kullanılan demokrasi kelimesi, liberal demokrasiyi ifade ettiği için iki terimin bağdaştırılması kaçınılmazdır. Anayasacılık demokrasi çeşitlerinden yalnızca liberal demokrasiyle ilişkilidir.

Anayasa ülkede bulunan yasaların kaynağı niteliğinde olduğu için; bir ülkede bulunmaması o ülkenin devlet yönetiminin, iktidar sahiplerinin kararına bağlı olmasına sebebiyet verir. Anayasa yazılı veya yazısız şekilde olabilir ancak yazısız olması ülkeler için sorun teşkil edebilir. Bu sorunlara, devlet yönetiminin kafasına göre yasaları değiştirme olasılığı örnek olarak verilebilir. Bir anayasanın görevini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için vatandaşların ve siyasi yetkililerin anayasaya dini bir değermişçesine saygı göstermesi ve koruması gerekir. Ülke yöneticilerinin anayasaya saygı göstermemesi durumunda vatandaşların da anayasayı dikkate alması beklenemez ve ülke her an kargaşaya, kaosa müsait durumda olur.

Anayasacılık fikri, liberal düşünce içinde doğmuş ve olgunlaşmıştır. Anayasacılığın başka bir ideolojiyle değil de liberalizmle ilişkili olması, diğer ideolojilere göre liberalizmin bireyleri olduğu gibi kabul etmesine, kapsayıcı olmasına, bir şeyleri empoze etme düşüncesi olmamasına ve tam manasıyla barışçıl bir ideoloji olmasıyla alakalıdır. Sosyal demokrasi ve muhafazakarlık da hemen hemen liberalizme benzer çizgide ideolojiler olduğundan bu ideolojilerin benimsendiği ülkelerde anayasacılıkla ilgili herhangi bir sorun yaşanmaz. Bir ülkenin liberalleşmesi anayasallaşmasını, anayasallaşması da liberalleşmesini gerektirir. Bu gereklilik karşısında çıkan “Anayasanın bir ideolojisi olmalı mıdır?” sorusu insan haklarının ihlali, vatandaşa yaşatılabilecek mağduriyet gibi endişeler taşır. Ancak sorunun cevabı “Anayasanın sert-otoriteryen bir ideolojisi olmamalıdır.” olduğu için, çıkan endişeler ortadan kalkmaktadır. Liberalizmin anayasacılığın bir nevi temelini oluşturması da bu yüzdendir.

Anayasa devlet yapılanmalarının ilkelerini belirlerken; devlet, teknik işlevleri de olan siyasi bir organizasyondur bu yüzden de bir ideolojiye yaslanması, benimsemesi olağan bir durumdur. Devletin büyüyüp gelişmesi doğal bir süreçtir ancak devlet büyüdükçe sivil toplumu küçültür ve haklarını işgal eder. Devletin büyümesinin insan haklarını ve sivil toplumu koruma sebebiyle sınırlandırılmasını öngören anayasacılık, günümüzde daha anlamlı bir hale gelmekle birlikte kabul de görmüştür.