Anda Kalamayışın Hikayesi

Anda kalamamak sosyal medyanın kaygı verici eğilimine bir örnek olabilir mi?

Günümüzde görsel içerik hikayelerinin yaygınlaşmasıyla yaşanılan an ve hissedilen her duygu sömürülerek içerik haline getirilmektedir. Bu sömürü bir dakika gibi kısa sürelerle çok etkili bir biçimde yapılmaktadır. 

Sürekli gelişen ve yapılan her güncellemeyle bireyin hayatına uyum sağlayan platformların zamanla asıl amacı dikkati dağıtmak olarak tasarlanmaya başlanmıştır. Bireyin çok kısa süreler içinde bir duygudan başka bir duyguya atlayabilmesi anda kalamamasının ve dikkatinin sürekli dağınık olması sosyal medyanın zihnimize uygulamış olduğu bir etkidir.

İnsan genellikle coşkuyla kendini işine kaptıran tükenene kadar coşkusuna sadık kalan yapıdadır. Sosyal medyanın kısa süreli akışında da coşkuyla bir sonraki içeriğe geçmekte, dikkatini dağıtmakta, duygularını ayırt edemez hale gelene kadar akışta kalmaktadır. Gün içerisinde bu coşku gayet masum bir niyetler olan yemek aralarını değerlendirmek, gündemi takip etmek, alış veriş yapmak gibi niyetlerle başlayıp başka platformlarda, başka içeriklerde son bulmaktadır. 

Sosyal medya platformları tamamen zararlı mecralar olmamakla birlikte gelinen nokta kaygı verici bir eğilimle devam etmektedir. Neredeyse her şeyin olumlanabilecek bir şekilde sunulması ve sürekli olarak bireyin tüketime yönlenmesi için hazırlanan içerikler arasında gidip gelen bireyin duygusal olarak farklı uçlarda bulanan olaylar arasında gidip gelmesi bu kaygı verici eğilimin bir örneğidir.