Anti-Sanat Akımı: Dadacılık

Dadaizm nedir? Gelin birlikte inceleyelim!

20. yy sanat akımlarından biri olan Dadacılık, 1. Dünya Savaşı’nda başlamış ve savaşın yıkıcı etkileri de bu akımın çıkması üzerinde hayli etkili olmuştur. Modern sanat akımlarından biri olan Dadacılık aslında bir anti-sanat akımı olarak ortaya çıkmış ve geleneksel tüm biçemleri reddederek tüm estetik ve sosyal değerlere meydan okumuştur. Önceleri Avrupa’da ortaya çıkan bu akım daha sonra Amerika’ya yayılarak tüm dünyayı etkisine almıştır. Savaşı protesto etmek için Zürih, Berlin, Köln ve Paris gibi şehirlerde yaşayan sanatçılar dönemin karamsarlığını ve korkunçluğunu dışa vurmak amacıyla bu harekete başlamışlar.

Bu akım Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Jacques Magnifico, Tristan Tzara, Marcel Jango ve Emmy Hennings, Hugo Ball tarafından açılan Cabaret Voltaire’de ilk defa şiir ve bildiriler ile hayata geçirilmiştir. Dada kelimesi Fransızcada “tahta at” anlamına gelmektedir. Dadaizmin amacı sanattaki tüm geleneksel biçim ve değerleri yıkmak anti-natüralist bir tavırla bunların yerine geçecek bir karşı sanat yaratmaktır. Akım aynı zamanda Fütürizm, Kübizm, Konsturiktivizm ve Ekspresyonizmin içinde yer aldığı avangarde sanatlardan da etkilenmiştir.  

İlk olarak edebiyatta kendini gösteren Dadacılık, bunun yanı sıra resim, heykel, kolaj gibi sanatın diğer kollarına da yayılmıştır. Dada’nın politik tarafına değinecek olursak milliyetçi ve materyalist tutumlarıyla sarkastik bir dille eleştirerek sanatçı çevreler üzerinde de güçlü bir etki oluşturmuştur. Akıma geniş bir perspektiften baktığımızda Dada için kabul edilmiş estetik değerler yerine, sanatçının toplum nezdinde rolü ve amacı hakkında eleştiriye ve düşünmeye sevk eden eserler üreterek kavramsal bir sanat hareketi olmuştur. Aynı zamanda burjuvanın iğrençliğini, pisliğini ve berbatlığını da vurgulamışlardır.  Dadacılar ayrıca en çok ilgi çeken hazır obje (ready mades) üzerinde yaptıkları işlerle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarmışlardır.


Bunun en önemli örneklerinden biri Marcel Duchamp’ın “Çeşme” eseridir. Bu ready mades tarzındaki heykel 20. yy’ın en çok konuşulan yapıtlarından biri oldu.  Bu eser sanat camiasında çok ses getirdi ve bazı çevrelerce kabul edilmedi. Hatta filozof Jhon Passmore eser hakkında şu sözleri söyledi: “Sanat dünyasının masrafları nezdinde yapılmış bir haylazlık eseri”.  

Edebiyat alanında ise amaçları her türlü sanat ve edebiyat geleneğini temelinden sarsarak kökten değiştirmek, alaya almaktı. Şiirlerde serbest çağrışım kullandılar. Rastgele cümleler yazarak bir şapkanın  içine koydular, şapkadan bu kağıtları çekerek bir kağıda yazdılar. Genelde kelimeleri olağan anlamı dışında kullanmayı tercih ettiler. Şiire verilen hiçbir biçimi ve dili kabul etmediler.

Dadaizm uzun soluklu bir sanat akımı olmadı. Savaştan sonra etkisini kaybedince tüm Dadacılar Sürrealizme doğru yöneldiler. Fakat 20. yy’ın en önemli akımı ve hareketi olarak tarihte yerini aldı.