Apartman Hayatından Sonra Müstakil Yaşam

Müstakil yaşama geçince kolaylaşan durumlara gelin hep birlikte bakalım!

Şüphesiz herkesin hayallerinden biridir kendine ait bir düzen kurmak. Bilirsiniz, sahil kasabada denize kıyısı olan müstakil bir villa klişesi çoğumuzun olmazsa olmazıdır. Bu da insanların dikey yerleşmeden bunalması sonucunda tezahür etmektedir bana kalırsa. En basiti üç katlı bir apartmanda bile yaşamak zaman zaman bizi sorunlara sevk edebilir ve dahası da huzursuz edebilir. Kaldı ki çok katlı sitelerde durum her zaman daha sancılıdır. Bir örtüyü bile silkeleyemezsiniz balkondan.

Girizgahımızı yaptığımıza göre hepinize öncelikle hoş geldin demek istiyorum. Bu içeriğimde sizlere apartman hayatından sonra müstakil yaşama geçişte yaşadığımız kolaylıklardan ve zorluklardan bahsedeceğim. Birinci elden bunu yaşayan birisi olarak tecrübelerimi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyor olacağım.

Öncelikle peşin olarak söylemem gerekirse bu süreç çok zor ve tamamen maddiyata göre şekillenen bir süreç arkadaşlar. Yani sıfırdan müstakil bir düzen kurmak direkt parayla ev alıp eşyaları yerleştirmekten ibaret değil. Tabi aranızda hazır villaların da alınabileceğini savunanlar elbette ki çıkacaktır. Ben sizlere adım adım sıfırdan nasıl bu iş yapılır ve toplu yaşamdan farkı nedir ondan bahsetmek istiyorum.

Ben ve ailem uzun yıllar boyunca apartman ve sitede oturan insanlardık. Bu da haliyle alanımızı kısıtlıyor ve bir noktada bizi sıkıyordu. Bu nedenle pandemi sürecinde şehir merkezine yaklaşık on beş kilometre uzaklıkta bir arazi bulduk ve burayı satın aldık. İlk başta amacımız sadece hafta sonu kaçamakları için bir mangal alanı ve hobi bahçesi yaratmaktı. Bu sebeple ufak bir gölgelik yaptırmıştık ve büyük bir kısmına meyve-sebze ekmiştik. Bu uğraşlarla vakit geçirmek bize epey huzurlu gelmiş ve biraz olsun negatif elektriğimizi de yok etmişti.

Uzunca bir sürenin ardından “Biz neden burada kalıcı bir düzen kurmuyoruz ki?” dedik ve hali hazırda oturduğumuz evimizi satıp bu alana öncelikle küçük bir prefabrik ev koyduk. Zaman ilerledikçe evi büyüttük ve nihayetinde geniş bir müstakil ev elde ettik. Ardından bahçemize büyük bir çardak yaptırdık ve içine bahçe malzemelerimizi yerleştirdik. Evin üstüne yaz mevsiminde akşamüstleri keyifli sohbetler için geniş bir teras yaptırdık ve ön cephesini renkli lambalarla dekore ettik. Böylelikle estetik bir görünüş de sağlamış olduk.

Yine küçük bir alanımızı sebze ekmek için ayırdık ve buraya çeşitli sebzeler ekip ufak bir bahçe oluşturduk.

Ön bahçenin yarısını yapay çimle kaplayıp içine bahçe masa takımı ve salıncak koyduk. Orada zaman geçirmenin çok keyifli olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.


En güzel kısım ise evcil hayvan sahiplenmemizdi. Toplu oturduğumuz yerlerde çok rahat gerçekleştiremeyeceğimiz bu durumu müstakil evimizde rahatça gerçekleştirdik. Hatta biraz ileri gittik ve şu an tamı tamına dört tane köpeğimiz var. Kral, Karamel, Bihter ve Behlül… Kral, evimizin bekçisi olan bir kangal. O ailemizin koruyucu meleği diyebilirim. Onun sayesinde geceleri rahatça uyuyabiliyor ve kimsenin izinsiz içeri giremeyeceğini biliyoruz. Şayet halen bir apartman dairesinde oturuyor olsaydık böylesine sadık bir büyük ırkı beslememiz kolay olmayacaktı. Hatta belki de mümkün olmayacaktı.

Velhasıl, apartman hayatından sonra müstakil yaşama geçmek ben ve ailem için çok güzel bir şey oldu. Her ne kadar zorlukları olan uzun bir süreç olmuş olsa da şu an her bir taşında her birimizin emeği olan huzurlu bir bahçeli eve sahibiz. Evcil hayvanlarımızı rahatça bahçede besleyebiliyoruz, kendimize ait bir otoparkımız olduğu için arabamızı nereye park edeceğiz gibi sorunlarla uğraşmıyoruz, verandamızda kahvemizi içmek çok keyifli, zeytin ağaçlarının çevrelediği bir evde oturmak çok huzur verici ve şehrin gürültüsünden uzakta olmak tam olarak kafa dinlendiriyor.

Umarım kendi tecrübelerim size ilham olmuştur ya da ilerisi için hayallerinize katkı sağlamıştır. Diğer içerik yazıma kadar kendinize çok iyi bakın!