Aristo’dan Spinoza’ya Etkili Filozoflar ve Onların Felsefeleri 

"Şüphe etmek düşünmektir."

Felsefe, bir bütünün, insan varoluşunun ve deneyiminin, temel boyutlarının rasyonel, soyut ve metodik olarak ele alınması olarak tanımlanabilir. Ayrıca felsefe kavramı, birçok medeniyetin entelektüel tarihinde önemli bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Yazının ana konusu geçmişten günümüze bu alanda kendini kanıtlamış ve etkili olmuş bazı filozofların tanıtılması ve görüşlerinin aktarılmasını kapsayacaktır. Bu alana merakı olan okurlar için kısa hap bilgiler sunacak ve bu bilgiler eşliğinde felsefeyle tanışabileceksiniz. Kısa bilgiler sunmamızın neden ise her bir ismin görüşlerinin sayfalarca aktarılabilecek kadar derin olmasıdır. Ana amaç isimlere aşinalık sağlamaktır. İsimlerin skalası Antik Çağ'dan Modern Çağ filozoflarına kadar uzanan bir doğrultuda izlediğini ve alelade sıralandığını belirtmeliyim. Metnin içeriğinde tanıtılacak filozoflar ise şu isimleri içermektedir: Platon, Aristoteles, Descartes, Spinoza, Kant ve son olarak Bachelard. Felsefenin uçsuz bucaksız geçmişi göz önüne alındığında, bu isimlerin arasında eksik isimler elbette bulabilirsiniz fakat bu liste görüşlerini okuduğum ve tanıdığım isimleri kapsamaktadır. 

Platon 

Platon tanınan en ünlü Antik Çağ filozoflarından birisi olarak ön plana çıkmaktadır. Kendisinin idea olgusu en bilinen görüşlerinden birisidir. Onun idealar kuramı, fiziksel dünyanın mutlak gerçek olmadığını, İdeaların tüm şeylerin fiziksel olmayan özleri olduğunu ve fiziksel dünyada yer alan nesnelerin bu İdeaları taklit ettiğini savunur. Platon’a göre ahlak kavramı ise iyi ideasına erişmek sayesinde mümkün olabilen bir olgudur. Onun ahlakı mutluluk üzerinedir. Platon’un bir diğer ünlü teorisi ise mağara teorisidir. Bu teoriye gelecek olursak, insanların bazıları karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve başlarını sağa veya sola çeviremez sadece düz bir doğrultuda karşılarını görebilmektedirler. Doğduğu günden beri bu mağarada olan insanlar mağaranın girişinden onlara yansıyan nesnelerin sadece gölgelerini görebilirler ve bunları gerçeklik olarak algılarlar. Yunan filozofun yarattığı bu hikâye bir metafordur. Amaçlanan öğreti duyularının ve ön yargılarının tutsağı olmuş bir bireyin gerçeği göremeyeceği ve gerçeğin bilinmesine engel olacağını ve bu bireyin içinde yaşadığı cehalet durumunu açıklama gayesini güder. Platon’a göre bu mağara dünyayı temsil ederken, gölgeler ise duyuların sahte oluşunu, zincirler ise cehalete sebebiyet veren ön yargıları ve kanaatleri simgelemektedir. Platon bireylerin kendilerini zincirlerden kurtarabilmelerini ve mağaranın dışında da bir dünya olduğunu ve burada yer alan gerçek bilgiyi görmelerini istemektedir. Bu teoriye Platon’un Devlet adlı kitabını okuyarak daha yakından ve daha geniş çapta bakabilirsiniz. 


Aristoteles

Kendisinin felsefesinin başlangıç noktası Platon’un felsefelerini ret etmesidir. Aristoteles’de Platon gibi Antik Çağ filozoflarından birisidir. Mantık, fizik, biyoloji, zooloji gibi birçok alanda çalışmalarda bulunmuştur. Ayrıca, kendisinin çalışmaları 17.yüzyıla kadar bilimsel faaliyetlerin temelini kapsadığı da bilinir. Aristoteles İdea kavramını reddetmiş ve şeylerin (varlıkların) sadece duyularla algılanabiliyorsa gerçek olabileceğini savunmuştur. Aristoteles’e göre varlıklar sadece somuttur. Bir varlığı elimizle tutup görebiliyorsak o varlık gerçektir. Ayrıca ona göre ruh vücudun bir parçasıdır ve vücutla birlikte şekillenmektedir. Ahlak anlayışları Platon’la benzer doğrultudadır. 

Spinoza 

Kendisi 17. yüzyılın en büyük düşünürlerinden birisi olarak bilinir. Hollandalı’dır. Onun felsefe görüşüne göre tanrı kavramı dünyanın kendisidir. Tanrı varlığının hiçbir şeyden ayrı düşünülemeyeceğini bunun aksi olması halinde ise tanrının sonsuzluk özelliğinin ortadan kalkacağını savunur. Görüşleri genel olarak evren ve insan üzerine yoğunlaşmıştır. Tam anlamıyla bir rasyonalisttir. Ayrıca ona göre beden ve ruh paralel bir doğrultuda ilerler. İnsanın doğasında üç yanılsama olgusunun olduğunu savunur bunlar; bireyin bilinci, bireyin özgürlüğü ve son olarak tanrının bilimsel yanılsamadır. Spinoza’nın ahlak görüşü ise bireyin ahlaklı davranışlarının arkasında yatan en büyük etkenlerin çıkar ve faydalar olduğudur. 

Descartes 

Descartes, Fransız bir filozof ve matematikçi olarak tüm dünya tarafından tanınan bir isimdir. Kartezyen felsefesi denince akla gelen ilk isimdir. Onun felsefi görüşünde bütünlük ve mutlak doğruluk yer alır. Bütünlük neleri bulabileceğimizi temsil ederken mutluk doğruluk ise bu bulunan şeylerin ne olduğunu tam olarak bilmemiz anlamına gelmektedir. Onun görüşünü savunduğu şey ise beden ile zihin olgusunun aralarında büyük farkların yer aldığı konusudur. Ayrıca bazı kaynaklarda Descartes, modern felsefenin babası olarak ele alınmaktadır. En ünlü sözlerinden birisi “Düşünüyorum öyleyse varımdır” Ona göre eğer düşünebiliyorsak var olmuşuzdur. Descartes çalışmalarında insan olgusunun zihin ve bedensel olarak oluştuğu kanısını varmış ve eklemiştir, zihin bedensiz yapabilir fakat beden zihin olmadan yapamayacaktır. Son olarak Descartes’e göre felsefe kavramı, dünyada yer alan tüm bilgileri somutlaştıran yegâne düşünce sistemidir. 


Immanuel Kant 

Kaynaklarda kendisinin Rus kökenli Alman bir filozof olduğu görülmektedir. Ayrıca Alman felsefesinin kurucu isimlerinden birisi olarak kabul edilir. Aydınlanmanın en büyük savunucularından birisidir ve ampirizm ile rasyonalizmin iç içe olduğu bir görüşü savunmaktadır. Ona göre bir bilgi, evrensel ve geçerli olabilmesi için kesinlike deneyime ve akla ihtiyaç duyar. Ahlak unsuru da onun için önemli bir kavramdır. Onun görüşüne göre ahlak kavramının çıkış kaynağı insanın doğumundan bu yan öğrendiği bilgiler olamayacaktır. İnsanın kendi içinde yer alan bir iyilik iradesi vardır. Bu irade sayesinde insan çıkar gözetmeksizin ahlaklı olabilmektedir. 

Gaston Bachelard 

Tanıtacağımız son isim olan Bachelard, 20.yüzyılın sonlarında yaptığı çalışmalarla göze çarpan bir filozof ve fenomenologdur. Kendisi bilim felsefesini üzerine katkılarda bulunmuş bir isimdir. Epistemoloji (bilginin nasıl elde edildiğini inceleyen disiplin) alanında çalışmıştır. Bulana “epistemolojik kopuş”, epistemolojik engel, gibi kavramları katmıştır. Ona göre bilimsel nesne inşa edilmelidir ve bu inşa sırasında pozitivist bilimlerden farklı bir doğrultuyu izlemelidir. Onun felsefesinde bilgi sürekli bir inşa halindedir. Edebiyat alanında çalışmalarda bulunmuştur.  

Sonuç 

Felsefeye merakınız varsa eğer sizde bu isimlerin görüşlerini daha detaylı şekilde araştırarak öğrenebilirsiniz. Çünkü, verilen bilgilerin oldukça kısıtlı olduğu için ilginizi çeken isimlere daha yakından bakmanızı tavsiye ediyorum. Yukarıda adı geçen isimlerin görüşleri üzerine birçok akademik makale, blog yazısı, belgeseller, videolar bulabilirsiniz. Ayrıca, bahsi geçen her bir ismin dünya arenasına önemli katkılar sağladığı da bir gerçektir. Felsefenin her insanın hayatında küçükte olsa bir yere sahip olması gerektiğini düşünen birisi olarak, bu dünyaya sizi de davet ediyorum. Felsefe kitaplarını okumak ve yeni görüşler öğrenmek, bazı görüşleri ret etmek, bazılarını katılmak gibi unsurlar sizleri bekliyor.  


Kaynaklar  

Britannica, Philosophy

Cesur, E. Gaston Bachelard’da Bilim Felsefesi 

Gressis, R. Kant's theory of evil: An interpretation and defense (Immanuel Kant) 

Kılıç, S. Gaston Bachelard: Bilim Felsefesi ve Edebiyat Eleştirisi 

Moreau, P.F. Spinoza ve Spinozacılık

Nightingale, A.  Cave Myths and the Metaphorics of Light: Plato, Aristotle, Lucretius 

Özkan, D.  Plato's Theory of the Ideal Polis: Justice, Excellence and Allegory of the Cave 

Özturk, H. Modern Düşüncenin Kurucu Ustası: Descartes 

Stillgoe, R. Jonh,  The Poetich of Space, Gaston Bachelard 

Yavuz, U. Aristoteles'in Evren Anlayışı ve Etkileri