Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Siyasal PartilereYaklaşımı

AİHM'in Siyasi parti Kapatma Dayanağı ve bu bağlamda Kriterleri Nelerdir?

Siyasi parti kurma ve katılma Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin dernek kurma ve toplantı özgürlüğü isimli 11. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu madde genel olarak toplantı, dernek kurma, sendika kurma ve katılma haklarını güvence altına almaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 11: Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü

1. Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.

 2. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.

AİHM, örgütlenme özgürlüğünün sadece bir siyasi parti kurma hakkını ilgilendirmeyip aynı zamanda partinin kurulduktan sonra da siyasi parti faaliyetlerinin özgürce yürütülmesini güvence altına almaktadır. Bu maddenin sağladığı güvencenin örgütün var olduğu sürece devam edeceği söylenebilir. Ayrıca eğer örgüt yetkili makamlarca kapatılacaksa 11. Maddenin 2. Fıkrasındaki şartları taşıması şartı bir zorunluktur.

Bu noktada AİHM’nin siyasi partilerle ilgili 11. Maddenin 2. Fıkrası kapsamında bakacak olursak; demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesinde siyasi partilerin önemine dikkat çekerek 11. maddenin sözü edilen istisnaların siyasi partiler söz konusu olduğunda daha dar yorumlanması gerektiğini ve sadece tatmin edici sebepler söz konusu olduğunda partilerin dernekleşme özgürlüklerinin kısıtlanmasının haklı karşılanabileceğini ifade etmektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki 11. maddenin 2. paragrafı anlamında bir istisnanın olup olmadığı değerlendirilmesinde; Sözleşmeci devletler, hem hukuku hem de uygulamadaki karaları göz önünde tutan Avrupa denetimi ile paralellik arz eden kısıtlı bir takdir yetkisinin sahip olduğu söylenmektedir. 

Mahkeme, ülkelerin demokratik rejimini de oldukça önemsemektedir. Bu konuda Refah Partisi kararında şöyle ‘’siyasi partilerin kapatılması, demokrasinin ayrılmaz bir parçası olan fikirlerin ve siyasi partilerin çoğulluğu konusunda devletin takdir payı sınırlı kalmakla birlikte, ilgili devlet, Avrupa Sözleşmesi normlarıyla çelişen bir siyasi parti projesinin, ülkenin demokratik rejimini ve iç barışını tehlikeye atma riski taşıyan somut eylemlerle yaşama geçirilmesinden önce engelleme hakkına sahiptir.’’ şeklinde ifade etmektedir. Yani mahkeme somut olaylarla demokratik olmayan bir projeyi savunan partilerin kapatılabileceğinin vurgulamaktadır. 

Mahkemenin siyasi parti kapatma davalarında önemle üzerinde durduğu diğer bir noktada siyasi partilerin terör örgütleri ile organik bağının bulunması veya siyasi parti temsilcisinin silahlı terör eylemlerine katılması destek vermesi olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Avrupa’da bir terör örgütü olan ETA’nın siyasi kolu olan Batasuna partisinin kapatılmasını haklı bulmuştur.

Genel olarak AİHM siyasi partilerin kapatılması konusunda iki kriterinin olduğu söylenebilir. Birinci ilke yukarda da belirtiğimiz gibi bir parti seçimle gelip seçim ile gitme esasını benimsemiş olması gerekmektedir. Bu kriter ile Mahkeme, proletarya diktatörlüğü ve devletsiz toplum gibi amaçları olan aşırı sol partileri ve radikal İslamcı veya ırk esasına dayanan totaliter rejim kurmayı amaçlayan aşırı sağcı partilerin kapatılması meşru görmektedir. İkinci bir ilke de siyasi partilerin kurumsal olarak veya siyasi parti yöneticilerinin organik bağının terör örgütü ile bağlantısı bulunmasını veya şiddet eylemlerine buluşmasını meşru bir kapatma kriteri olarak görmektedir.

 Sonuç olarak AİHM, siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğuna dikkat çekerek öneminden bahsetmektedir bu bağlamda da yukarıda belirtilen iki kritere aykırı olmayan siyasi partilerin kapatılması konusunda sözleşmenin daha dar yorumlanması gerektiğini söylemektedir.

SÖZLEŞMENİN 11. MADDESİNE GETİRİLEN İSTİSNALAR VE MÜDAHALENİN MEŞRULUĞUNUN İNCELENMESİ 

Sözleşmenin 11. Maddesi kapsamındaki örgütlenme özgürlüğü mutlak bir hak değildir bı nedenle sözkonusu madde kapsamında sınırlandırma veya istisnalar getirilmiştir. Bu da demek oluyor ki devlet, kamu yararı amacıyla ve diğer bazı koşullarla hak ve özgürlüklere müdahale de bulunabilecek; bunlara istisna veya sınırlandırma getirilebilecektir.

Mahkeme (ve komisyon), Sözleşmenin 8. 9. 10. ve 11. Maddelerinde söz konusu olan hakların resmi makamların müdahalesini şikayet eden başvuru geldiği zaman, üç aşamalı bir inceleme ve saptama yapmakta; bu müdahaleyi meşru kılıp kılmadığı irdeleyerek sonuca varmaktadır. 

Üç aşamadaki müdahalenin meşruluğu irdelemesi, doğal olarak, AİHS’nin 11. maddenin 2. fıkrasındaki koşullar koşulları ve kriterler açısından yapılacak; yani öngörülen koşullar ve kriterlere uyulup uyulmadığı araştırılacaktır. Şöyle ki yapılan müdahale:

a- Sınırlı sayımla belirtilen amaçlara yönelik; ve 

b- Yasada öngörülmüş olmalı(hukukun üstünlüğü: keyfiliğe karşı hukuk güvencesi)

c- Ayı zamanda demokratik topluma aykırı düşmeyen ve öngörülen amaca ulaşmak için gereken ölçüde olacaktır(gereklilik irdelemesi, diğer bir deyimle ölçülülük ve oranlılık araştırması).

MEŞRU AMAÇLAR(‘’…için…’’)

Meşru amaçlar; kamu güvenliği; başkalarının hak ve özgürlüklerinin; kamu sağlığı, ahlakı, düzeni, korunması ulusal güvenlik ve suçların önlenmesi olarak ifade edilmektedir.

11. Maddenin 2. Fıkrasının son cümlesi bir grup görevli için daha kapsamlı bir sınırlamaya izin vermektedir: ‘’ Bu madde -deniliyor- bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.’’ 

"YASAYLA ÖNGÖRÜLEN(‘YASAYA UYGUN OLARAK)"

Yasayla öngörülen veya yasaya uygun olarak koşulunun mahkeme içtihadında ki anlamı hak ve özgürlüğe müdahale teşkil eden önlem veya işlemin ulusal(iç) hukuktaki dayanağının bulunması demektir. Yasallık koşulu ile ulaşılmak istenen hedef hukukun üstünlüğünün yani resmi makamlarca korunan haklara yapılan müdahalenin keyfiliğe yol açmamasının sağlanmasıdır.

Müdahaleyi öngören yasal dayanağın soyut mevcudiyeti yasalık koşulu için yetersizdir; yasanın müdahale teşkil eden tedbirlerin(sınırlandırmaların) suiistimal ve keyfiliği önleyecek uygun ve yeterli güvenceleri de içermesi gerekir şeklinde ifade edilmektedir. 

Burada yasa deyimi şekli anlamda değil, fakat maddi anlamdadır. Yani sözleşmede geçen ‘’yasa’’, ‘’yasal’’ kelimeleri kanun koyucuya(parlamentoya) atıf yapmamaktadır. Sözleşmedeki ‘’yasa’’ her türlü soyut norm koyan düzenleyici tasarrufu(kanun, tüzük, yönetmelik yerleşik içtihat vb.) ifade etmektedir. 

 ‘’Yasallık’’ koşunun öteki gereği, müdahaleye hukuki dayanak teşkil eden yasanın ulaşılabilir ve anlaşılabilir olması gerekmektedir. Yani müdahaleye maruz kalan kişi yasal dayanağın varlığından haberdar olacak ve gerekirse bir hukukçu yardımıyla ne demek istediğini, tereddüde düşmeden, anlayabilmesi gerekmektedir.

‘’DEMOKRATİK TOPLUMDA GEREKLİ’’

‘’Müdahalenin meşruluğu’’ irdelemesinde üçüncü ayak devletin başvurduğu ve şikayete konu olan kısıtlayıcı önlemin demokratik bir toplumda gerekliliği değerlendirmesini içerir. Bu koşul iki unsuru içeriyor; önce hak veya özgürlüğe yapılan müdahale- yani getirilen sınırlamalar – gerekli olacak; sonra da bu müdahale, niteliği bakımında, demokratik toplumda caiz; yani demokrasi anlayışıyla uyumlu olacaktır. 

‘Gerekli’ deyimi ile anlatılmak istenen zorlayıcı bir toplumsal gereksinimi ifade etmektedir. Başka bir anlatımla hak ve özgürlüğe müdahale 2. Fıkrada belirlenen amaçlardan biri veya birkaçı bakımından zorlayıcı bir toplum gereksinime cevap verecek şekilde olmalıdır.

Mahkeme bu aşamada ‘’Demokratik toplumda gerekli’’ müdahale irdelemesini yaparken, demokratik topluma uygun düşen müdahale gereğinin niteliği; müdahalenin, meşru amaca uygun ve bu amaçla ölçülülük dengesinin denetimini devletlerin takdir marjlarını da göz önünde tutarak yapar.