Bağımlı Değil Bağlı Olmak: "Biz Bir Elmanın İki Yarısı Gibiyiz"
İki farklı yarımdan bir bütün olur mu hiç? Biz neden yarımdık da birlikte bir bütün olmaya çalışıyoruz diye hiç düşündük mü daha önce?
Bir ilişkiyi ilişki yapan en temel unsur bağlılık diyebiliriz. Ancak çoğu zaman bu bağlılık, bağımlılık ile karıştırılabiliyor. Eğer sağlıklı bir ilişki içerisindeysek o zaman sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşamak mümkün oluyor. Bağımlılık derecesine taşınan ilişkiler ise ise iki tarafa da ciddi zararlar verebilecek boyutlara gelebiliyor.
Şimdi düşünmeye başladık değil mi? Acaba ben partnerime bağlı mıyım gerçekten, yoksa bağımlı mıyım sorusunun ayrımı çok derin analizlerden geçse de, partnerine bağlı değil de bağımlı olanların sık sık dile getirdiği birkaç cümleye göz atmakta fayda var.
1) "Biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz."
Ne çok duymuşuzdur değil mi bu cümleyi? Şarkılarda, filmlerde, kitaplarda sıklıkla rastlamışızdır hepimiz. Bu düşüncenin ne kadar sağlıklı olduğu düşünmeden herkes bu içerikleri tüketmiştir. Belki de daha önce dikkat bile etmemiştiniz. Ancak işin aslında bakacak olursak herkes kendine özgü bir bireydir. Kimse kimseye benzemez.
İki farklı yarımdan bir bütün olur mu hiç? Biz neden yarımdık da bir bütün olmaya çalışıyoruz diye hiç düşündük mü daha önce? İki yarım bireyken, bir bütün olmaya çalışırsak doğal olarak karşımızdakine bağımlı hâle geliriz, çünkü onsuz yarım, eksiz kaldığımızı hissederiz içten içe. O olmadan artık biz de var olamayacakmış gibi hissetmeye başlarız.
Ancak biz kendi başımıza, tam bir elma olmayı becerebilirsek, daha sağlıklı bir ilişkide sağlıkla parlayan iki bütün elma etmiş oluruz. İki elma her zaman bir elmadan daha iyi değil midir? Birlikte daha güçlü olduğumuzu hissettikçe karşımızdakine bağlanırız. Onsuz da var olabileceğimizi ama onunla çok daha güzel var olacağımızı biliriz çünkü.
2) "Ben o olmadan bir hiçim."
Eğer siz de bazen böyle düşünüyorsanız, biraz durup kendimizi dinlemek bizim için iyi olabilir. Karşımızdakine duyduğumuz sevgi, aşk, tutku öyle derin olur ki bazen partnerimiz olmadığında yaşayamayacakmışız gibi hissedebiliriz. Onsuz var olamayacağınızı düşünmenizi altında bir sürü sebep yatıyor olabilir. Partnerimizin hissettirdiği o güzel duyguların kaybolma olasılığı bizi korkutuyor olabilir. Belki de bizi besleyen tek şeyin o duygular olduğunu düşünüyoruzdur.
Bu duygularla ve o kişiyle tamamlandığımızı düşünüyorsak, partenrimizin kim olduğu bizi tanımlıyor gibi olabilir. Yani onsuz kalma düşüncesi, kendini kaybetme düşüncesine eşdeğer olmuş olur. Böylece partnerimiz olmadığında öylece boşlukta süzüleceğimizi düşünürüz. Halbuki o sizi, siz olduğunuz için sevdi. Ondan önce de var olduysak ve değerliysek, şimdi de öyleyiz değil mi?