Bakireleri Öldürüp Kanlarıyla Yıkanan Acımasız Katil Elizabeth Bathory

Dünyanın en ünlü kadın seri katili olan Elizabeth Bathory.

Elizabeth Bathory, 7 Ağustos 1560 tarihinde Macaristan Krallığı’nda doğdu ve çocukluğunu Ecsed şatosunda geçirdi. 

Elizabeth, annesi ve babasının yokluğunda amcasının ve yengesinin yanında yaşamaktaydı. Amcası ve yengesi şiddete eğilimli ve işkence etmeyi seven insanlardı. Elizabeth Bathory bir gün, onları bir adama işkence etmek için bir atı ikiye bölüp içine onu koydukları ve atı tekrar diktikleri sırada görür. Madam Bathory’nin bu olaydan çok etkilendiği ve kişilik bozukluğu yaşadığı düşünülmektedir.

Sorunlu geçen çocukluk yıllarının ardından, 12 yaşında bir köylüden hamile kalmış ve doğurduğu kızını bir daha görememiş. 15 yaşındayken Kara Şövalye olarak da bilinen Kont Ferencz Nasdasdy ile evlenen Elizabeth, kocasına verdiği soy ismiyle ona karşı ilk üstünlüğünü göstermiş. Evlenmelerinin ardından daha sonra cinayetlerin işleneceği mekan olacak Csetjhe Kalesi’ne yerleştiler.

Evli oldukları 25 yıl içerisinde, kocası savaşa gittiği için yalnız kalan Elizabeth’in hayatı gittikçe sıkıcı bir hal alıyordu. Zaman öldürmek için saatlerce ayna karşısında güzelliğine bakıyor, genç erkeklerle birlikte oluyor ve sado-mazoşist lezbiyen partileri düzenliyordu. 

20’li yaşlarında kölelere işkence yapmaya başladı. Bu işkence gün geçtikçe Elizabeth’e büyük bir zevk vermeye başladı. Çocukluğunda yaşadığı travmalardan mı bilinmez ama Elizabeth günden güne daha sadist bir yapıya bürünmeye başladı. 

Ve Kanlı Kontes lakabını almasını sağlayacak olaylar böyle başlıyordu.

Bir gün hizmetçisine tokat attığında işler bütünüyle değişmiş. Saçını tararken canını yakan hizmetçisine tokat atan Bathory, eline onun kanının bulaştığını görmüş ve bu kanla hizmetçinin güzelliğini aldığını düşünmüş. Ardından uşağını çağırarak kızın atar damarlarını kestirmiş ve tüm kanı küvetine doldurmuş. Bu kan ile banyo yapan şizofren Elizabeth, artık gençliğin ve güzelliğin sırrını bulduğuna inanıyormuş.

Elizabeth, genç kızların kanlarını içerek gençleştiğine ve güzelleştiğine inanır ve bu konuda bir nebze de olsa haklıdır aslında. Yaşadığı dönemde Avrupa’nın pek çok yerindeki kadınlarda ileri düzeyde demir eksikliği bulunuyordu. Kıtlıktan dolayı yeteri kadar beslenemeyen, adet dönemlerinde kaybettikleri kanı yerine koyamayan kadınlar hastalıklı, kırılgan, soluk tenli ve güçsüzdü. Elizabeth Bathory de bu kadınlardan biriydi, ancak onu diğerlerinden ayıran şey paraya, güce ve hasta bir ruha sahip olmasıydı. Bol miktarda tükettiği taze genç kız kanı içerdiği demir nedeniyle yanaklarının daha pembe, saçlarının daha parlak olmasına ve kendisini daha güçlü hissetmesine neden oluyordu.

Büyücülüğe de merakı olan Elizabeth için böylelikle kan akıtma devri başlamış. Hizmetkarlarının ona getirdiği pek çok kızın kanıyla banyo yapan Kontes, aynı zamanda Dorotha Szentes isimli bir büyücüden de yardım alıyormuş. Darko olarak da ifade edilen büyücü, Kontes’in istekleri için çalışıyor, ona güzel kızlar getiriyormuş. Aynı zamanda çocuk sahibi olan acımasız kadın, yıllar geçtikçe onlardan sıkılmış ve çocuklarını evlatlıktan reddetmiş.

Ne yaparsa yapsın yaşlanmaya devam eden sadist kadın, zamanla köylülerin yanı sıra daha soylu olan ailelerin kızlarını da kurban etmeye başlamış. 600 civarında bakire kızı baş aşağı asarak kafalarını kesip kanlarıyla banyo yaptığı söylenen Kontes, kaleye giden kızların geri dönmemesi ve ormanda bulunan cesetler ile dikkat çekmeye başlamış. Söylentilerin Macaristan imparatoruna kadar ulaşması sonucunda Elizabeth’in kuzeni olan Kont Cuyorgy Thurzo, kaleye gönderilmiş. Yanında askerlerle kaleyi basan Thurzo, kalenin altında 50 ölü kızın cesedi ile karşılaşmış.

Kale basıldıktan sonra Elizabeth’in yardımcıları da cezalandırıldı. Parmakları kesilerek ateşe atıldılar ve kazığa bağlanarak yakıldılar.

Elizabeth Ölene kadar kendi kalesinde neredeyse tamamı duvarlarla çevrili bir odada kalacaktı. Odada sadece bir delik açılmıştı, o da yemek vermek ve hava almasını sağlamak içindi. 

Elizabeth kendi kalesindeki bu odada tam üç yıl hayatta kalmayı başardı; neredeyse güneş ışığı olmadan, zifiri bir karanlıkta geçirilen koca üç yıl.

21 Ağustos 1614'de, 54 yaşındaki Elizabeth Bathory, yemeğini getiren bir hizmetçi tarafından ölü olarak bulundu. 

Kendisi odada ölü bulunduktan sonra cesedini dışarı taşıyan muhafızlar, cesedi güneş ışığında gördüklerinde resmen şok oldular çünkü bu taşıdıkları ceset Kontes değildi; İblisin ta kendisiydi. Daha sonra, ceset üzerine yapılan incelemeler sonrasında ölüm nedeninin frengi olduğu anlaşıldı ve geçirmiş olduğu bu fiziksel değişimin sebebi de anlaşılmış oldu.