Bastırılmış Duygularla Yüzleşme Vakti - Bölüm 1
''Özgürlük; çocukluğumuzun zincirlerinden kurtulduğumuzda başlar.'' - Sigmund Freud
''Özgürlük; çocukluğumuzun zincirlerinden kurtulduğumuzda başlar.'' - Sigmund Freud
Sigmund Freud'a göre çocukluk, bireyin kişiliğinin şekillendiği bir dönemdir. Bu dönemde olağan her türlü olumlu ve olumsuz durum, olay, olgu vb. gibi şeyler bireyin yetişkinlik döneminde kendini belli edecektir. Olumlu şeyler yaşadıysa psikolojik olarak daha sağlıklı, olumsuz şeyler yaşadıysa psikolojik olarak daha sorunlu bir yetişkinlik hayatı olacaktır. Bu dönemde edinilen travmalar, bastırılmış duygular ve toplumsal beklentiler bireyin özgürlüğünü kısıtlayabilir. Burada özgürlük, yalnızca fiziksel birşey değil; psikolojik bir özgürlük anlamınıda taşır.
Çocukluk Döneminin Psikolojik Etkileri
Sigmund Freud'a göre, çocukluk dönemi çok önemli bir dönemdir. Bu dönemi bir binanın inşaasının temelleri olarak da düşünebiliriz. Bu dönemde deneyimlenen olaylar, karşılaşılan duygular ve aileden bireye gelen etkiler ve tepkiler bireyin bilinç altında kalıcı izler bırakır. Örneğin, bir çocuğun sıklıkla eleştiriye marus kalması ailesi tarafından, ileriki yaşlarda başarısızlık korkusuna yol açabilir veya bireyin çoculuk döneminde alması gerektiği aile sevgisini alamaması, yetişkinlikte sevgiye bağımlı bir kişilik olmasına yol açabilir.
Sigmund Freud'un ''Bastırma'' teorisine göre, çocuklukta yaşanan bazı olumsuz deneyimler ve travmalar bilinçaltına itilir. Bu duygular hiç bir zaman yok olmaz. Bireyin davranışlarını, ilişkilerini ve kararlarını farkında olmadan şekillendirir. Çocuklukta kazanılan bu bilinçaltında ki duygusal yükler, bireyin kendisini tam anlamıyla özgür hissetmesini engelleyebilir. Bununla birlikte, çoculukta aile, arkadaşlıklar, toplum ve çevre tarafından bireye dayatılan normlar ve beklentiler de birer ''zincir'' görevi görür. Örneğin:
- ''Herkes başarılı olmalı.''
- ''Başarısızlık bir utanç kaynağıdır.''
- ''Duygularını göstermek bir zayıflıktır.''
Bu tür düşünceler, bireyin yaşamını kısıtlayabilir ve kendi gerçek potansiyelini hiç bir zaman ortaya çıkaramaz. Sigmund Freud, tam olarak bu noktada normlardan ve baskılardan birey kurtulduğu takdirde bireyin ruhsal özgürlüğüne kavuşacağını temel alır.
Değerli okurlar bu konunun önemli bir konu olduğunu düşündüğüm için ve daha anlaşılır bir şekilde anlatmak istediğim için birkaç bölüm halinde yayımlayacağım.