Beğenilmek Gerçekten Bu Kadar Önemli mi?
Bugün yeterince iyi miyim?
Yazdığım bu yazıyı herkes beğenecek mi?
Bugün işe yeşil bir elbise giysem güzel olur mu?
Hazırladığım rapor yeterince iyi mi, yöneticim beğenecek mi?
Bugün yediğim besinler vücudum için gerçekten faydalı mı, erken yaşlanır mıyım?
Herkes iyi olmak, yaptıklarının takdir edilmesini ve eksiksiz olmasını ister. Kimse yaptığı işler hakkında olumsuz bir eleştiri duymak istemez. Ancak asıl önemli olan, bu duygunun derecesidir.
Bence beğenilmek, bağımlılık yapan bir etkiye sahip. İnsan vücudu her pozitif yorumla karşılaştığında daha fazlasını isteyerek kendini besliyor. Tanınmış kişiler üzerinden bu durumu net bir şekilde gözlemleyebiliriz. Onlar, yediklerini, yaptıklarını, giydiklerini ya da gezdikleri yerleri—artık aklınıza ne gelirse—paylaşıp fark edilmek istiyorlar. Tanımadıkları insanların hayatlarını fark edip “her” yaptıklarını beğenmesine ihtiyaç duyuyorlar. Neden? Çünkü bir kez olsun çoğunluk tarafından beğenilmenin verdiği tatmin hissini her gün az da olsa yaşamak istiyorlar.
Peki, kendi hayatlarımızda bu durumu ne derece yaşıyoruz, biraz da bunu irdeleyelim. Giydiğimiz kıyafetleri, seçtiğimiz takıları sadece başkaları görsün ve bizi beğensin diye mi taşıyoruz, yoksa biz beğendiğimiz için mi? Maalesef çoğumuz yalnızca modaya uygun olmak ve o anki beğeni kriterlerini karşılamak için giyiniyoruz.
Hayatlarımızda asıl kalıcı olan “biziz” ve bunu benimsememiz gerekiyor. Moda gelip geçici, işler gelip geçici, hayat gelip geçici. Önemli olan, bizim kendimizi nasıl hissettiğimiz. Birkaç insanın bize söyleyeceği pozitif cümleler, davranışlarımızı belirlememeli.
Çocuklar, giyecekleri kıyafetleri seçerken renklerin uyumunu, başkalarının ne söyleyeceğini ya da beğenilip beğenilmeyeceklerini düşünmek yerine sadece ne istediklerine odaklanıyorlar. Onların gözlerinde diğer insanların etkisi değil, yalnızca kendi istekleri var. Ya da bir oyuncağı alırken “herkes oyuncağıma bayılacak” düşüncesi yerine “ben bu oyuncakla oynayacağım ve ben bunu istiyorum” düşüncesi var.
Her çocuk bu şekilde düşünürken, ne değişiyor da başkalarının beğenileri hayatlarını etkilemeye başlıyor? Toplum içinde fark edilme çabasının mı bir etkisi var, yoksa büyümenin bir parçası, insanların ne düşündüğünü önemsemekten mi geçiyor?
Bu sorulara herkes için farklı cevaplar mümkün olabilir. Ancak ben kendi cevabımı paylaşacağım: Bence bu durum, okul çağlarında başlayan bir “topluluğa ait hissetme” çabasıyla gelişiyor. Sınıfta görünür olmak, okulda fark edilmek, beğenilmek, onaylanmak ve bir şekilde yaptıklarımızı paylaşıp “bakın, ben bunu yaptım” demek. Başlarda masumca ilerlese de kişi sayısı ve üye olunan topluluklar arttıkça, kişinin kendini daha fazla geliştirmesi gerekiyor. Sosyal medyanın bunda çok büyük bir etkisi var tabii. Diğer insanların aldığı beğenileri, gezdikleri yerleri ve mutluluklarını görünce, insanın içinde bastırılmış duygular açığa çıkabiliyor. Böylelikle yeni kavramlar hayatımıza dahil oluyor, örneğin "influencer" gibi.
Bir süreliğine Instagram’ı tamamen kapatıp sosyal medya detoksu yaptığım bir dönem olmuştu. Kendimi o kadar hafiflemiş ve o kadar mutlu hissetmiştim ki. Normalde zaten kimin nereye gittiğinden ya da ne yaptığından etkilenmiyordum ama içimde bir merak duygusu ile hikayelere bakıyordum. O süreçte, diğer insanların neler yaptığına dair merakım da azaldı ve kendi hayatıma daha fazla odaklanma imkanı buldum. "Ben gerçekten ne istiyorum?" "Bir yere yemek yemeye gittiğimde önümdeki yemeğe ne kadar odaklanıyorum?" Bu soruların cevaplarını vermeye başladım.
Etrafımdaki insanlara da bunu önerdim ve süreci deneyimleyen birkaç arkadaşımla konuştuğumda, onlar da benzer şekilde kendilerine döndüklerini; beğenilmenin yarattığı bağımlılık yapıcı etkiyi attıktan sonra, yaptıkları şeylerin gerçekten tadını çıkartarak ilerlediklerini söylediler.
Sonuç olarak, hiçbirimizin hayatı başkalarının isteklerine göre yaşanabilecek kadar uzun değil. Bu hayatı kendimize göre yaşamalı ve gün sonunda yalnızca kendimizle kalmalıyız. Bırakalım herkes bizi beğenmesin, bizi görmek istedikleri gibi görsünler. Biz kendimizi biliyoruz ve olmak istediğimiz gibi olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.