Soysal Medya'nın Görünmeyen Yüzü: Ördek Sendromu

Sosyal medyada paylaşılanlar gerçekten olanlar mı yoksa bizi yanıltan bir dünya mı? Gelin tartışalım.

Herkese merhaba, Ağustos ayının sonlarına gelirken sosyal medyadaki mükemmel mutlu tatil fotoğraflarının da sayısı azalmaya başladı. Sosyal medyada fotoğraf paylaşmayı her ne kadar sevsem de o kadar masum olmadığının da farkına vardım diyebilirim.


Gelin şimdi o masum olmayan ve insanların aslında hiç de göründükleri gibi olmadığını gözler önüne seren bir konudan bahsedelim, ördek sendromu.

Ördek sendromunu anlatmadan önce sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bir çift hayal edelim, kadın hazırlanmak için saatler harcarken eşi salonda ne zaman çıkacağız diye sabırsızlanmaya başlamış hatta bununla ilgili tepkisini de ortaya sermiş. Evden çıkmadan önce bununla ilgili tartışırken adam arabada benzin kalmadığını fark etmiş bu sefer de kadın bununla ilgili söylenirken yola koyulmuşlar. Önlerinde sorun olarak gördükleri her detayı hallettikten sonra hayalini kurdukları o güzel restorana giriş yapmışlar ancak o da ne, tam yanlarında bütün sokağı ayağa kaldıracak kadar güçlü sesle ağlayan bir bebek. Keyif yapacakları vakitlerini ne yazık ki bu bebeğe harcamışlar ve mutsuzca evlerine dönmüşler.


Ertesi gün adam/kadın sosyal medya hesaplarında sanki hiç bu anlar yaşanmamış gibi, sanki evden çıktıkları dakikadan itibaren birbirleriyle didişmemiş gibi mükemmel mutlu fotoğraflarını sosyal medyada paylaşıp, Türk deyimiyle düşman çatlatmışlar.

İşte, ördek sendromu dediğimiz tabir de tam olarak bu noktada başlıyor. Suda yüzden ördekler dışarıdan bakıldığında o kadar kusursuz görünür ki insanlar sanki hiç sorunlarının olmadıklarını düşünerek hayranlıkla izler. Sosyal medyada yaptığımız veya gördüğümüz şey de tam olarak bu. İnsanlar mutsuz olsalar bile 1 saniyeliğine de olsa kendilerine aslında yaşamak istedikleri dünyayı kurarak dışarıya yansıtıyor ve onları takip eden insanlar da hiçbir sorun olmadan mükemmel bir hayat yaşadıklarına inanıyor.

Bence kendi göstermek istediğimiz hayatı, bize zarar vermediği sürece dışarıya yansıtmak kendimizi iyi hissettirebilir ancak sosyal medya fenomenlerinin genç yaştaki bireyleri etkiledikleri de bir gerçek. Kendi yaşadıkları gerçekçi olmayan dünyayı bunu fark edemeyecek kadar hayatı tanımayan insanlara göstererek onları olmayacak bir fikrin peşine sürüklemek ne kadar doğru tartışılır.

Sizler ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Sizce sadece kendi isteğimiz için dışarıdaki insanları önemsemeden ne istiyorsak paylaşmalı mıyız yoksa sosyal medya da bile olsa el alem ne der diye düşünmeli miyiz? :)