Beklentilerin Gölgesinde

Beklentilerimiz hayatımızı şekillendirir, umutlarımızı canlı tutar ama bazen gerçeklik beklentilerimizle uyuşmaz.

Hayatımızın her anında beklentilerle dolu bir yolculuğa eşlik ediyoruz.  Bu beklentiler, çoğu zaman umutlarımızı ve hayallerimizi beslerken, aynı zamanda canımızı da acıtabiliyor. Beklentilerin farkına varmak ve sonuçlarını bilmek, belki de kendimiz için iyi olanı bulmanın anahtarıdır.

Beklenti, insanların gelecekteki olaylar veya kişisel hedeflerle ilgili düşünceleridir. İster iş hayatında, ister kişisel ilişkilerde, isterse de günlük yaşantımızda olsun, hepimizin kafasında bir hedefe ulaşma veya bir beklentiye sahip olma arzusu mutlaka var. Bu beklentiler bazen güzel bir motivasyon kaynağı olabilir, fakat bazı zamanlarda, özellikle de gerçekleşmediğinde, büyük bir yük ve hayal kırıklığı yaratabilir. Bir iş görüşmesinde başarılı olmayı ya da bir ilişkinin mükemmel bir şekilde ilerlemesini ummak doğal bir şeydir. Mesela bir iş görüşmesinde olumlu sonuç almayı beklerken olumsuz bir durumda karşılaşmak büyük bir hayal kırıklığı verir. Aynı şekilde, bir ilişkide partnerimizin bizi anlamasını ve desteklemesini beklediğimizde, bu beklenti karşılanmadığında kendimizi yalnız ve değer görmemiş hissedebiliriz.

Beklentiler, genellikle gelecekteki mutluluğumuzun anahtarı olarak görülür. Ancak, bu beklentiler gerçeğe dönüştüğünde, genellikle kendimizi hayal kırıklığı içinde buluruz. Çünkü beklentilerimizi karşılamak için koyduğumuz standartlar, çoğu zaman gerçek dünyadaki belirsizliklerle uyumsuz olabilir. Bu olumsuz döngüyü değiştirmek için belki de bizlerin bir denge kurması gerekiyordur. Her şeyi beklentilere bağlı kalarak yapmayarak, ya da olumsuz sonuçlarla karşılaşınca yıkılmamak gibi. Bunun bir çoğumuz için zor olduğunu ve olabileceğini biliyorum.

Kişisel olarak bunları yapmaya çaba göstersek dahi, zorlu bir süreçten geçerek, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyoruz. Bu belirsizlik, hayatın kendisidir ve beklentilerimizle sıkça çelişir. Beklentilerimizin gerçeğe dönüşmemesi, sadece bir anlık üzüntü değil, aynı zamanda kendimize olan güvenimizi sarsan bir süreç olabilir. Bu yüzden de ufak tefek bir üzüntü olarak göremeyiz hatta büyük tepkiler vererek beklentilerimizle tepkilerimizin ne kadar doğru orantılı olduğunu anlatmak isteriz.

Bu noktada, beklentilerimizle başa çıkmanın yollarını aramak, kendimizi daha iyi tanımak ve bu süreçte kendimize nazik davranmak önemlidir. Belki de beklentilerimizi yönetmek, onları gerçekçi bir şekilde ele almak ve başarılar kadar başarısızlıkların da hayatın bir parçası olduğunu kabul etmek bize daha fazla huzur sağlayacaktır. Mevcut durumu kabul etme yeteneğimiz, belki de uzun vadede daha sağlam bir iç huzur ve mutluluğun anahtarı olabilir.

Demem o ki,  beklentiler hayatımızın bir parçası olabilir, ama onlara sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine, onlarla esnek bir şekilde başa çıkabilmek hayatımızı daha yaşanabilir kılacak gibi görünüyor. Beklentiler hayatımızın baharatı olabilir; ama bazen baharatı fazla kaçırırsak, yemeğin tadı da kaçabiliyor!