Ben Sinefil Değilim Ama... #2 | Gönül

Bu haftanın filmi Gönül. Gelin birlikte inceleyelim!

Tekrardan merhaba!

Serimize bu hafta da bir Soner Caner filmi inceleyerek devam ediyoruz: Gönül. Gönül, ilk gösterimini 2022 yılında Netflix'te yapmış bir dram filmi. Başrollerinde Erkan Kolçak Köstendil, Hazar Ergüçlü ve Bülent Emin Yarar olan filmin yönetmeni ve yazarı ise Soner Caner.

Film,

"Tanrı insanları yarattı, baktı çok mutsuzlar, onlara Domları gönderdi. Konup göçtüler, çalıp söylediler."

sözüyle başlıyor.

Domları ben daha önce hiç duymamıştım ve filmle birlikte biraz araştırma şansım oldu. Domlar, zamanında Hindistan'dan Türkiye'nin Doğu'suna, Mısır, İran ve Ermenistan bölgelerine göç eden "çingene" gruplarından biri. Diğer iki grup ise Romlar ve Lomlar (Poşalar). Domlar kendi aralarında Domca, genelde de Kürtçe konuşurlarmış. Yaptıkları işler genelde çalgıcılık (bunun yanında diş çekme, büyü bozma işleri de yaparlarmış) olduğu için de Domlar "Ortadoğu çingeneleri" olarak bilinirlermiş.

Filme dönersek, film, Domlar'ın yerleşim yeri olarak bildikleri, bilinmeyen bir yerde başlıyor. Tam bir "gypsy" havası mevcut. Araba parçalarından, eski arabalardan yapılmış, rengarenk kumaşlarla süslenmiş evlerinde, kendine özgü kemençelerini çalarak yaşayıp gidiyorlar. İlk sahnelerde Piroz'un şarkı söylemesini ve abisi Hogir'in diş çekmesini, Domların geleneksel zanaatlerinin filme yansıtılması olarak görüyoruz. Günün devamında, yıllar önce ulaşamadığı, ölen sevdiği Dilo'ya ulaşmak için evden kaçan babaları Mirze'yi aramaya gidip hep alıştıkları yerden bulup getiriyorlar. Akşamına ise olayların başlayacağı düğüne Piroz, Hogir ve Hogir'in oğlu çalgıcılığa gidiyorlar. Piroz düğün yerinde dolanırken bir camdan bir kız görüyor ve ikisi aynı şarkıyı söylemeye başlıyorlar. Piroz'un daha sonra abisine anlattığı şekliyle kızın, Sümbül'ün, "gönlü ona ses ediyor". Tabii, Piroz'un aşık olduğu kızın düğünün gelini olduğundan, dahası ağanın kızı olduğundan, düğün başlayıp da gelinle göz göze gelinceye kadar haberi yok... Piroz, abisi ve yeğeniyle düğünden ne kadar gönlü dolu, yanı boş ayrılsa da, umutları Sümbül'ü evlendirdikleri kişinin Sümbül'ü "bu kız bakire değil" diye babasına geri götürmesiyle yeşeriyor. Güle oynaya maaile Sümbül'ü babasından istemeye gidiyorlar ama babası kızını evlendirmeyip cezalandırmak için kurban etmekte, hele ki bir Kürt ağa olarak kızını bir Dom ile evlendirmemekte kararlı. Tabii Piroz da aşkından o kadar kolay vazgeçecek değil...

Kendi düşüncelerimi açıklamak gerekirse, ben filmi genel olarak beğendim, Shakespeare zamanından beri işlenen "farklı sınıflardan iki kişinin birbirine aşık olması" hikayesini bir de bu iki toplum açısından izlemek bence çok güzeldi, bu sayede aynı ülkede yaşayıp adını bile duymadığım insanları ve kültürlerini de tanımış oldum.

İçinde bulunduğumuz toplumda hâlâ sorunlarımızdan biri olan kadının toplumdaki yeri, ataerkillik ile bastırılması, kendisine söz hakkı tanınmaması ve ayrıca Domlar'ın toplumdan nasıl dışlandıkları, eski zamanlardan beri süregelen sınıf ayrımı güzel bir şekilde işlenmişti.

Bülent Emin Yarar'ın sahnelerine ve özellikle tiradlarına tam anlamıyla bayıldım ama Erkan Kolçak Köstendil ve Hazar Ergüçlü'nün oyunculuklarını göstermesi için yeterli alan yok gibiydi... İkisinin de gözükenden çok çok daha iyi oyunculukları olduğunu biliyorum ama sanki sahneler onların bunu göstermesi için yeterli değil gibiydi. Ayrıca Şevval Sam sadece "filmde Şevval Sam oynuyor" denilsin diye cast edilmiş gibiydi. Şevval Sam gibi bir oyuncuya bu kadar yan bir rol vermek hem Şevval Sam'a haksızlık hem de gereksiz olmuş gibi geldi bana.

Genel olarak bakacak olursak, ben sinefil değilim ama...

Filmin toplumdaki büyük sorunlardan bazılarını sanki bir müzikal/ masal havasında anlatmasını sevdim. Toplumda tamamen göz ardı edilmiş bir etnik gruba da ışık tutması hoşuma gitti.

İzlemek isteyenler için Gönül, Netflix'te seyircisini bekliyor.

İyi seyirler!