Beyin Göçü
Türkiye'de ve Dünya da Beyin Göçü Hareketleri
Küreselleşmenin ivme kazanması, bu ivmeyle birlikte gelişen teknoloji, ulaşım imkânları ve insanların daha rahat bir hayat yaşama umudu ve düşüncesiyle, yaşadıkları ülkenin sahip olduğu ve vatandaşlarına sunduğu imkânların ters orantılı olduğu durumlarda ABD ve Kanada gibi gelişmiş birçok ülke nitelikli ve zeki kişilere, bilimden sanata kadar gelişmiş imkanlar sunarak kendi beşeri kapitallerini zenginleştirmeyi amaçlarlar. Zeki ve nitelikli bireylerin sunulan ‘fırsatlar’ ve iyileştirilmiş yaşam koşullarını kabul ederek yaşadığı ülkeden daha gelişmiş başka bir ülkeye; bilim, sanat, spor gibi dallarda hizmet vermek için temelli olarak gitmesidir.
Gelişmiş ülkelerin hiç şüphesiz ki beyin göçünü bu denli diri tutmasının tek sebebi istihdam imkânları değildir. Bu tarz gelişmiş ülkeler ne olursa olsun nitelikli ve vasıflı iş gücüne her zaman ihtiyaç duymuşlardır fakat nitelikli ve zekâsını doğru kullanan bir bireyin topluma yararlı bir konuma gelebilmesi için belli bir zaman ve tabii olarak kaliteli bir eğitim gereklidir.
Gelişmiş ülkeler beşeri kapitallerini güçlendirmek için bu bireylere kendi standartlarında fakat karşısındaki bireyin yaşadığı ülke için yüksek standart olabilecek ‘fırsat’ ve ‘imkânlar’ sunarak, kişinin olgunlaşmış zekâsına ve niteliğine sahip olur.
Tablo 1: Uluslararası Öğrenci Dolaşımı Grafiği (2015)
Kaynak: UNESCO Institute for Statistics.
Teknoloji de, bilim de ve eğitim de son dönemler de ciddi gelişmeler gösteren ABD, neredeyse dünyanın her yerinden öğrenci göçü almaktadır. Bu öğrenci göçü ile 2015 yılı itibariyle 800.000’in üzerinde öğrenci kapasitesi vardır. Bu oranlarla ABD’nin arkasından gelen ülkeler ise İngiltere ve Avustralya’dır. Bunların karşısında bu ülkelere beyin göçü sınıfında en çok göç eden öğrenciler ise Çin, Hindistan ve Güney Kore ülkelerindendir.
Tablo 2: Yüksek Eğitimli İş Gücünde Değişim.
Kaynak: Europen Countries : Europen Labour Force Surveys (Eurostat, 2000 and 2010. Unıted States: 2000 Census and American Community Survey 2010. Canada : Survey of Labour and Income Dynamics, 1998-2008.*
Öte yandan her göç eden kişi göçmen çalışan olarak nitelendirilmeyebiliyor. Kendi işini kuran kişiler de olabiliyor bazen. Eğer ülkeler sınırlarını kapalı tutsaydı ve özellikle beyin göçü almasaydı belki de birçok nitelikli ve vasıflı meslek sahibi kişiler sayesinde bugün hayatımızı kolaylaştıran ve hayatımızın adeta bir parçası olan hizmetlere ulaşamayabilir veyahut bu kadar erken ulaşamazdık.. Örneğin bugün haberleşmenin hala en çok kullanılan WhatsApp uygulamasının Kurucusu olan Jan Koum ülkesi Ukrayna’dan ABD’ye bir göç gerçekleştirmemiş ve ABD kapılarını açmamış olsaydı arkadaşı Brian Acton ile tanışıp beraber bu uygulamayı kurmamış olacaktı ve bugün Whatsapp diye bir şey olmayacaktı. İnsanlar bu kadar hızlı anlık mesajlaşma ve akıcı bir şekilde görüntülü iletişim kurmayla daha geç tanışacaktı. Bir diğer örnek ise dünyanın en çok kullanılan arama motoru olan Google’nin kurucusu Sergey Brind SSCB’den ABD’ye göçen bir göçmen ailenin çocuğudur.
*(Kaynakça: Avrupalı Ülkeler: Avrupa İşgücü Anketleri (Avrupa İstatistikleri), 2000 ve 2010. Birleşik Devletler: 2000 Nüfus sayımı ve Amerikan Ekonomi Anketi 2010. Kanada: Emek ve Gelir Dinamikleri Araştırması, 1998-2008.)
2- TÜRKİYE’DE BEYİN GÖÇÜ HAREKETLERİ
2.1. Beyin Göçünün Sebepleri
Beyin göçünün en önemli sebebi kişilerin yaşadıkları ülke de yetersiz ve olumsuz ekonomik ve teknolojik koşulların sebebiyle mesleklerini icra edememeleri ve bunun karşısında toplumsal bir sorun olan işsizlikle mücadele etmeleridir.
En önemlisi yaşanılan ülkenin yetersiz ekonomik koşullarından dolayı gerekli istihdamı sağlayamamasıdır. Bu beyin göçünün en temel ve en gerçek sebebidir. Ülkenin ekonomisinin yetersiz olması demek; yüksek işsizliğe, emek sömürüsüne, düşük ücretli işlere işaret eder. Bu durum düşünen, üreten ve nitelikli eğitim almış kişiler için istihdam oranları yüksek ve daha iyi hayat standartlarının olduğu, daha gelişmiş bir ülkeye gitmek için fırsat olarak görülür.
Öte yandan çekici olan ülkenin sunduğu yaşam standartları dışında ekonomi temelli teknolojinin gelişmiş olması da, daha iyi eğitim ve araştırma imkânları ve dil öğrenme sürecini de beraberinde getirmiş olur.
2.2. Türkiye’de Dış Göç Hareketleri
Bilindiği üzere Türkiye’den, Avrupa’ya doğru ilk gözle görülür yoğun göç 1960’lı yılların başlarında başlamıştır. Bu göç hareketi 1970’lerde ivme kazanmış ve özellikle Batı Almanya ciddi göç almıştır döneminde. Aynı zamanda Türkiye’ye gelişmemiş veyahut iş savaş olan özellikle Orta Doğu ülkelerinden gelen göçmen, sığınmacı ve kaçak göçmenler tarafından son dönemler de ilgi çekici derece de insan akışı olmuştur.
1956 Avrupa göç tarihi bakımından önemli bir yıldır çünkü Roma Antlaşması ile Avrupa’da birçok ülke kendi hukuksal özgürlüklerine kavuşmuş ve bu ülkelere doğru ciddi oranda göç hareketliliği başlamıştır. “Türkiye’den Avrupa’ya göçler özellikle o dönemdeki adıyla Federal Almanya (Batı Almanya) üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu ülkeye göç akımı 30 Ekim 1961 tarihinde iki ülke arasında imzalanan “İş gücü Alımı Anlaşması” ile başlamış, 1963’te Avrupa Ekonomik Topluluğu Ortaklık Anlaşması’nın İmzalanmasıyla daha hızlı, bir ivme kazanmıştır (13). Özellikle Türkiye’de Menderes Hükümetinin Askeri darbe ile yıkılmasıyla birlikte 1960’lar boyunca politik bir değişim yaşanmış ve yeni anayasa ile Türk vatandaşlarının yurt dışına göçleri kolaylaşmıştır.”
Bu göç hareketi toplumsal yönlerden her iki ülke içinde gözle görülür ve merak uyandıran değişimleri de beraberinde getirmiştir tabii olarak. Türkiye’de o dönemler de para kazanmak umuduyla kırsaldan kente göç eden ve kentler de işsizlik oranlarında artışına sebep olan iç göç sorunsalını çözerken, Almanya ise gücünü toparlamış ve ekonomisini geliştirmiştir bu iş gücüyle. Türkiye’den giden işçiler ülkeye geri döndüklerinde ise edindikleri yeni bilgileri ve yetenekleri tarım ve endüstri alanında gelişmeler alanında kullanmışlardır. Sonrasında Türkiye bu tarz benzer anlaşmaları diğer Avrupa ülkelerinden birkaçı ile tekrarlamıştır. İşçiler geçici olarak gittikleri Avrupa ülkelerine ailelerini de taşımış ve orada yaşamaya başlamışlardır. Bu durum ülkemizde yetişen nitelikli ve üreten iş sahibi insanlar için bir fırsat düşüncesini meydana çıkarmış ve sonrasında Türkiye’den Avrupa ve birçok gelişimi dünya ülkesine beyin göçünün de yolu açılmıştır.
“UNESCO (2005:95) (9)’ya göre en çok öğrenci kabul eden ülkeler sırasıyla %25 ile ABD, %11 ile İngiltere, %10 ile Almanya, %9 ile Fransa, %8 ile Avustralya, %4 ile Japonya, %3 ile Rusya, %2 ile İspanya, Belçika, Kanada, İtalya gelmektedir. En çok öğrenci kabul eden bu ülkelerin Rusya hariç tamamı, çok yüksek insani gelişme indeksine sahip gelişmiş ülkeler olup, 2005 yılı için 71,4 insani gelişme indeksine sahip olan Türkiye’nin üstündedir.
**Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü kısaca İŞKUR olarak adlandırılmıştır.
Günümüzde gelişmenin temel göstergesi olan insani gelişme indeksi kişi başına gelir, eğitim ve sağlık göstergelerinden türetilmiştir2. Eğitimli insanlar insani gelişme yönünden daha gelişmiş ülkelere göç ederek daha iyi gelir ve hayat standardına kavuşmaktadırlar.” (Yılmaz, 2019) Günümüzde artan nüfus çeşitliliği, ülkeye yapılan göçler, toplu sığınma talepleri, nüfus ve işsizlik artışı gibi birçok etken yerel düzeyde Türkiye halkını yurtdışı düşüncelerine itmektedir.
2.3. İstatiksel Olarak Türkiye’den Yurtdışına Beyin Göçü
Türkiye‟den yurtdışına giden beyin göçü oranlarına bakıldığında bazı istatistiksel rakamlara rastlamamız mümkündür. Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) verilerine göre, 2018 yılının ilk 11 ayında Türkiye‟den Hollanda‟ya “beyin göçü” kapsamında başvuru yapan toplam 1020 akademisyen ve yüksek eğitimli kişi vardır (BBC, 2019). Bu kurum tarafından verilen daha önceki yıllara özgü rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye‟den Hollanda‟ya beyin göçü kapsamında gelenlerin sayısı 540 kişi iken, 2017 yılında bu rakam 780‟e çıkmıştır. Dolayısıyla beyin göçünün her geçen sene arttığını söylemek mümkündür (BBC, 2019).
Sadece akademik insanlar değil aynı zamanda özel sektör de iş insanı ve girişimciler de gelişmiş ülkelerin yüksek hayat standartlarına sahip olmak istemişler ve bunun üzerine şirketlerini yurtdışına taşımak ve girişim planlarını gelişmiş ülkeler üzerinden yapmaya başlamışlardır. 2015-2018 yılları arasında içlerinde teknopark ve teknokentlerde yer alan yetenekli girişimcilerin de bulunduğu 13,000 girişimci şirketlerini taşıyarak beyin göçüne sebep olmuşlardır (UFUK 2020 Programı, 2018). Güney Afrika merkezli New Worl Wealth’de yayınlanan “Milyoner Göçü” adlı rapora göre, nüfusa oranla en çok yurtdışına göç veren ülke Türkiye. Her yıl bu konuda dünya sıralamasında üste çıkan Türkiye 2016 yılında 5’inci, 2017’de ise 3’üncü sıradaki konumunu almıştır bu raporlara göre.
Eğitim açısından ele alındığında YÖK tarafından 2019 yılı verilerine göre 2017’ye kadar toplamda 204.890 öğrenci yurtdışı eğitimi imkânı bulabilmiştir. 2004’ten 2017’ye kadar her yıl Erasmus’la giden sayısı arttığı gibi gelen sayısının da düştüğünü gözler önüne seriyor. İngiliz İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre ise, 2016‟nın Haziran ayında öğrencilere verilen kısa dönemli vizelerde % 28 oranında bir artış yaşanmış, bu artışın % 40‟ı, yani 3448 kişi Türkiye vatandaşlarından gelen başvurulardan kaynaklanmıştır (Financial Times, 2016). Erasmus ya da yüksek lisans gibi YÖK’ün sunduğu ve desteklediği durumlar dışında ise “Work and Travel” ve “dil okulları” ile yurt dışına giden öğrenci ve genç kişi sayıları 42.000’i bulmuştur 2016 yılında.
3- DÜNYA’DA BEYİN GÖÇÜ HAREKETLERİ
Beyin avcısı ülkeler vasıfsız işçilere kapılarını giderek daha sert önlemlerle kapatırken, kalifiye ve çok vasıflı insanları alıyor. Vasıfsız insan göçünü önlemek için çok sert tedbirlere başvuran bu ülkeler, yetişmiş ve eğitimli işgücünün, yaptıkları bilimsel ve teknolojik çalışmalarla kendilerini kabul ettiren bilim adamlarının, tıp doktorlarının, mühendislerin ve yazılımcıların ülkelerine yerleşmesi için ise her türlü kolaylığı sağlıyor. En çok beyin göçü alan ve iş standartlarının yüksek olduğu ülkeler listesinin ilk sıralarında Norveç, İsveç, ABD, Kanada ve Avustralya yer alıyor. Bu ülkeleri İsviçre, İngiltere, Almanya, İrlanda, Çin ve Katar takip ediyor.
İşsizlik oranı yüzde 3 olan Norveç’te kişi başı milli gelir 60 bin dolar civarında. Kuzey Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinden Norveç’in
iş olanakları da oldukça geniş. Bu sebeple ülkede iyi sosyal haklarla birlikte yüksek ücretlere iş bulunabiliyor. Fakat Norveç’te iş bulabilmenin önemli bir koşulu var. O da herhangi bir alanda uzman seviyesinde olmak.
İsveç dünyanın eğitim ve refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri. Ülke, bütçesinin büyük bir bölümünü bilim, eğitim, endüstri ve araştırma projelerine ayırıyor. Bu sebeple son 20 yıldır en fazla beyin göçü alan yerler listesinin başlarında yer alıyor. Türkiye’den de birçok öğrenci ve bilim insanı eğitim için İsveç’i tercih ediyor.
Çalışma hayatına katılım oranı yüzde 70’in üzerinde olan ABD tam bir nitelikli insan avcısı. Ülke dünyanın her yerinden yetenekli insanlara sunduğu burs ve çalışma imkânlarıyla dünya devi şirketler oluşturuyor. Adil çalışma koşulları, düşük işsizlik oranı ve saatlik çalışabilme gibi avantajlı yanları ile ABD iş alanında iyi bir alternatif. Çalışmak için birçok kişinin hayallerini süsleyen ülkenin en önemli avantajlarından biri de yüksek lisans ve doktora için çektiği öğrencilere mezun olur olmaz iş imkânı sağlaması.
Çok kültürlü yapısı ile Kanada farklı ülkelerden gelenlere iş kapısını sonuna kadar açan ülkelerden biri. Ülkeyi cazibe merkezi yapan ise gelişmiş standartları ve sosyal hakların fazlalığı. Hem sunduğu iş olanakları ve refah seviyesiyle, hem de ABD’ye bir alternatif olarak görülmesiyle Kanada dünyanın dört bir yanından nitelikli iş gücünü kendine mıknatıs gibi çekiyor. Zaten Kanada’ya gelen eğitimli ve kalifiye işgücü gidenlerden her zaman daha fazla oldu. Hatta ülkenin dengesi 2000’li yılların başında ABD’ye doğru çok ciddi bir beyin göçü vermesine rağmen bu sayede bozulmadı.
Avustralya: Yaşam standartları üst düzeylerde olan Avustralya, sahip olduğu güçlü ekonomisi ile dikkat çeken bir ülke. Ayrıca yine işsizliğin en az olduğu yerlerden biri. Ülke yaklaşık yirmi yıl önce bile kalifiye elemanlara yılda 40 bin kişilik geçici çalışma vizesi veriyordu.
KAYNAKÇA
Adlı, A., (2006), “Bavullarda taşınan hayaller”, Aksiyon Dergisi, sayı 584, 1-5
BBC. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46774679, Erişim Tarihi: 31.01.2021
Berber Ş. (1998), “Beşeri Sermaye Kaybı Olarak Beyin Göçü ve Türkiye”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
BMMYK, 2001, Dünya Mültecilerinin Durumu 2000 (İnsani Yardımın Elli Yılı), BaĢkent matbaası, Ankara.
Buz, S., (2008), “Türkiye‟deki sığınmacıların sosyal profili”, Polis Bilimleri Dergisi Cilt:10 (4), 1-14.
Erdoğan A. (2009), “Türkiye‟de Yurtdışına Öğrenci Gönderme Olgusunun Sosyolojik Çözümlemesi”, (Yayimlanmamiş Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (2019). Türkiye'nin Düzensiz Göçle Mücadelesi Resmi Gazete (2014). Milletlerarası Andlaşma, Sayı: 29076.
IOM (International Organization for Migration/Uluslararası Göç Örgütü) (1995). Transit Migration in Turkey, Geneva.
İçduygu, A. (2004). Türkiye’de Kaçak Göç, İstanbul Ticaret Odası Yayınları No: 2004–65, Can Ajans ve Matbaacılık, İstanbul.
Koçak, Yüksel ve Terzi, Elvan, (2012), Türkiye’de Göç Olgusu, Göç Edenlerin Kentlere Olan Etkileri ve Çözüm Önerileri, Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 3, s: 163–184.
UFUK 2020, http://www.ufuk2020.com/haberler/turkiyenin-beyin-gocu-sorununakisa-bir-bakis.html. Erişim Tarihi: 01.02.2021