Beyin ve Cinsiyet: Kadın ve Erkek Zihni Arasındaki Farklılıklar

Ama beyin, mide gibi bir organ değil. Beyin, ne verirseniz alır.

Yüzyıllar, hatta binlerce yıl boyunca insanlığın en büyük gizemlerinden biri olmuştur beyin. Bilim insanları ve araştırmacılar, beyin hakkında pek çok bilgi edinmiş olsa da, hala keşfedilmeyi bekleyen sayısız sır barındırıyor. Bu karmaşık organ, insan davranışlarını ve yeteneklerini şekillendiren muazzam bir güç merkezi olarak, her geçen gün daha fazla merak ve hayranlık uyandırıyor.

Uyandırdığı hayranlıkların dışında pek çok farklılık bakımından sınıflandırılması mümkün bir organdan söz ediyoruz. En belirgin olanın cinsiyet ayrımı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Aslında kadın ve erkek beyinleri arasındaki biyolojik farklılıklar, nörolojik ve psikolojik çalışmalarda uzun süredir incelenmektedir.

Bugünkü incelememiz, kadın ve erkek beyinleri arasındaki farklılıklar üzerine olacak.

Bilimsel araştırmalar, cinsiyetler arası bu farklılıkların kökenlerinin anatomik ve biyolojik olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar bazı kişiler kendi cinsiyetlerini yücelten sonuçlara varıp diğer cinsi küçümsemeye çalışsa da (örneğin, kadınlığın bir biçim bozukluğu olduğunu savunan ve erkek beynini tek norm olarak kabul eden görüşler gibi), gerçek bilimsel bulgular, doğuştan gelen farklılıkların önemini vurguluyor.

Beyinde, sağ ve sol yarımküreler arasındaki iletişimi sağlayan "korpus kallosum" adlı yapının boyutu, bu farklılıklardan biridir. Erkeklerde, korpus kallosum genellikle kadınlardakine göre daha küçüktür. Bu boyut farkı, sağ ve sol beyin arasındaki iletişimi etkileyerek, erkeklerin olaylar karşısında beyinlerinin sadece bir yarısıyla tepki vermesine neden olabilir. Kadınlarda ise bu yapı daha büyük olduğundan, her iki beyin yarımküresi arasındaki iletişim daha etkin olabilir.

Erkekler, problem çözme ve mantıksal düşünme görevlerinde genellikle tek bir beyin yarımküresini kullanma eğilimindedirler. Kadınlar ise her iki yarımküreyi de daha etkin bir şekilde kullanabilirler.

Davranışsal farklılıklar da dikkat çekicidir. Zeka, duyular ve psikolojik etkenler gibi alanlarda kadın ve erkekler arasında belirgin farklar gözlemlenebilir. Örneğin, Erkeklerin beyin hacmi, genellikle kadınlarınkinden daha büyüktür. Ancak bu, erkeklerin daha zeki olduğu anlamına gelmez; çünkü beyin hacmi zekanın tek belirleyicisi değildir. Aynı zamanda zeka geriliği erkeklerde kadınlara oranla daha yaygındır. Bu durum, erkek beyninin belirli nörolojik gelişim süreçlerinde daha hassas olabileceğini düşündürmektedir. Bu durumda kadınlar dil yetenekleri, duygusal farkındalık ve empati gibi konularda genellikle daha üstündürler.

Bellek ve duygusal işlemeyle ilgili olan hipokampus, kadınlarda genellikle daha büyüktür. Yukarıda bahsettiğim üstünlükle bağlantılı olmakla birlikte kadınların duygusal anıları daha iyi hatırlamalarına katkıda bulunur.

Erkekler, stres altında daha saldırgan veya rekabetçi davranışlar sergileyebilirler. Kadınlar ise stresle başa çıkmada sosyal destek arama eğilimindedirler.

Kadınlar, duyusal algıda (tat, koku, dokunma) genellikle daha hassastırlar. Bu, onların çevresel değişikliklere daha hızlı yanıt vermelerini sağlayabilir.

Bir diğer ilginç farklılıklar şunlardır (Ahmet Yıldız-Güçlü Beyin adlı kitabından);

- Dinleme esnasında erkeklerin beyninin %70'i kapalıyken kadın beyninin %90'ı açık durumdadır. Bu nedenle erkekler kadınlara göre daha az dinlerler, dinlediklerini ise kadınlara göre daha fazla yanlış anlarlar.

- Zeka geriliği erkeklerde kadınlara göre daha fazladır.

- Erkek şizofren sayısı kadınlara göre daha fazladır.

- Kadınların depresyona girme oranı erkeklerin depresyona girme oranının 2 katı fazladır.

- Erkekler kadınlara göre daha anti-sosyal davranışlar sergiler.

- Kadınlar erkeklerden daha fazla endişe duygusu yaşar.

- Bir çeşit iştahsızlık sorunu olan anokresiyaya yakalanmış kişilerin çoğu kadındır.

Bu farklılıklar, cinsiyetlerin belirli alanlarda nasıl avantaj ve dezavantajlar taşıdığını anlamamıza yardımcı olur. Ancak, bu genel eğilimler bireysel farklılıkları tamamen açıklamaz; her birey, kendi benzersiz bilişsel ve duygusal profiline sahiptir. Bilimsel araştırmalar, kadın ve erkek beyinlerinin nasıl çalıştığını daha iyi anlamamızı sağlayarak, cinsiyetler arası eşitlik ve anlayışın artmasına katkıda bulunabilir.