Bilge'ye Mektuplar
Bilge'ye Mektuplar Serisi
Sevgili Bilge,
''Bilgeysen, ama asıl bilge olmak istiyorsan, bütün boş şeyleri at, sağduyuya karşı koşar adımlarla , olanca gücünle atıl. Seni bağlayan bir şey varsa ya çöz onu ya kopar at.''* dedin. Kafamın içindeki ses bana hep o boş şeyleri hatırlatıyor. Boş işleri, boş insanları. Duvara toslayıp duruyorum sanki ve liste böyle uzayıp gidiyor. Gitmeye zorlanıyorum. Diğer adımı atarken an değil haftalar belki aylar geçiyor. Tam olarak bırakamıyorum kendimi doğanın akışına. Ah! Bir bırakabilsem..
Şimdilerde doldurmak üzereyim 30 yılımı. Beni bağlayan şeyler onca yıl cebimde taşıdıklarım,eklediklerim ve attıklarımla geçti. Kararsız olduğumu anlayacaksın ki şefkatle güldün yüzüme. Yağmurlu bir sonbahar serinliği gibiydi gülüşün. Bilge, insan neden mutsuzluklarını daha çok anımsar? Neden gülümsediğin anları gözünün önüne getirmek için ömrümüzün çok az kısmını ayırıyoruz? Ve neden bugünlerde karanlığa kucak açıyorum? Nefes almaya çalışıyorum aldığım nefes verdiğim nefesten utanıyor Bilge. Son günlerde gördüğüm şeyleri aynaya baktığımda gördüğüm ufaklığa anlatamamaktan korkuyorum.
Ayağa kalkmam gerektiğini yürümeye devam etmem gerektiğini biliyorum. ''Kendi acılarını arttırma sakın, yakınmalarınla acılarını büsbütün ağırlaştırma. Peşin yargılar eklenmezse, acı hafiftir aslında. Ama kendini yüreklendirmeye başlarsan ve dersen ki, 'Hiçbir şey değil bu, ufacık bir ağrı bu kesinlikle. Biraz dişimi sıkayım, neredeyse sona erecektir.' Sen onu hafife alırsan, hafifletirsin. Her şey kanılarımızla ilişkilidir.'' *
*Seneca, Ahlak Mektupları
Sevgilerimle.