Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Kendini hatırlatmak için çırpınan bir kadının hikayesi.

Bilinmeyen bir kadından gelen bir mektup, tanınmış bir roman yazarı olan R. ve geçmişe küçük bir yolculuk.

Stefan Zweig tarafından kaleme alınan eser, merakla okuyacağınız bir mektup hediye ediyor sizlere. Kendini hatırlatmak için çırpınan bir kadının ve onu ömrü boyunca tanımamış olan bir adam. Kısacık bir kitap ve hayatınıza dokunacak bir hikaye.

Roman yazarı R. bir gün bir mektup alır. Mektup iki düzine kağıttan oluşmakta, bir kadının elinden çıktığı hissedilmektedir. Üstelik aceleyle yazıldığı her halinden belli olmaktadır. Gönderenin adı da yazmamaktadır mektupta. Mektubun en üstünde ‘sana, beni asla tanımamış olan sana.’ diye yazmaktadır, herhangi bir hitap yerine. Meraklanan R. mektup acaba kendisine mi yazıldı diye okumaya başlar.

‘Çocuğum dün öldü.’ diye devam etmektedir mektup. Bir annenin evladı için, üç gün ve üç gecelik çırpınışı anlatılmaktadır ilk satırlarda. Evlat acısıyla yanan kadın, tüm hayatını anlatmak istemektedir mektubu okuyana. Her sayfada ‘beni asla tanımadın.’ sitemleri eşlik etmektedir sözlerine.

On üç yaşına, çocukluğuna döndürür bizi mektubun yazarı. İlk aşkını, kapının eşiğinde ayak seslerini duymak için saatlerce oturduğu adamdan bahseder bize. O adama nasıl aşık olduğunu, onun en küçük hareketiyle nasıl mutlu olduğunu uzun uzun anlatır. O adamın onu nasıl tanımadığını da sitemle ekler mektubuna.

Çocukluğundaki masum sevgiden sonra on sekiz yaşından söz etmeye başlar.  Aşık olduğu adamla tekrar karşılaşmak için neler yaptığından, nelerden vazgeçtiğinden. Her zamanki gibi adamın onu nasıl tanımadığından.

Son olarak aradan uzun yıllar geçtikten sonra adamla şans eseri karşılaşmasından ve adamın onu nasıl kırdığından söz eder kadın. Kendisini tanısın diye gözünün içine baktığı adamın, onca yıl kapı komşusu olduğu adamın kendisine nasıl boş gözlerle baktığından. Çocukluğundan başladığı hikayesine bugünüyle devam eder. Mektubu neden yazdığından ve sonrasında olacaklardan söz eder. Bay R. mektubu okuyunca birkaç bulanık anı hatırlar sadece. Ne kadının yüzü, ne de adı aklındadır. Kadının uzunca yazdığı mektup bile adamın onu tanımasına yetmemiştir. On üç yaşından beri onu tanısın, hatırlasın diye uğraştığı adam yine her zamanki gibi davranmıştır.

Aşkı, sevgiyi tattığı, uğruna birçok şeyden vazgeçtiği halde; adamın gözündeki iki saniyelik bulanık bir anıdan ibarettir kadın. Anı denilebilecek kadar bile uzun değildir adamın onu hatırlayışı, kısacık bir andır. Sevilmeyişini birçok kez kabullenmiştir kadın. Son anında bile adamın onu hatırlaması için çabalamıştır ama nafile. Tek taraflı bir aşk, uğruna ömür heba edilen bir adam ve iki saniyelik bulanık bir görüntüden ibaret olan kadın.

Keyifli okumalar….