Bilmenin Sonsuzluğu
Bilinmeyenin anlamı.
''Dünya bir toz bulutuydu'' ile başlar her şey. Dünya ve hayat var olur sonrasında. Hayvanlar, insanlar, inançlar, idealler hepsi sırayla oluşmaya başlar. Her bir oluşum bir diğerine sebep olur. Zaman içinde hiç durmayacak bir döngüdür bu. Hiçbir zaman insanoğlu keşfetmeyi bırakmaz çünkü bunun bir üst sınırı yoktur. Her yeni bir buluş ardında daha fazlasını bırakır. Tekerleği bulan insan at arabasını keşfeder, at arabası, normal arabayı, oradan toplu olarak kullanabilecek arabalar, daha hızlı gidenleri, havada gidenleri ve daha niceleri... Bir tamamlanmış hayal bir sonrakinin giriş noktasıdır aslında. ''Bunu da yapıldıysa daha neler yapılabilir?'' Bu soru devinimin ta kendisini oluşturur ve tıpkı uzay gibi sonsuzluğa uzanır. Tabii, bir de bir şey vardır ki bu noktada motivasyonun odağı: Bilinmeyen.
Tarihten önce, dünyanın kuruluşundan bile önce var olan bir şey vardır ki o da bilinmeyenin ta kendisi. Her şey bu bilinmeyenin üzerine kuruludur, yani sırların üstüne. Uzayın sınırları, gezegenlerin oluşması, güneş sistemi, başka yaşamların var oluşu, tufanlar, dinler ve inançlar, denizaltları ve daha sayamacağım yüzlerce şey içinde sırları barındırır. İnsan da bu sırları çözmeye çalışır. Bazılarını çözer ama birini çözdükçe bir diğeri çıkagelir. Öyle bir şeydir ki bu kazak sökmeye benzer devamlı ama sonsuza kadar süregelecek bir döngüdür. Bu döngü bize sırları keşfederken ''bilgiye'' ulaştırır. Bilgi ise ''anlam''a. Anlam ise bu hayatı değerli kılan her şeydir aslında. Biz sırların peşi sıra giderken hayatının değerini kazanırız. Mesela inançlar da bu denklem temelinde oluşur. Hayatlarına anlam kazandırmak uğruna insan bilinmeyenlere yeni inançlar eklerler. İlk insanlar mesela güneşe, aya, ateşe, bazı hayvanlara, doğaya tapması, yaşanan afetlere ''Tanrı bize kızdı'' demeleri, kurban vermek, ritüeller, totemler aslında bilinmeyeni çözmek ve anlam kazandırmak isteğiyle yaptıkları şeylerdir.
Zamanın varlığından beri var olan bu sıralar aslında gerçeğin ta kendisini oluşturur. Bizler de bu sırların peşinde bilgiye ulaşırız. Aslında bilmenin heyecanı da bilinmeyeni çözmekten geçer. Sonsuzluğa uzanan bu döngü de bize hem bilinmeyi açıklarken hem de yeni hedefler verir. O halde evren devam eder, bilinen bilinmeyeni büyütür ve sonsuzluğa uzanır. Her yeni bir cevaba başka bir soru gelir, bu muhteşem zincir hiç bitmeyecek mi?