Bin Muhteşem Güneş ☀️
"Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin, Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi."
Meryem annesi Nana ile şehrin dışında yaşayan bir kız, babası ise şehrin önde gelen adamlarından biri. Hizmetçisinden evlilik dışı dünyaya gelen kızını eşleri istemediği için yanında büyütmüyor. Nana, Meryem'in babasından nefret ediyor, Meryem ise bir o kadar babasına düşkün. Bir gün babasını görmek için evden kaçıyor, babasının evini buluyor ama eve kabul edilmiyor. Bütün gece babasının evinin önünde bekliyor. Ertesi gün babasının şöforü onu evine götürdüğünde annesini kendini ağaca asmış şekilde buluyorlar ve asıl hikâye burada başlıyor.
Meryem yetimdi artık öksüz de. Üvey anneleri onu evlerinde istemediği için onu çocuk yaşında olmasına rağmen yaşlı bir adamla evlendiriyorlar. Adamın ilk eşi ve oğlu ölmüş, Meryem'den bir oğlan bekliyor. Meryem bir kere hamile kalıyor ama eşinden gördüğü şiddet yüzünden bebeğini düşürüyor ve bir daha hamile kalamıyor. Bu yüzden kocası ona dünyayı zindan ediyor. Çünkü bu coğrafyada olduğu gibi bu adam içinde kadın ancak doğurgan olduğu kadar kıymetli. Çünkü onun kutsal (!) neslini devam ettirecek.
Bu sırada Afganistan da çok karışık durumda, her gün bir yerlerde bomba patlıyor. Bu durumdan Meryemlerin komşusu da nasibini alıyor. Anne ve babasını bu patlamada kaybeden Leyla yapayalnız kalıyor. Onu enkazdan Meryem kurtarıp evinde ona bakıp iyileştiriyor. Meryemin kocası Raşit gözünü Leyla'ya dikmiş onu etkilemek için kurlar yapıyor. Leyla için durum çok daha zor çünkü sevgilisinden hamile ve ona ulaşamıyor. Ona sahip çıkacak bir ailesi yok ve Taliban rejimi her alanda baskısını arttırmışken babasız bir çocuk doğurmasının ikisinin de sonu olacağını biliyor. Mecbur kalıp bu teklifi kabul ediyor. Çocuğu Raşitten gibi gösteriyor ama Meryem ondan nefret ettiği için ev ikisine zindan oluyor. Bir yanda Taliban yüzünden ikinci sınıf vatandaş gibi hayatlarını yaşamak zorunda kalıyorlar bir yandan kocalarından şiddet görüyorlar.
Leyla'nın bebeğinin kız olması bu durumda oldukça etkili. Meryem Leyla'nın bebeğinin ve eski aşkının hikâyesini duyunca kendi dışlanmışlığını düşünüp bu bebeğe merhamet duyuyor ve aralarındaki ilişki iyileşiyor. Bir gün birlikte kaçmaya çalışıp başaramıyorlar ve ölesiye şiddet görüyorlar. Leyla Raşit'ten hamile kalıyor. Leyla'nın doğum sahnesi çok ilgi çekici çünkü iki farklı hastane var ve biri kadınlar diğeri erkekler için. Kadınlar için olan daha bakımsız ve donanımsız. Erkeklerin girmesi yasak ve kadın doktorlar burkalar içinde çalışmak zorunda. Sezeryan doğum gerekiyor ama morfin yok bu yüzden ameliyat Leyla uyuşturulmadan yapılıyor. Leyla'nın oğlan doğurması bir yerden sonra işe yaramıyor. Raşit'in terörü hız kesmiyor ama bir gün olayların seyri bambaşka bir yere varıyor. Leyla'nın öldü sandığı sevgilisi Tarık çıkıp geliyor. Kocası Raşit, Leyla'yı yalancı şahitle kandırıp Tarık'ın öldüğüne inandırmış ve onu kendiyle evlenmeye mecbur bırakmıştı.
Tarık'ın gelişiyle işler çok değişti, gerçekler ortaya çıktı. Tarık ve Leyla kaçmaya kara veriyor. Raşit Tarık'ın geldiğini öğrenince kavga çıkıyor ve Leyla'nın boğazını sıkarken Meryem kafasına vurarak Raşit'i öldürüyor. Meryem, Leyla'yı Tarık ile kaçması için ikna ediyor kendisi kalıyor. Taliban'ın Raşit'in yokluğunu fark edip kendisini götürmesini bekliyor. Tutuklanıyor ve idam ediliyor. Leyla, Meryem'den ayrılmak istemese de çocukları için Tarık ile kaçıyor ve çocuklarına bakıyor. Meryem'in köyünü ziyarete gittiğinde babasının ona bıraktığı mirası buluyor. Bu parayla Meryem'in adına yetimhane onarıyor ve burada öğretmenlik yapıyor. Tarık'la mutlu bir evlilik yaşıyor ve ondan bir çocuğu oluyor.
Kitap ne kadar mutlu sonla bitse de barındırdığı şiddet sahneleri, Taliban baskısı, kadınları ötekileştirme çok yüksek dozda. Raşit'in eşlerine "hediye" olarak aldığı burkalar bunun kanıtı. Bedenlerini burkaların içine ruhlarını ise eve hapsesiyor. Ailesini kaybetmiş çaresiz ve çocuğu yaşındaki kızlardan faydalanan bir adam olması ayrı iğrenç. Azize'nin kendi kızı olmadığını anladığında Leyla'ya yaptığı eziyetler ayrı korkunç.
Dışarda Taliban içerde Raşit zulmü. Evden kaçmaya çalıştıklarında otogarda ihbar edilmeleri ve Talibanca işkence gördükten sonra kocalarına teslim edilip bir de ondan bir hafta boyunca gördükleri işkence. Kadının her yerde aynı çileyi çektiğini bilmek ne korkunç. Kadın olmanın bedelini kadınlığıyla ödeyen kadınlar anlatılıyor romanda. Azize'nin ufacık yaşında yoksullukları yüzünden yetimhaneye verilmesi hatta Raşit'in Leyla'yı kızını dilendirmek için zorlaması bunun en açık örneklerinden. Bir yandan bütün yoksulluklarına rağmen oğluna bütün imkanlarını sunan adam sırf kadın olduğu için Azize'ye dilenciliği uygun buluyor. Nereden bakarsanız bakın korkunç bir yaşamı okurken etkilenmemek elde değil.
Leyla, Meryem ve Raşit kurgu olabilir. Ama bunun bir romandan fazlası olduğunu, bunları yaşayan ve yaşatanların bu dünyada yaşadığını unutmamak gerek. Sokakta selam verdiğimiz bir komşumuz, sohbet ettiğimiz bir esnaf, aynı ofisi paylaştığımız ekip arkadaşımız gerçek bir Raşit olabilir. Acısını duymadığımız, çilesini fark etmediğimiz Leyla ve Meryemler de sadece köylerde veya gecekondu mahallerinde yaşamıyor.
Şiddet gören, ezilen kadınlar sokaklarda, plazalarda, hastanelerde yani hayatın her alanındalar. Meryem yoksul cahil bir anneden geliyor ama Leyla öğretmen bir babanın ve eğitimli bir annenin kızıyken Raşit'in zulmüne esir oluyor. Demem o ki bu şiddetin belirli bir maruz kalan grubu yok , kadın olmak yeterli.
Kadın olmak her coğrafyada eşitsizlikle, ötekileştirilmekle, değersizleştirilmekle karşılık buluyor. Bu kitap size bunu iliklerinize kadar hissettirecek. İzlemek isteyenler için bu kitabın tahlilini yaptığım videonun linkini bırakıyorum. İyi okumalar.