Bir Büyülü Gerçekçilik Anlatısı: Sevgili Arsız Ölüm'de Gerçekçilik, Gelenek Ve Yeniliğin Çatışması
“Küçük havuzda büyük balıktın ama burası deniz ve boğuluyorsun. Havuzuna dön, orada mutlu olursun.”
Roman, Aktaş ailesinin batıl inançlarla dolu bir köyde başlayıp büyük şehirde son bulan yaşamını konu alır. Temelinde, köyden kente göç sorunsalı vardır. Olaylara henüz büyümekte olan bir kız çocuğu gözünden bakmamız, bizlere gerçeği olması gerektiğinden daha farklı gösterir.
Büyülü gerçekçiliğin roman ile birlikte düşünülmesi, anlatıyı hurafelerle, batıl inançlarla dolu bir eser olmaktan çıkarır ve farkı bir bakış açısı katar. “Büyülü gerçekçilik” kavramı yirminci yüzyılda Latin Amerika’da ortaya çıkmıştır. Edebiyata ilk uygulayan kişi, İtalyan yazar ve eleştirmen Massimo Bontempelli’dir. Gerçek ile gerçek dışının eserde bir arada yer alması ve bu durumun olağanmış gibi karşılanmasına dayanır. Ancak mekân her zaman gerçek dünyadır. Romanda da çelişen unsurlara rağmen gerçeklikle gerçeküstülüğün birbiriyle çatışmadan ilerlemesi bu nedenledir.
Düşsel öğeler, ailenin köydeki yaşantısının anlatıldığı ilk bölümde yer alır. İkinci bölümde şehre göç eden ailenin hayatı gerçeklikle ve yenilikle yüzleşme bu unsurları azaltır. Ancak bu kırılma metnin seyrini değiştirmez.
Düş ile gerçeğin çatıştığı, kâbusumsu bir ortamda verilmek istenenin bir kısır döngü içinde tekrar sunulması Kafkaesk metinler ile bağlantısını gösterir. Fantastik türün tekinsiz ve olağanüstünün arasında kalan, içine gerçekliğin de girdiği karar verememe durumu ile de benzerlikleri vardır. Bu tarzın tanımlanmasında karşılaşılan sorunlardan birisi, fantastikle, gerçeküstücülükle olan sınırlarını iyi çizememektir.
Metnin subtexti yazarın hayatı olabileceğini, paratextindeki “Annemin anısına” kısmından kaynaklı düşündüm. Latife Tekin, roman karakterlerinden Dirmit’i kendisine benzetmektedir. İkisinin de ailedeki okuyan çocuk olması, annelerini kaybetmeleri romanın kendi hayatından izler taşıdığını göstermektedir.
Romanı, Büyük Balık filmi ile bir arada düşünecek olursak, “Küçük havuzda büyük balıktın ama burası deniz ve boğuluyorsun. Havuzuna dön, orada mutlu olursun” sözü birçok anlam barındırıyor. Köyden kente göçün beraberinde getirdiği problemler, kültürel birikim yetersizliğinden çekilen sıkıntılar, Dirmit’in diğerlerinden farklı olduğu ve engellendiği halde direnişini pasif olarak sürdürmesi gibi birçok anlam içeriyor.
“Yaşı ilerledikçe insanın algısı değişir. Artık daha büyük olduğu için kasaba farklı görünüyordu” sözü Edward Bloom için de Dirmit için de geçerlidir. Yazar, romanda bir kız çocuğu gözünden değişen gerçekliği aktarmaya çalışmıştır.
“Gerçek öykü ile bir balık ve nikâh yüzüğü içeren abartılı olanı arasında seçim yapmak zorunda kalsam, abartılı olanı seçerdim” ve “insan o kadar çok hikâye anlatırsa kendisi hikâye olur. Ve hikâye ondan sonra da yaşar” sözleri, büyülü gerçekçilik açısından bakıldığında unutulmaz bir film olduğunu gösterir.