'Sevgili Arsız Ölüm' Üzerine

Kitapta Dirmit ile tanıştık. Sahnede Dirmit'i kucakladık.

Latife Tekin'in 'Sevgili Arsız Ölüm' romanından, katıldığım bir söyleşisinden ve uyarlandığı 'Sevgili Arsız Ölüm: Dirmit' tiyatro oyunundan bahsedeceğim.

Öncelikle kitap ilk kez 1983'te yayımlanmış ve eleştirmenler tarafından da büyülü gerçekçilik akımına dahil edilmiş. Büyülü gerçekçilik, akılla çözüme kavuşturulamayan, sihirli ve mantık dışı olarak tanımlanan ve büyülü bulunan olayların anlatıldığı bir sanat akımıdır. İlk olarak sanat eleştirmeni olan Franz Roh tarafından kullanılmıştır. Büyülü gerçeklik, gerçekliğin doğasını sorgulamaz ve olağanüstü ögeler içeren bir anlatımı vardır. İşte Sevgili Arsız Ölüm'de de köyden kente göç eden bir ailenin kentte yaşama çabalarını büyü, hurafe gibi ögeler eşliğinde okuyoruz.

Kitabın ana karakteri Dirmit. Ailenin tek okuyanı, sorgulayanı ve meraklısı. Dirmit'in içinde bulunduğu durumlar ve gördüğü muameleler okurken üzse de kitap boyunca okur, desteğini Dirmit'in üzerinden çekemiyor ve umudunu hep taze tutuyor. Dirmit'in soruları ve sorgulamaları aile bireyleri tarafından istediği karşılığı bulamadığından Dirmit dertleşeceği birilerini hep buluyor. Mesela, yıldızlar, kar, tulumba, rüzgar ağaçlar ve kuş kuş otu.

-Elmas gelini çok özledim, tulumba.
-O da seni özlemiş, Dirmit kız.
-Kime söylemiş?
-İnce ince yağan kara söylemiş.

Kitabın dili ve üslubu açık, anlaşılır ve akıcı. Büyülü gerçekçilik anlatımı yaşanılanlara hareket vermiş ve anlatımı zenginleştirmiş. Latife Tekin'in romanın arka kapağındaki ifadeleri şu şekilde yer alıyor:

''... Kendi öz değerlerimi, dilimi ve birlikte doğup büyüdüğüm insanların durulmaz bir coşkuyla bana taşıdıkları sevgiyi koruyabilmek için direndim. Elinizdeki roman bu direnişim için aralarında büyüdüğüm insanların bana armağanıdır.''

Roman, Latife Tekin'in tüm hayatını aynen yansıtmıyor ancak burada kullandığı ifadeler ve söyleşisinde buna benzer bir soruya verdiği yanıt romanda yazarın hayatından izler taşıdığını bize gösteriyor.

Kitap bakıldığında, köyde geçen bölüm ve kente taşındıktan sonra yaşanılan olaylar olarak iki bölümden oluşuyor. Tiyatro oyunu ise kente taşındıktan sonraki diyalogları ve yaşanılanları içeriyor.

Oyunun 'tek kişilik dev kadro' olarak ifade edilmesi klasik olur belki ama asla abartılı olmaz. Uyarlama Hakan Emre Ünal ve Nezaket Erden tarafından yapılmış. Hakan Emre Ünal aynı zamanda oyunun yönetmeniyken Nezaket Erden'i de sahnede Dirmit'i canlandırırken görüyoruz. ''Kitapta çok fazla karakter varken sadece Dirmit'i mi izliyoruz?'' diye sorabilirsiniz. Sahnede karakter içinde karakter ve olay içinde olay ile karşılaşıyoruz. Nezaket Erden yaklaşık 85 dakika boyunca sergilediği inanılmaz performansıyla takdiri ve alkışı hakediyor. Oyun boyunca gülerken bir yandan da ağladığınızı fark ederseniz, merak etmeyin yalnız değilsiniz. Bu karışık duyguları muhtemelen salondaki herkesle aynı anda yaşayacaksınız. Oyun ilk günlerinde Latife Tekin tarafından izlenmiş, beğenilmiş ve desteklenmiş. Geçtiğimiz günlerde de 400. kez oynandı. Şehrinize geldiğinde mutlaka gitmenizi öneririm. Salondan çıkarken ve devamındaki birkaç günde şu cümleleri içinizden ya da yanınızdakilere kurmanız kuvvetle muhtemel:

''Durur muyum, durmadım!'', ''Kır gönlünün zincirlerini!''

Yaşadıklarına rağmen direnmekten, sormaktan, hayal kurmaktan vazgeçmeyen Dirmit için Latife Tekin'e ve gülerken ağlama duygusunu en gerçekçi şekilde tek başına yansıtan Nezaket Erden'e teşekkürler.