Bir Devrin Örnek Sanatçısı: Şair Nigâr Hanım
“Yazmak benim için hem teselli, hem mükâfat idi.”
Nigâr Binti Osman, bilinen ismiyle Nigar Hanım, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk Müslüman kadın anı yazarı, Tanzimat sonrası Türk edebiyatının ilk kadın şairi ve bunların yanı sıra tiyatro senaryosu yazmış olan ilk kadın edebiyatçıdır. Sekiz dil bilen, birçok ülke gezen, beş şiir kitabının yanında iki senaryo, bir roman ve bir de anı kitabı yazmıştır.
Kendisinden sonra gelen kadın erkek fark etmeksizin bütün edebiyat sevdalılarına rol model olan Nigar Hanım’ın edebiyat dünyasına girişinin sebesi ise keder ve hüzündür. 7 yaşında Madam Garos’un Kadıköy’deki yatılı okulunda eğitim almaya başlamıştır ve bu okulda piyano, resim ve dikiş gibi meziyetleri öğrenirken Fransızca, Rumca, İtalyanca, Arapça, Farsça, Almanca ve Ermenice gibi dilleri de öğrenmiştir. Örtünme yaşı geldi gerekçesi ile okuldan alınır ve piyano ve dil derslerine evde devam eder. Henüz çocuk yaştayken istemediği bir evlilik yapar ve böylece edebiyat dünyasına giden yola adımını atmış olur. Kendi isteği dışında yapmış olduğu bu mutsuz evliliği eserlerine hüznün hakim olmasına sebep olmuştur.
Nigar Hanım, evlendikten kısa bir süre sonra erkek kardeşi vefat eder ve bunun üzerine bir mersiye ile yazı hayatına başlar. Bu mutsuz evliliğinden üç çocuğu olur. Fakat daha fazla dayanamaz ve eşinden boşanarak evine geri döner. Bu ayrılık esnasında “Efsus (Yazık)” adlı şiir kitabının bir kısmını yayınlayarak adının duyulmasını sağlar. Oğulları olduğu sebebiyle eşiyle bir kez daha evlensede bu birliktelikte çok uzun sürmez ve ikinci defa boşanırlar.
1898’de Fransızca’dan çevirdiği şiirlerin de yer aldığı Nîran (Ateşler) ve 1899’da Aks-i Sedâ (Yankı) adlı iki şiir kitabı daha yayınlanır. 1901’de Safahât-ı Kalb (Gönül Safhaları) adlı aşk mektuplarından oluşan bir düz yazı kitabı çıkarır. Biri 1883’te bitirdiği Tesir-i Aşk, diğeri 1912’de sahnelenen Girive (Çıkmaz Yol) olmak üzere iki tiyatro oyunu da yazmış olan Nigâr Hanım, 1912’den sonra Balkan Savaşı’nın da etkisiyle milli meselelere yönelir, konferanslar verir, vatani duygularla yazdığı şiirlerini 1916’da Elhân-ı Vatan (Vatan Ezgileri) adlı bir kitapta toplayarak yayınlar.
Nigar Hanım, Hanımlara Mahsus Gazetesi’nin kurucusudur ve başyazarlığını da yapmıştır. Nîran, Hanımlara Mahsus Gazete Kütüphanesi’nin ilk yayını olarak basılmıştır ve bunun sonucunda Nigâr Hanım, II. Abdülhamid tarafından ikinci dereceden Şefkat nişanıyla ödüllendirilmiştir. Bu gazetenin yanı sıra Şair Nigar Hanım’ın eserleri pek çok dergide basılmıştır ve birçok dile çevirilip dünya çapındaki dergi ve gazetelerde de yayınlanmıştır.
O dönemin şartlarına ve yaşayış anlayışına göre pek çok açıdan farklılık gösteren Nigar Hanım, ailesinin vefatı ve eşinden boşanması ile birlikte Şişli’deki konağında salı toplantıları düzenlemesiyle de ün salmıştır. Bu toplantıya iştirak edenler arasında Recaizade Mahmud Ekrem, Şeker Ahmed Paşa, Süleyman Nazif, Faik Âli Ozansoy, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmed Râsim, Cenap Şahabettin, şair ve bestekâr Leyla Hanım, Mihrinissa, Fahriye Atif Hanım, Fatma Aliye ile Emine Semiye Hanım, ressam Zonaro, piyanist Furlani ve Hegey, kemanî Tatyos Efendi, dönemin Maarif nazırı Münif Paşa, Pierre Loti, Salomon Proudhon, Paul Bourget gibi sanatçılar vardı. Davetlerinde bir salonda kadın ve erkek konuklar birlikte kabul edilirken, bir salon ise erkeklerle aynı odada bulunmak istemeyen kadınlara ayrılırdı.
1. Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik açıdan zora giren Şair Nigâr Hanım, ömrünün son yıllarında okul müdürü olarak çalışmıştır. Savaş yıllarında salgın hastalık olan tifüse yakalanır ve kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi’nde 1 Nisan 1918’de vefat eder, Mezarı bugün İstanbul’daki Âşiyan Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Vasiyeti olarak ise ömrü boyunca yazmış olduğu günlüklerinin, ölümünden üzerinden elli yıl geçtikten sonra yayınlanmasını istemiştir. Tam 41 yıl sonra oğlu tarafından yalnızca bir bölümü “Hayatımın Hikayesi” adıyla yayınlandı. Yaşadığı dönemde her ne kadar kadınların çalışmaları ve kendilerini ifade etmelerinin önüne geçildiysede, Nigar Hanım birçoklara örnek olacak bir sanatçı olarak yaşadı. Pek çok eser yazdı ve pek çoklarını da eserler yazmaları için teşvik etti.