Bir Tedavi Yöntemi Olarak: Müzik

Müziğin Zihinsel ve Fiziksel Sağlığa Katkısı.

"Müzik, ruhun gıdasıdır." derken aslında çok doğru bir noktaya değinmiştir Socrates. Müzik, insanın hem ruhunu hem de bedenini çeşitli yönlerden besleyerek birtakım rahatsızlıkların iyileşmesine önemli katkılar sağlamaktadır. İnsan beynine iyi geldiği araştırmalar sonucu kanıtlanmış olan müzik, depresyondan Alzheimer hastalığına, stresten kronik ağrılara kadar birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. "Müzik terapi" olarak bilinen bu yöntemin amacı, psikolojik, zihinsel ve fiziksel ihtiyaçları karşılamaktır.

Müzik Terapinin Tarihsel Süreci

Kökleri insanlık tarihi kadar eskiye dayanan müzik terapinin temelleri, Antik Yunan'da atılmıştır. Filozoflar müziğin ruhu arındırdığına ve dengede tuttuğuna inanmışlardır. Aynı şekilde Mezopotamya, Antik Mısır, Antik Çin ve Hindistan'da da müziği, ruhsal ve bedensel sağlık için kullanmış, şifa vereceğine inanmışlardır.

Antik Dönemin ardından Orta Çağ'da da müziğe verilen önem sürmüştür. Kilise müzikleri, özellikle ilahiler, ruhsal rahatlama ve şifalanma için kullanılmıştır. Rönesans Dönemi'nde ise duruma daha bilimsel çerçeveden yaklaşılarak müzik ve tıp ilişkisi üzerinde durulmuş ve müzikle ruhsal bozuklukların tedavi edilebileceği fikri geliştirilmiştir. Bu tarihlerde müzik terapi; epilepsi, cinnet, felç hatta kuduz ve veba gibi çeşitli psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmıştır.

Türklerdeki müzik kültürünün ise Eski Türklere dayandığı bilinmektedir. Bu kültürün oluşmasında büyük bir öneme sahip olan ve çevresindeki boyları kültürel açıdan önemli ölçüde etkileyen Altay Türkleri, MÖ 2000 yılından itibaren Orta Asya Türk müzik kültürünün temellerini atmıştır. Türklerde, müziğin tedavi yöntemi olarak kullanılmaya başlanmasının zeminini ise Uygur Türkleri hazırlamıştır. Bunun yanı sıra araştırmalar sonucu meydana çıkarılan belgelerde, Şamanların danslar eşliğinde şarkılar söyleyerek hasta tedavi seansları düzenlediği ortaya koyulmuştur.

Günümüzde Müzik Terapi

Günümüzde müzik terapisi, bilimsel temellere dayalı olarak hem psikolojik hem de fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde yaygın şekilde kullanılmaktadır. Modern müzik terapisi, bireylerin ihtiyaçlarına yönelik tedavi yaklaşımlarıyla ruhsal ve fiziksel sağlığı desteklemektedir. Tedavi, iki ana teknikle yapılmaktadır: Pasif müzik terapi ve aktif müzik terapi.

Pasif müzik terapide kişiye, rahatsızlığını tedavi etmeye yönelik çeşitli müzikler dinletilir. Kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını desteklemek için kullanılan müzik, kişinin rahatsızlığının yanı sıra fiziksel ve sosyal durumu, gereksinimleri ve beğenileri de dikkate alınarak seçilir. Bu teknik, beyindeki dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını destekler. Genel olarak anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, ağrı ve uyku bozuklukları gibi rahatsızlıkların tedavi sürecinde yaygın olarak kullanılır.

Aktif müzik terapi ise kişilerin aktif olarak müzik yapmaya yönlendirildikleri yöntemdir. Kişilerin şarkı söylemesi veya enstrüman çalması sağlanır, bu yolla bilişsel ve motor becerileri üzerinde tedavi uygulanır. Genelde Parkinson veya felç gibi nörolojik hastalıkların, otizm spektrum bozukluğunun veya depresyon, öfke kontrolü gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır.

Bunun yanında müzik terapisi; nefes terapi, dijital ve canlı enstrüman terapisi, ses masajı, titreşim terapi ve ses terapi olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır. Bu beş aşamanın hepsi birbiriyle ilişki ve bütünlük içerisindedir. Tüm bu yöntem ve aşamaların uygulanmasının sonucunda hastalıkların insanlar üzerinde neden olduğu hasarın azaltılması amaçlanmaktadır.