Bir Zamanlar Anadolu'da Filmine Bir bakış

"Gücün devir teslimi" Bir Zamanlar Anadolu'da filmi ezme-ezilme yarışını sosyolojik açıdan bizlere aktarması üzerine inceleme

Nuri Bilge Ceylan'nın yazdığı 2011 yapımlı bu film,Türkiye'nın olgusal bakış açılarını biz seyircilere beyaz perdeden yansıtıyor. Üzerinden çokça zaman geçse bile hala konuluşulan ve Türkiye'nin sosyolojisini aktaran bir film.

Nuri Bilge Ceylan’ın 2011 yılında Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan altıncı uzun metrajlı filmi olan Bir Zamanlar Anadolu’da, en çok izlenen ve yorumlanan filmlerden biri haline geldi. Ercan Kesal, Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan’ın elinden çıkan ve gerçek bir hikâyeden ilham alınan senaryosuyla uzak bir Anadolu kasabasındaki cinayet soruşturmasını konu edinen film, bugüne dek yaygın olan “taşra”, “bürokrasi” ve “otopsi” kavramlarından yola çıkarak, daha çok da “bozkır sosyolojisi” ekseninde okundu.

Film bir gece yarısı ücra bir köyde yaşanan cinayetin arkasındaki perdeyi bize aktarıyor. Bir arabada cinayet zanlısı ve 4 kişi diğer arabada savcı, 12 saat boyunca ceseti ararlarken yaşadıkları görünmez hiyerarşik sistemleri, birbirlerini küçümser konuşmaları ve kendi kulvarlarında ki o hırs yarışını bize aktarıyorlar. 

 Polis, savcı, doktor, katil Kenan karakterlerinin hayat hikayeleri anlatılırken, bir cinayet soruşturmasından çok kişilerin çatışmaları gözümüze çarpar. Polis kendi çocuğunun ilaçları için doktora ihtiyaç duyar o yüzden de ona daha fazlaca saygınlık gösterir. Savcı herkesten üstün olduğu kanısında bulunulur ve o hiyerarşik sitemin en üstündedir. Katil Kenan en sessizi ve belki de en ezilenidir. O da hiyerarşik sistemin en alt tabakasını oluşturur.

Filmde şoförler arası bir çatışma vardır burada ise ülkemizdeki insanların hakketmediği bir rahatlıkla istedikleri konuma gelmeleri ya da hakkettiği işe istediği gibi gelememeleri. Komiser Naci’nin bir türlü bulunamayan ceset yüzünden savcıdan yediği azar üzerine Katil zanlıya kızması yine hiyerarşik sistemin sonucudur. 

Bunun üzerine Savcıdan korktuğu için işi hallettiğini söyleyen Komiser aslında işi halledememiştir ve ceset gün doğumunda kendi kendine ortaya çıkmıştır. 

Filmde çok fazla metafor ve mesaj vardır. Türkiye’nin yapısal durumunu çok güzel şekilde gösterilmiştir.