Black Mirror ve Sosyal Medya

Sosyal medyanın hayatımız üzerindeki etkilerini düşündünüz mü? Black Mirror dizisinin Nosedive bölümü, bu soruya distopik bir yanıt veriyor.

Charlie Brooker tarafından oluşturulan Black Mirror, İngiliz antoloji dizisi. Dizide yakın gelecekte var olacağı düşünülen bilim kurgu teknolojileri çeşitli distopik hikâyeler aracılığıyla ele alınıyor. Her bölümde modern dünyanın sunduğu kolektif huzursuzluk gerilim dolu ve keskin bir şekilde işleniyor. 

Dizide insanların en büyük buluşları ve kötü özelliklerinin gözler önüne serildiği çarpık hikâyelere yer veriliyor. 2011 yılında yayınlanmaya başlayan dizi 6 sezondan oluşuyor.

Black Mirror’ın 3. Sezon 1. Bölümü olan “Nosedive” isimli bölümünde sosyal medya ve toplumsal statü konuları yoğun bir şekilde ele alınıyor. Dizide ana karakter olan Lacie’nin sosyal medya puanlarını artırma çabasına yer veriliyor. Toplumda herkesin birbirine puan verdiği bu sistemde kişiler, puanlarına göre fırsat ve ayrıcalıklara sahip oluyor. 

Dizide tasvir edilen dünyada öncelikle pastel tonların hâkimiyeti ve gökyüzünün güneşli olması dikkatimi çekiyor. Tasarlanan dünya gerçek olamayacak kadar olumlu ve düzenli bir şekilde tasvir ediliyor. İnsanların hayatları, kurgusal bir sosyal medya platformu üzerinden başkalarının onlara verdiği yıldızların aralığı ile topladıkları puan üzerinden ilerliyor. Tasvir edilen dünyadaki insanlar oldukça güler yüzlü ve stresten uzak bir şekilde yansıtılmış. Dizide gelişmiş bir teknoloji karşımıza çıkıyor. Anlatılan dünyada iletişim araçları hayatın merkezinde yer alıyor. Bu iletişim araçları, kişilerin toplumdaki statülerini belirleyen bir rol işlevi üstleniyor. İletişim araçları ve bireyler arasındaki ilişki aslında bireylerin hayatlarının tamamını kapsayan ve hayatlarının amacı olma noktasına kadar varan abartılı bir ilişki. İnsanlar yaptıkları aktiviteleri sosyal medyada paylaşarak ve diğer insanlara karşı güler yüzlü olarak yıldız kazanmaya çalışıyorlar. Gelişen teknoloji sayesinde insanların isimleri ve puanları diğer kişiler tarafından da görülebiliyor. Kişilerin puanları toplumdaki insanların onlara karşı davranışını belirleyen en büyük etmen olma özelliği taşıyor. Puanlara atfedilen önem hemen her konuda kendisini gösteriyor. Puanı 2.5’in altına düştüğü için işten atılan Chester bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Ev, araba kiralarken veya uçağa binerken kişinin puanı önemli bir etken olarak göze çarpıyor. Dizide karşımıza aslında statik bir toplum çıkıyor. Toplum düzenini bozacak en ufak harekette, başkasına karşı ses yükseltmede ya da argo kelime kullanmada puan düşürme cezası uygulanıyor. Toplum düzeninin kusursuz işlemesine ve puanların toplumsal hayatı belirleyici etkisine fazlasıyla bağlı kalındığı için aksi durumları engellemek adına devlet otoritesinin de bu sisteme entegre olduğunu dizinin sonunda görebilmekteyiz. Aslında bu kadar muntazam bir hayat biçimi insanların en ufak aksilikte sinirlenmesine ve karşısındaki insanın puanını düşürerek onu bir nevi aşağılamasına yol açıyor. 

Gerçek hayatlarımızda kullandığımız sosyal medya platformlarında, dizide tasavvur edilen yıldızlar kadar olmasa da beğenme butonları –“like”lar– büyük bir öneme sahip. İnsanlar sanal beğenme butonu ile diğer insanların onu beğenip beğenmediğini ölçüyor. Bu butonlara verilen değer gereğinden fazla bir şekilde insanların başkaları tarafından sevildiğini anlamanın yolu oluyor. Dizide tasvir edilen dünyada insanların her anlarını paylaşarak dışarıya çok pozitif bir yaşam izlenimi verdiğini görmekteyiz. Aynı durum şu anki sosyal medya kullanımında da geçerli. Herkes hayatının en güzel anlarını paylaştığından dolayı diğer insanlarda sanki onların hiç olumsuz anları yokmuş gibi bir algı oluşuyor. Sosyal medyada, gidilen en güzel mekânlar ve yaşanılan en değerli anlar bir sergi misali takipçilerle paylaşılırken görünenin ardındaki gerçeklik soyut bir varlığa bürünmekte. Böylelikle sosyal medya hesapları ile insanlar kendi yaşantılarına dair kurgusal gerçeklikler üretebilmekte ve sosyal medya bu insanların dışarıya yansıtmak istedikleri ideal yaşam tarzlarına ilişkin bir aracı görevi görmekte. Bu durumun olumsuz etkileri olduğunu gözden kaçırmamak önemli. Sosyal medyada yansıtılan sanal-kurgusal gerçeklikler vesilesiyle oradaki yaşam pratiklerine sahip olmayan bireyler tarafından kendisini topluma karşı yalnız hissetme duygusu ortaya çıkmakta. Sosyal medyanın bu dinamiklerinin dışında kalan bireyler, kendisini dışındaki herkesin mutlu bir yaşam sürdüğü yanılgısına kapılarak karamsar bir yaşantı sürdürebilmekte. Sosyal medyanın günümüzde bu özelliklerine ilave olarak bazı toplumsal meselelerde yön verici etkinliği bulunmasına karşın, dizide tasvir edilen dünyadaki kadar toplumun tamamının statüsel konumlarını ve gündelik yaşam pratiklerini belirleyici bir niteliğe -en azından şimdilik- sahip olmadığını da belirtmek gerekmekte.