Psikolojik Bir Bakış: Black Mirror Nosedive (3. Sezon- 1. Bölüm)
Bu yazıda "Black Mirror" 'Nosedive' bölümünde sosyal medyanın statü ve davranışlarımız üzerindeki etkisini ele aldım. Keyifli okumalar!
Bu bölüm, sosyal medyanın hayatımızdaki yerini anlatıyor. İnsanlar sosyal medyada birbirlerine puan veriyorlar ve bu puanlar bireylerin statüsünü belirliyor. Yani, sosyal statüleri bu puanlarla belirleniyor. Yüksek puanlı bireyler saygın, düşük puanlı bireyler ise kötü olarak kabul ediliyor. Bireyler birbirlerine iyi görünmek istiyorlar. Bölüm boyunca, sosyal medyada yansıttığımız davranışlarımızın bize puan olarak geri dönmesi durumunda bireylerin nasıl psikolojik tutumlar sergileyebileceğini görüyoruz. Başkalarının gözünde iyi, saygın ve kaliteli görünmek zorundalar. İşte bu noktada, sosyal normatif etki ortaya çıkıyor.
Normatif sosyal etki, başka birinin olumlu beklentilerini karşılamak veya bunlara uymak için sergilenen etkiyi ifade eder. Diğer bir deyişle, normatif etki, bireylerin sevilmek, kabul edilmek ve toplum tarafından dışlanmamak gibi nedenlerle duygularından ve düşüncelerinden vazgeçmesidir. Bu Black Mirror bölümünde, bireylerin bu etki nedeniyle davranışlarına dikkat ettikleri çarpıcı bir şekilde görülmektedir. Örneğin, ana karakter kahve içmeye çıktığında aslında kurabiyeyi yemez, ısırmış ve yemiş gibi yapar. Bir diğer örnek ise, ana karakterin yüksek puanlı eski bir arkadaşının düğününe gitmek için verdiği mücadeledir. Bu bölümde, bireyin topluluk tarafından ifade edilen yargıdan etkilendiğini fark ediyoruz. Örneğin, karakterin iş yerinde kız arkadaşından ayrılan arkadaşına karşı tutumu bu duruma bir örnektir. Uyum ve kabul, sosyal etkinin getirdiği tutum değişikliği türüne göre ayırt edilebilir. Uyum, bireyin grup ile açıkça hemfikir olduğu ancak kendi tutum veya inancını değiştirmediği durumlarda ortaya çıkar. Kabul ise, sosyal etkinin bireyin grup tarafından ifade edilen inancı veya tutumu kendine ait olarak içselleştirmesine neden olduğu durumlarda ortaya çıkar. Toplumsal uyum, kişinin özel görüşünde gerçek bir değişiklik olmadan, davranışında meydana gelen yüzeysel bir değişikliktir. Özel hayatta tamamen farklı bir şeye inansak bile, kamusal alanda davranışlarımız uyumlu olabilir. Bu bölümde tam olarak gerçekleşen şey budur. Bireylerin hayatları bu duruma o kadar bağlıdır ki, toplumsal uyum durumunda yaşamak zorundadırlar. Aksi takdirde dışlanırlar ve sonuç olarak bireyin hayatı zorlaşır. Bu duruma bir örnek, bu bölümde başrol karakterinin ayrılan aşıklara herkesin kötü davrandığını gördüğünde kötü davranmasıdır. Özel kabul, kelimelerle veya davranışlarla kamuoyunda ifade edilip edilmemesine bakılmaksızın, kişisel bir tutum değişikliğidir ve bilgilendirme etkisinin yaygın bir sonucudur. Bu, bilgi bağımlılığı olarak da bilinir. Bu bölümde, özel kabul, yüksek puanlı bireylere övgü olarak düşünülebilir. Yani, düşük puanlı insanlar yüksek puanlı bireylere saygı gösterir, onlarla samimi olmaya çalışır ve onlara mükemmel insanlar gibi davranırlar. Örneğin, ana karakter, kavga ettiği kadının yüksek puana sahip olduğunu gördüğünde özür diler ve ona nazik davranmaya çalışır.
Benzer bilgiler, Bartlett'ın terimiyle, belirli setler veya şemalar oluşturur ve bu şemalar diğer şemalarla karmaşık ilişkiler kurarlar. Sosyal dünyadan gelen uyarıların temsilleri, önce şemalar içinde, sonra şemalar arasında uygun bir şekilde düzenlenmiş bilişlerde organize edilirler. Bu bölümdeki en büyük şema, elbette yüksek puanlı elitlerdir. Bu yüksek puanlı elitlerin şeması ise saygı hak eden, yüksek seviyede, havalı, iyi bir yaşam süren ve iyi muamele görmesi gereken insanlar olarak tanımlanabilir. Bir diğer şema örneği ise düşük puanlı kötü insanlardır. Düşük puanlı insan şeması; saygısız, kötü, çirkin, korkulması gereken ve en önemlisi kaçınılması gereken bireylerden oluşur. Bunlar, arasında keskin ayrımlar olan iki insan şemasıdır. Şu an içinde yaşadığımız dünyadaki zengin insan hayatları ile fakir eğitimsiz insan şemaları aslında çok benzerler. Bu bölümdeki başrol karakter ise orta seviyede bir şemanın örneği olan bireydir. Yüksek puanlı karakter, ana karakterin düğününe katıldığı kibirli, kendini beğenmiş kişidir. Düşük puanlı karakter ise ana karakterin düğüne giderken kamyonuna aldığı kadındır. Bu kadın puanı düşük olmasına rağmen zamanında yüksek puanlı bir elit kişiydi. Daha sonra kocası öldükten sonra hayata aldırış etmedi ve olduğu gibi davrandı ve sonuç olarak puanı düştü. Aslında bireylerin şemaları normal hayattakilerden çok farklı değil, ancak bu bölümdeki en büyük fark, bunu puan olarak görebilmemizdir. Ve bu puanlama sistemi tamamen gösterişle ilgilidir. Düşük puanlı insanlar yüksek puanlı insanların işlerini yapar ve bu şekilde aralarında bir hiyerarşik ilişki vardır. Yüksek puanlı elitler doğaları gereği zorbadırlar ve dış şemaları ile iç kişilikleri arasında büyük bir fark vardır. Bu kamyoncu kadın, tamamen gösterişten oluşan bu sistemin en iyi örneğidir. Ve ana karakter, elit bireyler ile düşük puanlılar arasındaki bu yaşam mücadelesinde elit bir birey olmak için her şeyi yapmaya hazırdır. İstediği evi almak için yeterli puana sahip olmaması, ana karakterimizi farklı bir yaşam savaşına sürükler. Bu, bireylerin şemalarının onlar için ne kadar önemli olduğunu bize tekrar tekrar gösterir. Son sahnede, ana karakterin hapse girdikten sonra istediği gibi davranabileceğini fark ettiğinde yaşadığı rahatlama, bu sosyal etkilerden, şemalardan ve insanların kınama ve sürü psikolojisi ile yaptıkları davranışlardan kurtulmanın getirdiği rahatlamadır. Bu bölüm boyunca sosyal etkilerin, sosyal davranışların ve şu an yaşadığımız dünyanın yavaş yavaş nasıl bir hale geldiğini görüyoruz. Sosyal medya, bireylerin sosyal ilişkilerinde önemli bir yere sahiptir ve bu ilişkiler için en önemli faktördür. Sosyal medya, bir ev alma kararı verme noktasında önemli olmayabilir, ancak sosyal psikoloji için önemli bir konumdadır.