Cevapları istemiyorum

belki en sevdiğin kitap hayatını kurtarmıştır

Sormaktan başkasını istemiyorum. Yine de cevaplar değil istediğim. Hatta ne kendi cevaplarımı ne sizin cevaplarınızı dinleyeceğim, hiçbirini duymayacağım. Hepsine sırtımı dönmeye hazırım. Sadece sormam gerek. Aramam gerek.

Belki kötüyüm, belki bencil yine de kalbimi köşe bucak dolduran tek istek bu. Anlamak, yaşamak, yaşamaya başlamak için ucu bir yere varmayan, bir evi bırak bir uçuruma bile ulaşamayacak olan tüm bu sorularımı sormam gerek, söylemem gerek. Bilirim, söylenmemiş kelimeler kalbi nasıl da hasta eder. Bu yüzden soracağım, sormalıyım. Zaten böyle hastayken ağırlaşmayı nasıl göze alırım?

Bir şey için değil, bir amaca ulaşmak için değil. Hepimizin amaçlar uğruna nelerden vazgeçebileceğini, neler yapabildiğini biliyorum. Bir amaç istemiyorum. Süzülmek istiyorum.

Süzülmem, yerden biraz havalanmam ve ilerlemem gerek. Olması gereken bu olsa da içimdeki şekilsiz tüm o sorularla yapamıyorum. Fazla ağırım onlarla.

Ben hafiflemek için soracağım. Kendime soracağım, gökyüzüne de insanlara da.

"Bu bedeni taşıyamam. Fazla ağır." diyecek küçük bir prens bir başka evrende. O da sever soru sormayı.

O da ağırlığından kurtulmak isteyecek.

Benim bu evrende parmaklarım onun için yazılmış satırların arasında dolaşırken titreyecek. O evine dönecek. Gözlerimden yaşlar akacak. Bir tek onun söylediklerini duymak isteyeceğim. Onunla hatırlayacak. Onunla öğreneceğim.

Belki bir gün ben de onun gibi evime gideceğim.

Dilerim ben de evimi bulabileceğim.