Çizgisel Tüketimden Döngüsel Moda Anlayışına Geçiş

Hızlı moda kültürünün yarattığı çevresel, ekonomik ve sosyal sorunlara bir çözüm bulunabilir mi?

Günümüzdeki "fast fashion" yani hızlı moda kültürü, "al-kullan-at" çizgisinde ilerlemektedir. Bu çizgisel tüketim modeli, kaynakların sınırsız olduğu varsayımından hareket ettiğinden dolayı çevresel, ekonomik ve sosyal olarak büyük zararlara yol açmaktadır. Bu zararların başında atık üretimi, kaynak israfı, çevre kirliliği, karbon ayak izi artışı, ürünlerin kısa ömürlü olması, geri dönüşümü desteklememesi ve işçi sömürüsü gelmektedir. Bu zararları bir kot pantolonun üretimi süreci içerisinde ele alalım: Sadece bir adet kot pantolonu üretmek için tam 10 bin 850 litre su harcanmaktadır.¹ Bu, bir insanın 10 yıl boyunca içeceği su miktarına eşdeğerdir. Litrelerce su harcanan bu üretim sırasında çeşitli boyalar ve kimyasallar da işin içine girmekte ve hızlı üretimin sonucu olarak arıtılmadan doğaya salınan bu atıklar, nehirlere ve yeraltı sularına karışarak doğayı zehirlemektedir. Kaynak israfına ve çevre kirliliğine neden olan üretim sürecinden mağazaya kadar geçen süreçte kullanılan enerji ise karbon salınımını artırarak moda endüstrisini küresel karbon salınımının yüzde 10’undan sorumlu hale getirmektedir. Bu kadar emeğin ve kaynak kullanımının sonucunda ortaya çıkan bu kot pantolon, hızlı moda kültürü yüzünden çok da uzun olmayan bir süre içerisinde atık yığınlarına karışmaktadır.

Sadece çevre değil, ekonomik dengeler de bu sistemden etkilenmektedir. Çizgisel moda, düşük maliyetli ve düşük kaliteli üretimi teşvik ederken tüketiciyi sürekli alışveriş yapmaya zorlamaktadır. Daha uzun ömürlü ürünler yerine kısa sürede yıpranan giysilere yatırım yapmak bireysel ekonomiler açısından sürdürülemez bir durum yaratmaktadır. Bu süreçte en büyük bedeli ise işçiler ödemektedir. Ucuz iş gücü talebi, milyonlarca insanı düşük ücretlerle ve insana yakışır olmayan koşullarda çalışmaya mecbur bırakmaktadır. Emeğin karşılığını alamayan işçiler, sömürünün en ağır yükünü taşırken, markalar devasa kârlar elde etmeye devam etmektedir.

Böylesine büyük bir çevresel, ekonomik ve sosyal yük, doğayı ve toplumu geri dönülmez bir noktaya sürüklemektedir. Sadece bir kot pantolonun üretim yolculuğu bile çizgisel moda anlayışının sorgulanması gerektiğini ve değişimin zorunlu hale geldiğini net bir şekilde ortaya koymak için yeterlidir. İşte tam da bu noktada döngüsel moda anlayışı karşımıza çıkmaktadır.

Döngüsel moda, sürdürülebilir bir strateji olarak modanın üretimi sürecinde doğaya daha az zarar verilmesinin hedeflendiği bir uygulamadır. Var olanın varlığını koruyabilmesi ve devam ettirebilmesi anlamına gelen sürdürülebilirlik, moda alanında bir ürünün sonuna kadar kullanılmasının ardından tekrar bir döngüye sokulmasını ifade etmektedir. Bu döngü ise geri dönüşüm veya ikinci el satış ile ömrünün uzatılması şeklinde gerçekleşmektedir. Yani döngüsel moda, ürünlerin yeni kumaşlarla üretildiği, kullanıldığı ve en sonunda atık haline geldiği çizgiyi terk ederek modayı bir döngüye sokmayı amaçlamaktadır.

Döngüsel moda ile çizgisel moda kültürünün verdiği zararları azaltmak mümkün hale gelmektedir. Hızlı üretim ve tüketim kültürünün neden olduğu hasarları onarmak için döngüsel moda kültürünü destekleyen geri dönüşüm teknolojilerine yatırımlar yapmak ve ikinci el kültürünü yaygınlaştırmak oldukça önemlidir. Markaların bu konuya eğilmesinin yanı sıra bireylerin bilinçli tüketim konusunda eğitilmesi ve alışveriş alışkanlıklarının sorgulatılması, sürdürülebilir moda konusundaki hedeflere ulaşmayı daha da hızlandıracaktır.