Cornetto Üçlemesi

Edgar Wright'tan komedi ihtiyacını karşılayacak bir üçleme.

Simon Pegg, Nick Frost ve Edgar Wright.

Sizlere, İngiliz komedi sinemasının şimdiden efsaneleri arasında yer alan üç filmden bahsedeceğim. Edgar Wright'ın yönetmenliklerini yaptığı Three Flavours Cornetto Trigology.

Üçlemenin her filmi korku filmlerinin klişe konularını İngiliz komedisi ile harmanlamış. Kendilerine has üslupları, harika hikâye anlatıları ile birleşince ustaca yapılmış bir güldürü çıkıyor ortaya. Yaptıkları popüler kültür göndermeleri ile tadından yenmeyecek bir hâle geliyor. Oyunculuk performansları ise olması gerektiği gibi ne abartı ne de sönük.

Filmlerin yönetmen ve başrol oyuncuları (Simon Pegg ve Nick Frost) harici ortak noktaları pek yok. Üç farklı korku ögesi, üç farklı hikâye. Ortak olan tek bir nokta var. Her filmde gösterilen farklı aromalara sahip Cornetto dondurması.

Hatta filmin yapımcıları ilk filmi yaparken bunun bir üçlemeye dönüşeceğini planlamamışlardı. İkinci filmin galasında yönetmen Wright'a, ikinci filmde de bir Cornetto gösterildiğini ve nedenini sorarlar. O da Renk Üçlemesi'ne (Krzysztof Kieslowski) gönderme yaparak 'evet bir renk üçlemesi de biz yapıyoruz' tarzı bir espri yapar. Bu latifelerin ardından fikir ciddiye biner ve Wright son filmde de Cornetto göstererek filmlerini bir üçleme çatısı altında toplar.

Shaun of The Dead (2004)

İlk film, benim de kişisel olarak favorim olan Shaun of The Dead.

İsminden de anlaşılacağı üzere zombi konulu bir film olan Dawn of The Dead filmine ve konusuna gönderme yapılmış. Buradaki Cornetto göndermesi ise kanı ve savaşı temsilen çilek aromalı bir Cornetto'dur.

Shaun, hayatını monotonluktan kurtarıp, düzene sokması gereken sıradan biridir. Kız arkadaşıyla, ev arkadaşıyla, ailesiyle ve hatta çalıştığı beyaz eşya satan mağazayla bile problemleri vardır. Tüm bunların mücadelesini vermeye hazırlanan Shaun, zombi istilasının başlamasıyla ipleri eline alması gerektiğini anlar. Shaun şimdi hem hayatını düzene sokmaya çalışacak hem de sevdiklerini zombi istilasından kurtarmaya çalışacak.

Harika kurulmuş hikâye örgüsü, hızlı ama yormayan kurgusu ve tam yerinde kullanılan müzikleriyle çok iyi bir zombi temalı komedi filmi.

Hot Fuzz (2007)

Bu filmle yönetmen daha çok polisiye bir hava yakalamış.

Bu filmde Cornetto'muz ise mavi. Belki de polisliği ve dürüstlüğü simgelediğinden.

Polis memuru Nicholas Angel işinde o kadar profesyonel ve bir o kadar da başarılıdır ki bu durum üstlerini bile rahatsız eder. Çünkü onun bu başarısı, onları yetersiz ve başarısız gösterir. Tüm bunlar yüzünden İngiltere'nin ücra bir kasabasına tayini çıkar. Suç oranının neredeyse sıfır olduğu, herkesin birbirini tanıdığı küçük bir kasaba. Angel kasabaya alışmaya çalışırken bir şeylerin ters gittiğini hisseder. Tam bu hisler içini kaplamışken bir de kasabada 'kaza' sonucu ölümler olmaya başlar. Angel ve ortağı Danny Butterman bu olayların peşini bırakmamaya karar verir.

Yönetmen bu filmde aksiyona biraz daha eğilmiş ve polisiye bir hava yakalamış. Aksiyon sahnelerinin kalitesi gerçekten muazzam. Gizem dolu hikayesi de gayet sürükleyici.

The World's End (2013)

Bu filmde ise gerilimi ve gizemi daha da arttırmış yönetmenimiz.

Cornetto ise bu sefer yeşil yani nane aromalı. Bu da sanırım yeşilin bilimi temsil ettiğinden olabilir.

Filmde Simon Pegg'i yine hayatını düzene sokamamış bir yetişkin olarak görüyoruz. Gençliğinde arkadaş grubuyla bir 'oyun' oynarlar. Kasabalarının 13 farklı barında 13 içki içerek geceyi tamamlamaya çalışırlar. Gençken bunu bir türlü yapamazlar ve sarhoş oldukları için de niye yapamadıklarını hatırlamazlar. Aradan yıllar geçer ve Garry King yani bizim Pegg, grubu tekrar toplar. Hepsini bir bahane ile kasabaya getirten King, geçmişteki bu oyunlarını tekrar oynamak ister. Bir şekilde ikna olan dostlar içmeye başlar. Fakat devam ettikçe bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başlarlar. Kasabada kimse hatırladıkları gibi değildir. Bir şeylerin değiştiğini farkeden dostları, zorlu bir mücadele bekler.

Filmdeki akıcılık ve şaşırtıcılık yine insanı memnun ediyor. Oyuncu kadrosundaki zenginlik bu filmde konuk oyuncu olarak değil de başrollerden oluşuyor. Diğer filmlerde az gördüğümüz Martin Freeman gibi isimler daha fazla rol almış.

Bu yazıyı okuyanlara, bahsettiğim konularla korku filmlerinin ne alakası var dedirtmiş olabilirim (ilk film hariç). Bu durum filmlere dair spoiler vermekten kaçındığım için oluşmuştur.

Son olarak üç filmde de rol alan Bill Nighy'den bahsetmeden olmaz diye düşünüyorum. Ekranda gözükme süresi az olsa da üç filmde de kendine hayran bırakmayı başarıyor. Büyük usta, büyük oyuncu.